Gözyaşları traduction Anglais
3,102 traduction parallèle
Gözyaşlarından alınan DNA bize Mandy olduğunu gösterecektir.
The DNA from the tears will tell us if it's Mandy. Well, we don't have that kind of time.
gözyaşlarımı paylaşma bizde beraber güleriz onları ağlatırız
Don't get involved in my tears. We will all laugh together, and make those MFs cry.
Çiçekler ve eminim ki gözyaşları da.
No flowers, and as far as I'm concerned, no tears.
"Onun gözlerinde mutluluk gözyaşları görmeliyim!"
I should see happy tears only in her eyes
- Gözyaşlarına bak!
- See her tears!
Gözyaşları içindeydim.
And then I could see my -
Gözyaşları!
Tears!
Gözyaşları sel olup akacak.
Yeah, here come the waterworks.
Mutluluk gözyaşları bunlar.
These are tears of joy.
Bang Seung-bae sizin için gözyaşlarıyla dolu unutulmaz bir aşk adlı şarkıyı söyleyecek
A song of tears over an unforgotten love Bang Seung-bae will sing it for us
Gözyaşları da öyle.
So are tears.
- Kanımız, terimiz ve gözyaşlarımız.
- Our blood, sweat and tears.
Ben duygusal gözyaşlarından bahsediyorum.
I'm talking about emotional tears.
Sadece budala insanlar duygusal gözyaşları döker.
It's only stupid humans that shed emotional tears.
Onlar bir araya gelir ve gerçek gözyaşları döker.
They huddle round it and shed real tears.
Dur tahmin edeyim... gözyaşları ve kalp kırıklığıyla sona erdi.
Let me guess, it ended in tears and heartbreak.
Keder olmadan gözyaşları olmadan herkesin cennet dediği o yerde...
Without the shade, without the tears, where everyone calls heaven.
Kırışıkların ve gözyaşların her şeyi yansıtıyor.
The wrinkles show your tears.
Akan gözyaşların bu kış dinecek.
Tears fall and stop in this winter.
Alır çok daha çok... Küçük kız gözyaşlarını durduramaz...
The little girl can't control her weeping
Küçük kız gözyaşlarını... durduramaz...
The little girl can't control her weeping
Yani ağlamak, gözyaşları filan.
I mean, the crying, the tears.
Mutluluk gözyaşları.
Happy crying.
* Gözyaşların sicim gibi akmaya başladığında *
♪ And the tears come streaming down your face ♪
* Sicim gibi akar gözyaşların *
♪ Tears stream down on your face ♪
* Yakıcı gözyaşları *
¶ Is the bitter sting of tears
Ama ruhundaki sevinç gözyaşları kurudu gitti.
But the joyous tears in your souls have dried out
Eriyen mum damlaları benzer gözyaşlarına.
"The candle weeps tears until it gutters out"
Ben sadece sevincin gözyaşları ile ağlayabilirim!
I might just cry tears of joy!
Böylece gözyaşların akmaz.
So the tears won't fall down.
Neyseki Trà ¨ s Jolie'in... su geçirmeyen maskarasını kullandığı için... gözyaşlarından oluşan siyah çizgileri yok.
NOW LUCKILY SHE'S WEARING TRES JOLIE WATERPROOF MASCARA, SO NO RUNNY BLACK STREAKS IN THE TRACKS OF HER TEARS.
Aileler ağlamamalı, çünkü gözyaşları kanatları ıslatır, ve onların cennete uçmasını zorlaştırır.
The parents mustn't cry because the tears make the wings wet which makes it harder for them to fly to heaven.
İlk hafta, yas ve gözyaşları için.
First week, you know, devoted to sobbing...
İntikam alındığında, kalp ve vicdan azap çekmeye gözyaşlarının da akmaya başladığını söylerler.
They say vengeance taken will tear the heart and torment the conscience.
Gözyaşlarının kelebeği
250 ) } { \ 3cH456457 } namida no butterfly 250 ) } { \ 3cH456457 } A butterfly of tears
Kirpikleri gözyaşlarıyla keçeleşmiştir.
Her eyelashes are matted with tears.
Gözyaşlarım durmuyor...
My tears will be overflowing.
Gözyaşlarını sil, evladım.
Now dry your tears, child.
İngiliz yönetmen Michael Powell ve Macar yazar Emeric Pressburger bizi yakıcı bir dramın ve romantik bir diyalogun içine atar. Seçici alan derinliği, zengin renkler, gözyaşlarını gizleyen bir ışık.
English director Michael Powell and Hungarian writer Emeric Pressburger, plunge us into a moment of searing drama, romantic dialogue, shallow focus, rich color and lighting that hides tears.
Kara talihin için dökebileceğim gözyaşları
♪ The tears I might have shed ♪ For your dark fate
Gözyaşları gördüm. - 19 yaşında bir kıza çarpıp kaçsaydım ben de ağlardım.
I saw tears. I'd be crying, too, if I side-swiped a 19-year-old girl and drove away.
Araba hırsızlığı da gözyaşları gibi kurmacaydı.
This car theft was staged, like her tears.
Şu gereksiz tayfayı gözyaşlarına boğana kadar acımasızca azarlar.
She always scolds those useless geeks till they burst into tears.
Gözyaşlarım sel oldu.
Oh, cry me a river.
Gözyaşlarını görüyorum.
I see your tears.
Gözyaşların donuyor da ondan.
Your tears are freezing solid. Huh?
Fassbinder'in 13. filmi "Petra Von Kant'ın Acı Gözyaşları" yardımcısı Marlene ile birlikte yaşayan ünlü bir giysi tasarımcısını anlatır. Marlene aslında kölesidir.
The bitter tears of Petra Von Kant, Fassbinder's 13th film, told the story of a famous clothes designer who lives with her assistant, Marlene, who is really her slave.
Belki peçetesi vardır, gözyaşlarını silersin.
Maybe he's got a napkin you can dry your eyes with.
Oturup, zamanımı ve gözyaşlarımı kaçırdığın hikayeler ve doğum günleri için israf etmeyeceğim.
And I'm not going to sit around and waste my time and my tears on missed recitals and birthdays.
Gözlerimi iki saat sonra acil serviste açtığımda o, gözyaşları içinde ayakta bekliyordu.
I woke up two hours later at the emergency room, and she was standing there on the verge of tears.
Eşofmandaki gözyaşları.
The tears on the sweatshirt.