Graves traduction Anglais
1,733 traduction parallèle
Mezarlardan birini bulabiliriz.
We should find one of the graves.
Joan Graves'ten gizli bilgiden kasıtlarının ne olduğunun yazıya dökülmesini istediğimde bunu yapmayı reddettiler.
When I asked Joan Graves that they could put in writing what specific forms of information they considered confidential, they refused to do that.
Aslında ben, şu anda ASFD'nin başında olan Joan Graves ile konuştum.
And I actually spoke to Joan Graves, who's the current head of the MPAA
- Joan Graves mi?
- Joan Graves?
Joan Graves.
Joan Graves.
Joan Graves'in buna karşılığı şu oldu :
And Joan Graves'take on this was :
Sanki bir rahatlama sesi duyar gibi oldum hani Joan Graves'in rahatlama sesini, şöyle.
You could kind of hear the sense of relief, you know, the sigh of relief from Joan Graves, like...
Ve bence bizim davamızda ilginç olan şey Joan Graves için şok edici olmuş olması.
And I think what's interesting about our case, was that it was really a shock to her.
Genellikle Joan Graves.
It is usually Joan Graves.
Joan Graves ile ilişkiniz nasıl?
What is your relationship like with Joan Graves?
Sonradan öğrendim ki, ASFD temyiz kurulu üyelerinin isimlerinin deşifre olacağından o kadar korkmuş ki Joan Graves, onlarla önce buluşup onları, binanın içine ve dışına renkli camlı siyah bir minibüsle götüreceği, özel bir düzen kurmuş.
I later learned the MPAA was so afraid of exposing the names of the appeals board members that Joan Graves made a special arrangement for them to meet first, and then, she transported them all in and out of the building, in a black van, with tinted windows.
Tennessee, Pikeville'de bir adam bir sürü insanın mezarını kazıyormuş Çünkü cesetlerinhala orda olduğundan emin olmak istiyormuş. Ama değillermiş.
In Pikeville, Tennessee, a guy dug up the graves of all these people, because he wanted to make sure their bodies were still there.
Konfüçyüs bizi şöyle uyarmış : "İntikam yolculuğuna atılmadan önce,... iki mezar kazın"
Confucius warned us : "Before you embark on a journey of revenge, dig two graves."
Babalığımızın sırrı mezarlarında yatar, biz de bunu öğrenmeliyiz.
Paternity lies in their graves, and we must there to learn it.
Graves'le mi?
With Graves?
Randal Graves'le beni burada bırakıp gideceğine hâlâ daha inanamıyorum.
I still can't believe you're just gonna leave me alone in this place... with Randal Graves, of all people.
Randal Graves.
Randal Graves.
Sanmıyorum ki artık herhangi biriyle alay edebecek durumda olasın, Graves.
Oh, I don't know if you're in a position to make fun of anyone anymore, Graves.
Bahse girerim ki bunu hatırlayan dünyadaki tek insan sensindir, Graves.
I'll bet you're the only guy in the world who still remembers that, Graves.
Hayır. Emma ile arayı bulacağım, Florida'ya gideceğim ve Randal Graves'siz bir hayata başlayacağım.
I'm gonna smooth things over with Emma, go to Florida and start my Randal Graves-free existence.
Randal Graves ne yapardı, benim yaşamam gereken alınyazımın yarısına sahip olsaydı?
What the fuck would the great Randal Graves do if he were half the master of his destiny that I'm supposed to be? !
Üç mezar daha kazmalıyım, kendimiz için.
I should dig three more graves, for us.
Lambert Eaton olabilir. Ya da Graves... Güzel tespit.
Could be Lambert-Eaton, could be Graves'...
Gibbs karısıyla kızının mezarlarını ziyaret ettiğini hatırlıyor.
Well, Gibbs recalls visiting his wife and daughter's graves.
Şehirlerde isyan var. Ölüleri gömmek için devasa toplu mezarlar.
Anonymous mass graves to accommodate the dead.
Dalgalar arasında, bir enkaz...
Over graves and waves defiled,
O yüzden onları mezarlarına yolluyoruz.
That's why we send'em to their graves now.
Affedersiniz, Teğmen Graves.
Excuse me, lieutenant Graves?
- Hopper, ben Graves.
- Hopper, it's Graves.
Mezarlar sığdı, 4 kadın cesedi tabiat koşullarına maruz kalmışlar. Bu sebeple bu 4 kadın cesedi yıllardır orada olabilir, 6 aydır da.
Shallow graves, exposed to the elements, all four women could have been there for, ooh, decades or for as little as six months.
Onlar için mezar kazacağım.
We should dig them graves.
Mezarlarına bak.
Look at their graves.
Eğer ölmüşlerse, lanet olsun, git mezarlarına işe fakat ne gerekiyorsa onu yap ki bütün bunlara bir son verebilesin.
if they're dead, hell, go piss on their graves, but you need to do whatever it takes so you can get closure.
Hepsi çok modern, medya güvenli, ve birçoğu suskun olmanın erdem olduğuna inanıyor unutulmuş yurttaşlarının mezarları gibi suskun olmanın.
It's all very modern, the media is safe, and many believe it's wise to be silent, like the graves of their forgotten compatriots.
Bay Graves, bana meyveli kek dedi.
Mr. Graves called me a fruitcake.
Ölüler mezarlarından kalkar tarlaları talan eder, sorun çıkarırlardı.
The dead rising from their graves, damaging crops... causing trouble.
Burada, şey, mezar kazıyor musunuz?
Do you, uh, dig graves here?
Mezarların yeni sahiplerinden bahsetmedin mi hiç?
Don't tell the new owners about the graves?
Böyle yalnız başına ölmek... Kimse bunu hak etmiyor.
It's a waste of time to dig graves for people who die out in this empty dump.
Robert Graves. 25 yaşında.
Robert Graves. 25 years old.
Graves'i bırakıyoruz Gibbs.
Dropping off Graves, Gibbs.
Bay Graves, bekçi.
Mr. Graves, the custodian.
O çiçekleri kabirlerine sen koydun.
You put the flowers on the graves.
Mezarlardan ceset çalıp onları yiyorlar.
They steal dead bodies out of graves and eat them.
Çavuş Medawar'ı mezar kaydı yapması için bilgilendir.
Sgt. Medawar, alert Graves Registration.
Arthur Graves.
Arthur Graves.
Bay Graves, beş yıldır burada.
Mr. Graves has been here for five years.
Bay Graves'in neyi var?
What's wrong with Mr. Graves?
Hey, Bay Graves.
Hey, Mr. Graves.
Bay Graves, canınızı yakmayacağım.
Mr. Graves, I'm not going to hurt you.
Sekiz mezar. 12 ceset.
Eight graves. 12 bodies.