Güçsüz traduction Anglais
2,110 traduction parallèle
Yıllardır baskı altındasın ve güçsüz kaldın. bunları şimdi dışa vurmaya başladın.
I think you've been so repressed and powerless for so many years, it's just gushing out of you.
Benim kendimi güçsüz hissettiğim olmuyor mu sanıyorsun?
I think I never I am weak?
Benim düşüncem, Wallace'ın başka bir ameliyatı daha kaldıramayacak kadar güçsüz olduğu yönünde.
In my opinion, wallace isn't strong enough to handle another operation.
Eğer Zod o güneş kulesini inşa ederse sen dahil dünyadaki herkes güçsüz kalacaktır.
Clark, if Zod gets his solar towers online that gives him all the power in the world and us none.
Kendimi güçsüz hissediyorum.
I feel weak.
Bunun ne kadar korkutucu olduğunu ve kendini ne kadar güçsüz hissettiğini anlıyorum.
I understand how terrifying that is and how powerless you must be feeling.
Bunun ne kadar korkutucu olduğunu ve kendini ne kadar güçsüz hissettiğini anlıyorum.
"I understand how terrifying that is and how powerless you must be feeling."
Uzunca bir süre kendimi güçsüz hissettim.
For so long, I felt powerless.
Birçok kez, küçük bir zafer kazanan ve hemen zafer sarhoşluğu yaşayan insanlar ve daha zayıf, daha güçsüz aynı zamanda zafere aç olan düşmanın bu durumdan yararlandığını görmekteyiz.
Again and again we see people who have a little taste of victory and they immediately party. And their enemy is leaner and meaner and hunger for victory, takes advantage of it.
Okulda kendini hissettiğim kadar, evde de güçsüz hissetmek istemiyorum.
I just don't wanna feel as powerless in my own home as I do at school.
Son günlerde kendini toparladın, fakat hala bedenin güçsüz.
You only recently recovered from your illness and your body is still weak.
Güçsüz, sade bir dünya.
This feeble, simple world.
Biz kelebekleri güçsüz, zayıf yaratıklar olarak görüyoruz.
We consider butterflies weak, delicate creatures.
O olmadan, Dünya'yı tehdit eden devlere karşı güçsüz düştüğünden insanlığın kaderi tehlikeye düşmüştür.
Without it, he is powerless to take on the giants that threaten the Earth, and the fate of humankind hangs in the balance.
Güçsüz hissettiği zamanlar kendine bir şişe enjekte etmiş.
When she was feeling weak, she injected herself a phial.
O daha fazla dayanmak için çok güçsüz.
She's too weak to fight much longer.
Olivia, şimdi ne kadar güçsüz olduğunu biliyorum.
And, Olivia, now I know how weak you are.
Babanın güçsüz bacaklarına güç vermek için koşmalısın evladım.
You have to run my boy. To strengthen your dad's weak legs, you have to run!
Donanma destek kuvvet gönderme konusunda yetersiz ve güçsüz kalmıştı.
Their navy is outmatched, powerless to deliver reinforcements.
Ve bu şekilde yatması, o anda bilinçsiz ya da güçsüz olduğunu gösterir.
To be on his back like that, he was either unconscious or incapacitated.
Ejderin ısırıkları güçsüz fakat diğer ejderler bunu fark ediyor.
The bites are just flesh wounds but other dragons are alert now.
Artık güçsüz.
It starts to weaken.
3 hafta sonra bufalo artık çok güçsüz.
Three weeks later and the buffalo is very weak.
Ailelerinin çocuklarını istismar etmeleri karşısındaki cezalar oldukça hafif olduğundan polis kendini güçsüz hissediyor.
The police feel powerless because the punishment for those who exploit their children is very light.
Floransa şu an güçsüz.
Florence is weak now.
Zengin ama güçsüz, genç ama çok yaşlı.
RICH, YET POWERLESS, YOUNG, YET TOO OLD
sevdiği adam, bir talihsizlik nedeniyle güçsüz duruma düştüğünde onun yanında kalıp, en azından tekrar iyi oluncaya kadar ona bakamaz mıydı?
When her loved one became suddenly incapacitated due to a misfortune, shouldn't she have stayed and looked after him at least until he became well again?
Şimdi ne kadar güçsüz olduğumu anlıyorum.
Now I see how powerless I really am.
Umut ettiğim bileşmede, güçsüz kalmak ve diz çökmek yoktu.
The reunification I hoped for wasn't for us to be on bended knees, without any power.
Ya da yalnızca güçsüz olduğundan mı hastalandı?
Or just weak from being sick?
O beyinsizlerin güçsüz olduğumuzu düşünmelerine izin veremeyiz.
We can't let these fuckers think we're weak.
Çok güçsüz hissediyorum.
I'm feeling weak.
Çok yaşlı ve güçsüz, Aio.
He's old and weak, Aio.
Kendinizi güçsüz hissedeceksiniz.
You will be weak.
Hangi yarının seni güçlü kıldığını şimdi anlıyor musun ve hangi yarının da güçsüz?
Don't you see now? Which half of you gives you strength? Which half makes you feeble?
İnsanlarımızı koruyamazsak, güçsüz kalırız.
If we cannot protect our humans that makes us look weak.
Güçsüz kadınları ağına düşüren bir adamdı.
A man who preyed on women who are vulnerable.
Tanrı'nın iradesini ortaya koymak için benim gibi güçsüz bir kadınız seçmesi.
That I... a weak woman, should be chosen by God to proclaim His will.
İddia ettiğin gibi güçsüz değilsin.
You're not as weak as you claim.
Belki de güçsüz bir hayatı olabilir.
Maybe frustrations of life intimate fantasies dominate them.
Öğrenmemizi istedikleri son şey filolarının güçsüz olduğudur.
The last thing they want us to know is that their fleet is under-powered.
Güçsüz!
Weakling!
Çok güçsüz bir adamsın David.
You're a very weak man, David.
İşi yürütecek kadar güçlü ama kontrolümüzden çıkmayacak kadar da güçsüz olması gerek.
Someone strong enough to run a business but not so strong we can't control him.
"Babana ne oldu? Güçsüz duruyor."
"What happened to your father?" He seems to wilt. "
Posta ofisi umutsuz ve güçsüz durumda.
The Post Office is a hopeless underdog.
Ama güçsüz her zaman ısırabileceği yumuşak bir yer bulabilir.
Ah, but the underdog can always find somewhere soft to bite.
Bana öyle geliyor ki sen duyuyorsun ve duymak güçsüz olmaktır.
Well, it looks like you're..... hearing, and to hear is to be weak.
Umut ettiğim bileşmede, güçsüz kalmak ve diz çökmek yoktu.
The unification that I wish to see
Ya da yalnızca güçsüz olduğundan mı hastalandı?
Or is she just too weak because she's so sick?
Ben çok güçsüz bir kadınım.
I am a weak woman.