Gülümsüyor traduction Anglais
837 traduction parallèle
Hep ona gülümsüyor.
Always she's smiling by him.
Benim yanımda olmak için seni kullanıyor... arkandan bana gülümsüyor... kalbimde ölmüş olan şeyi canlandırmaya çalışıyor.
He's using you to be near me... to smile at me behind your back... to try to rouse something in my heart that's dead.
Gülümsüyor.
He's smiling.
Bir tanesi daha gülümsüyor!
There's another one smiling.
Kadının gözleri bile gülümsüyor.
- She smiles with her eyes. - I don't care if she smiles with her navel.
Sırıtmadan gülümsüyor.
She can smile without making it a simper.
Gülümseyince de öyle bir gülümsüyor ki alay ediyor sanki kendisiyle şaşıyormuş gibi kendi aklına gülümseyerek bir şey bulabildiği için.
Seldom he smiles, and smiles in such a sort as if he mocked himself, and scorned his spirit that could be moved to smile at anything.
Popilius Lena bizim işten söz etmiyor. Gülümsüyor bak. Sezar'da da bir değişme yok.
Popilius Lena speaks not of our purposes, for, look, he smiles, and Caesar doth not change.
Aramıza karışmış, sana bakıyor, gülümsüyor, yanından geçti.
He's here, lost in the crowd. He's watching you, smiling at you. He just brushed by you.
Birazdan uykusunda gülümsüyor olacak.
He'll smile in his sleep in a minute.
Orada yatarken öyle çaresiz görünüyor ki... bir çocuk gibi uykusunda gülümsüyor.
He looks so helpless lying there smiling in his sleep just like a child.
Çünkü herkes gülümsüyor
'Cause everybody's smiling
Gece bize gülümsüyor.
The night smiles on us.
Çok fazla gülümsüyor.
He smiles too much.
ve kendi kendine gülümsüyor çünkü polis öylesine aptal ki.
and smiling to himself because the police are such fools.
Ölüm'e gülümsüyor Tanrı'ya kıkırdıyor, kendisine gülüyor ve kızlara gülücükler yolluyor.
He grins at Death... chuckles at the Lord, laughs at himself... and smiles at the girls.
Üzerinde bir film yıldızı gülümsüyor hatırlıyormusun?
Do you remember the smiles on these filmstars?
Ve Bob çılgınca gülümsüyor " Neden ben önemseyeyim?
And Bob is laughing crazily " But why should I care about any of you?
Sanırım belediye başkanı sana gülümsüyor.
I think the mayor smiles at you.
Gülümsüyor!
He smiles!
Bugün hayat bana gülümsüyor, size de gülsün isterim.
Life's smiling on me today. I want to make you smile, too.
Şimdi yukarıdan bizi izliyor ve gülümsüyor.
Now she watches us from above, laughing.
Sürekli gülümsüyor.
He smiles all the time.
Son üç-dört aydır her karşılaşmamızda bana gülümsüyor olman Balestrieri ile yaptığın şeyi benimle de yapmaya hazır olduğunu anlatıyordu.
It's been 3 or 4 months that you smiled at me when I've seen you to tell me that you're ready to do with me what you did with Balestrieri.
Baksana şuna, gülümsüyor.
Look at her, smiling.
Gülümsüyor.
It's smiling.
Diğer tarafta, Şu an gülümsüyor.
On the other hand, he can smile now.
Bak, nasıl gülümsüyor, dişleri nasıl ışıldıyor koyu renk saçlarını nasıl savuruyor.
See how she smiles, how her teeth shine how she shakes her dark hair aside.
- Gülümsüyor muydu?
- Smiling?
İnsanlara gülümsüyor, ellerini sıkıyor, merhaba diyordun...
There you were, shaking hands with people, smiling, saying hello.
Şimdi o geliyor ve gülümsüyor.
Now he's coming and he's smiling.
Şu genç adamın yanında sevimli bir şekilde gülümsüyor.
She smiles sweetly at this young guy.
Başkanımız festival coşkusuyla gülümsüyor,
The chairman is smiling with festive voice
Kannon heykeli sana bakıp gülümsüyor... Çünkü benim ve üstadın hayatı içine süzüldü.
The Kannon looks at you with a smile because my and my Master's life is drained into it
Hiç konuşmuyor sürekli gülümsüyor!
She never talks. She just keeps smiling!
Sizi getirdiğimden beri, kızlar bile bana gülümsüyor.
Girls even smile at me since I brought you.
Çocuk gülümsüyor mu diye kontrol ediyordum.
I was just checking to see if this boy is smiling.
- Gülümsüyor.
- He is smiling.
- Hâlâ gülümsüyor musun?
Still smiling, huh, Skinner?
- Gülümsüyor!
- She's smiling! Oh!
Bebek çok hoş, hep gülümsüyor.
The baby's nice He smiles all the time
Ve tüm küçük yaratıklar Gülümsüyor neşeyle
And all the little creatures Smile and are gay
Şuna bak gülümsüyor.
She's smiling.
Bir masanın önündeyken hep böyle gülümsüyor musunuz?
Do tables always make you smile like that?
Gülümsüyor çünkü budala!
He's smilin'because you're a jerk off.
Yüzündeki çizgilerin kombinasyonuna bakın, ona gülümsüyor görüntüsü veriyor.
In his face a certain combination of wrinkles. gives him the appearance that he smiles
Sürekli de gülümsüyor.
And she smiles all the time!
Erkeklerin hepsi yalan olup mahvolurken o neşeli ve gülümsüyor.
Cheerful and smiling, while the men all lie and perish.
Bana gülümsüyor.
He's smiling at me.
Çalgı dinlemiyor hiç, binde bir gülümsüyor.
He hears no music.
Pagan çobanı gülümsüyor :
The Pastor Paganus smiles :