Gülünç traduction Anglais
3,135 traduction parallèle
Diğerleriniz bu pisliği temizleyin ve derhal o gülünç elbiseleri çıkarın!
And the rest of you, clean up this mess and take off those ridiculous dresses, now!
- Ne kadar gülünç!
How ridiculous!
O kıyafetin içinde çok gülünç duruyordum.
I felt ridiculous all dressed up like that.
- O beni gülünç buluyor. - Öylesin zaten.
- She thinks I'm loopy.
Gülünç, sürtük, alkolik Cate.
Zany, slutty, boozy Cate.
Gülünç, sürtük, alkolik benle kızlar gecesine ne dersin?
How about a girls'night out with zany, slutty, boozy me?
Narrow Lake... Gölü olmayan bir yer için oldukça gülünç bir isim.
Yeah, Narrow Lake... a funny name for a place without a lake.
Gülünç değil mi?
Absurd, huh?
- Ah, bu çok gülünç.
- Oh, it's ridiculous.
Bazı insanlar Shimuzu Ailesi'nin üçüncü liderinin embesil olduğu şeklinde gülünç şeyler söylüyorlar.
There are people who say laughable things like the third Master of the Shimizu family is a blockhead.
Gülünç.
Laughable.
Uzun zaman önce beni gülünç duruma soktu.
A long time ago, he made a fool out of me.
Kız önde erkek arkada, erkek önde kız arkada, ya da gülünç erkek erkeğe.
This can be guy-on-girl, girl-on-guy. The hilarious guy-on-guy.
Gülünç erkek erkeğe.
It's the hilarious guy-on-guy.
İyi ki kedi balıkları var. Yoksa kuyruğumuzu kimse tırtıklamazsa gülünç ve sıkıcı insanlara döneriz.
And I thank God for the catfish, because we'd be droll, boring and dull if we didn't have somebody nipping at our fin.
Onu dans kıyafetiyle gördüm de, çok gülünç görünüyordu.
And she looked ridiculous.
Daha önce hiç böyle gülünç bir olay duymamıştım.
I've never even heard of this absurd piece of history.
Sadece kendini gülünç duruma düsürüyorsun.
You just embarrass yourself.
Aptalca gelebilir şimdi ama gerçeği sana açmak için daha az gülünç yapmalıydım.
Now that may sound dumb, But I needed to open with it
Evet bu son derece gülünç.
Yes, that is tremendously amusing.
Gülünç olma!
Don't be ridiculous!
Beni ciddiye almıyorsun, Baba ve bunu gülünç bulmuyorum.
You're not taking me seriously, daddy, and I don't find that amusing.
Çok gülünç!
Ridiculous!
Şu an bu sana ne kadar gülünç gelse de, onu seviyorum.
And as ridiculous as this might sound to you right now, I love him.
Daha az gülünç biri olmaya çalıştığını düşünüyorum. Peki, tamam.
I think you're trying to be a less ridiculous person, so, fine.
Benim için çok değerli bir senaryoyu alıp, onu değersiz ve gülünç bir şeye çevirdiniz.
I'm drawing the line. I wrote a script that really meant a lot to me, and you guys took it and turned it into something cheap and ridiculous.
Cora, Mary'nin gülünç duruma düşmesine izin verme.
Cora, don't let Mary make a fool of herself.
Naomi bu çok gülünç.
Okay, Naomi, that's ridiculous.
Onların seks kölesi olduğunu... düşünüyorsanız, boş ve gülünç...
If you think sex workers are vain and pathetic...
- Bu çok gülünç.
- This is ridiculous.
Konuşulması bile gülünç.
Not in the 20th century. It's too ludicrous for words.
Beni çok gülünç mü buluyorsunuz, Bayan Hughes?
Do you find me very ridiculous, Mrs. Hughes?
Gülünç olma.
Don't be ridiculous.
Gülünç olmuyorum.
I'm not being ridiculous.
Çok gülünç.
Huh, very droll.
Kuzen Matthew'le gülünç kız öğrenciler gibi kıkırdamanız ise hazindi!
As for you giggling like a schoolgirl with Cousin Matthew! It was pathetic.
Bu çok gülünç.
That's ridiculous.
Sanırım beni gülünç duruma düşürmeye çalışıyorsun.
I assume you speak in a spirit of mockery.
Gülünç bir şey bulmadan gelme. Hadi git.
Don't come back without something ridiculous.
Ya tabii, okuldan izinli danslar çok gülünç.
Right, because school-sanctioned dancing sounds like a real hoot.
Gülünç.
Ridiculous.
Arada bir gülünç şeyler yapmalısın, dostum.
You gotta get ridiculous, bro.
Ayrıca, o gülünç Grease kedi kıyafetini giydiğim zamanki gibi üzgün, bir fahişe palyaçoya dönmedim bu sefer.
Besides, it's not like when I went all sad clown hooker and put on that ridiculous Grease cat suit.
Suzie, sormadan edemeyeceğim nedir bu gülünç düğün?
And Susie, I have to ask you, what is it with this ridiculous wedding?
Başlarda eğlenceliydi ama artık gülünç duruma düşüyoruz.
This was fun at first, but now it's getting ridiculous.
Gülünç bir durumun hikayenin gerçekçiliği için ağır bir drama dönmesi.
Ridiculous situation descending into heavy-handed drama For the illusion of story.
Tamam, oldukça gülünç görünüyorum.
Uh, all right, so, um, I look pretty ridiculous.
Bu... gülünç olur.
That's ludicrous.
Bunu gülünç mü buluyorsun?
You think that's funny?
Bu gülünç mü?
YOU WANT FUNNY? THIS IS FUNNY!
Gerçekten gülünç.
What fun, indeed.