English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ G ] / Günlük

Günlük traduction Anglais

9,325 traduction parallèle
- Evet, ve tek çıkış yolu. Tekerlekler üzerinde bu yerin, günlük yol geliyor.
The only way in and out of this place is on wheels, coming up the logging road.
Günlük yevmiyemizi alırız.
We get paid by the day.
Günlük, günlük!
Oh, that diary.
Bu iki günlük yolculuk ister.
It is a two day journey.
Kamal ve Neelam'ın 30. yılını kutlamak için 10 günlük Türkiye ve Yunanistan seyahatinde
To celebrate 30 years of Kamal and Neelam, we wish you to join us for a 10 day cruise of Turkey and Greece.
Günlük işlerini bile halledemeyeceksin.
You can't even get a day's work done.
Eskiden günlük yaşamda olduğu gibi ama daha da iyisi.
It's kind of like the old normal, but... It's even better.
İşe yarayabilir ama John'u buradan çıkarabilsek bile bir günlük yol var.
- That might work, but even if we could get John out of here, - that's a 24-hour drive.
Günlük operasyonlarını yapmaya devam edersin sen de.
You.. will continue to run the day-to-day operations.
- Günlük giyinirim.
- I'll dress down.
- Günlük işlemcidir belki de?
Day trader, maybe?
Günlük.
Casual.
Ve günlük hayatımdaki kişilerle bunu konuşamıyorum, çünkü sonra çok büyütüyorlar, ve bunun büyütelecek bir şey olup olmadığını daha bilmiyorum.
And it's hard to talk to people in my day-to-day life, because then it'll become a thing, and I just don't know if it's a thing yet.
Yani günlük sorumluluklarını senden almamız gerek.
Meaning, stripping you from your day-to-day responsibilities.
Bu günlük ara vermemizi istiyorum.
I'm going to suggest that we stop for today.
Otuz günlük spor programını uyguladı da, Jillian Michaels hayatını değiştirdi.
She did the 30 Day Shred. Jillian Michaels changed her life.
Sana yeni bir günlük alırız.
We'll buy you a new journal.
- Bekle, elinde kurbana ait bir günlük mü var?
Wait, are you in possession of the victim's journal?
Ama artık Tristafé ile günlük seansa katılıyorum. O da önemi olmadığını, bunların asıl benle ilgili olmadığını mutluluğun peşinde koşup onları düşünmemem gerektiğini söyledi.
But now I am in daily sessions with Tristafé, and he says that none of that matters because it has nothing to do with my me.
George'un günlük hayatını bilmiyorum.
I don't know George's day-to-day.
Günlük hayatlarında yardıma ihtiyaç duyan kadın ve erkekleri hedef alıyor.
He preys upon disenfranchised men and women who need help in their daily lives.
Başarı çok geçmeden geldi. Çılgınlık! TV-Hitler'i Günlük Yazdı
The success was instant. NO HITLER = NOT HEARING
Seni üç günlük silah karantinası hakkında uyarmalıydım.
I should have warned you about the three-day weapons quarantine.
Üç günlük ne?
- Three-day what?
On günlük yemek yemiş, 20 gündür de sıçmamış.
She was about 10 meals ahead and 20 craps behind.
Bize günlük rızkımızı ihsan eyle.
Give us this day our daily bread. "
Pravda'nın tirajı on bir milyon ama günlük gazete sonuçta.
Pravda has circulation 11 million, but it's a daily newspaper.
Genellikle dışarıda bir yerde yapılır. Güneş ışığı alma vakti gerçekten harikadır. Günlük ışık dozunu sağlıklı bir şekilde...
_ [shouts]
Bize günlük nimetlerimizi ver.
Give us this day our daily bread.
Bu ister inan ister inanma ama, birkaç yüzyıldır aileme ait olan bir günlük.
This is a... believe it or not, it's a journal that's been in my family a couple hundred years.
Bir erkekseniz ve göz kalemi sürüyorsanız ama Cadılar Bayramı partisinde gibi değil, günlük kullanıyorsanız size haberlerim var.
Listen, if you're a guy and you're wearing eyeliner, not like Halloween eyeliner or anything like that, like all-day, everyday eyeliner, I got news for you.
Günlük mü tutuyor?
She keeps a diary?
Teknik olarak bir günlük bile değilim.
Technically, I'm not even a day old.
- Günlük verilerini sabah hallederim.
I'll finish the logs in the morning.
Ama bunun için çabalamadan birkaç günlük bir sürede 30 bin dolar bulamazsın.
But you don't just get 30 grand in cash on a few days'notice without having to work for it.
Liv beni şimdiki ve bir sonraki kutsal olay için 30 günlük rejime aldı.
Liv has me on a 30-day regimen between now and the next celestial event.
Tam radyasyon denenebilir,... ancak bunun günlük yaşamına ciddi yan etkileri olur.
They could try full-brain radiation, but that would seriously impact any remaining quality of life.
Muhtemelen daha günlük bir şeyler giymeliyim.
I should probably put on something more casual.
Ve bu da senin için iki günlük gözetim demek, genç adam. - Saat 4'te görüşürüz.
And that's two days detention for you, young man.
Ve bu da senin için iki günlük gözetim demek Mackey.
He's black. And that's two days detention for you, Mackey.
4 günlük gözetim aldım zaten.
I've already got four days of detention.
"Bana 4 günlük gözetim vermiyorsun sadece bir günlük gözetim vereceksin!"
"You're not giving me four days of detention. You're only giving me one!"
Gördüğün gibi, 4 günlük gözetimi kabul etmiyorum ve sen de bana ve okul arkadaşlarıma sert davrandığın için herkesin önünde özür dileyeceksin.
You see, I'm not going to accept four days of detention, and you're going to apologize publicly for being so strict to me and my friends at school.
Bizlere günlük ekmeğimizi ver ve ayartılmamıza izin verme.
Give us this day our daily bread, and lead us not into temptation...
30 günlük süre içerisinde elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Neden?
We'll certainly do our best in the 30-day time period.
Bu Trackanon'un hepinizi öldüreceğinin günlük duyurusudur.
This is your daily reminder that Trackanon plans to kill all.
Bu Trackanon'un hepinizi öldürmeyi planladığının günlük hatırlatmasıdır.
This is your daily reminder that Trackanon plans to kill all.
180 günlük veya o günden kalan bekleme süresine dönmek istiyoruz sadece.
All we're asking is to go back to the 180 day waiting period, or what's left of it.
- Uğramana gerek yoktu. Ben ve Adams ile konuştum iyileşmen için günlük izin aldım.
I talked to Ben and Adams and I got you a day to recover.
Bize bugün günlük ekmeğimizi ver ve günahlarımız affet.
Give us this day our daily bread,
Yarım günlük yol.
It's a half day's journey.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]