Gın traduction Anglais
660,242 traduction parallèle
OJ davasının halkı ne kadar kutuplaştırdığını unutmuşum ama.
But I forgot just how polarizing that OJ case was.
Kimin yaptığını bilmiyoruz ama ne olduğunu biliyoruz.
We don't know who did it, but we know what happened.
'Kurtardığınız için sağ olun.
'Thanks for saving me, sir.
Filipinler'deki birçok kadın Arap Yarımadası'na geçip Birleşik Devletler'e geliyor, burada para kazanıp memleketlerine yolluyor, ki bu da hâlâ Filipinler ekonomisinin belkemiğini oluşturuyor, yani yurt dışında yaşayan Filipinlilerin memlekete yolladığı para.
A lot of women in the Philippines go to the Arabian Peninsula, they come to the United States, they make all their money here, they send all that money back home, which is still one of the number-one staples in the Philippines'economy... money that the expats send back to the Philippines.
Bu yüzden ayakkabı sponsorum yok. İnsanların hoşlanmadığı bir şey dersen ayakkabılarını alıyorlar, amına koyayım.
That's why I don't have a sneaker deal,'cause if you say something that people don't like, they'll take your fucking shoes off.
Ama anlıyorum yani. Geylerin niye kızdığını anlıyor ve empati yapıyorum.
I understand why gay people are mad, and I empathize.
Kazandığınızı alıp siktirin gidin bu kumarhaneden.
Take your chips and get the fuck out of the casino.
Halkın hazır olmadığını düşündüm, medyanın da.
I didn't think the public was ready. I didn't think the media was ready.
Sonra da kalbimiz kırıldı çünkü hayatın buna izin vermeyeceğini ve göğsünden sevgi fışkırtmanın mümkün olmadığını öğrendik.
And then we got our hearts broken, because we found out that life wasn't gonna let us do that and that it's impossible to shoot love out of your chest.
Bu ilaçların zihin kontrolü sağlamadığını fark etmediler.
They didn't realize these drugs were not mind-controlling.
Irk ayrımcılığını bitirecekti.
He was gonna end segregation.
Programında Afrika kökenli Amerikalılara dair hiçbir negatif imaj çizilmesin diye bir klinik psikologla çalıştığını da.
And I remember that he partnered up with a clinical psychologist to make sure that there was not one negative image of African-Americans on his show.
20 yıl sonra çocuklarını yatırırken çocukları, "Babacığım, Santa Fe'de o pis zenciye muz kabuğunu attığın günü anlatsana," diyecekler.
Twenty years from now, he'll be tucking his kids into bed, and the kids will be like, "Daddy, tell me about the day you threw that banana peel at that nigger in Santa Fe."
Sadece yaptığınızı oğlunuza söyleyebileceğim kadar yapsanız yeter. "
I just want you to do it enough so that I can tell him you did it. "
Durduk yerde 1980'de bir hastalığın ortaya çıkıp sadece zencileri, ibneleri ve keşleri öldürmesi garip değil mi?
Isn't it weird how there's a disease that just starts in 1980, and it doesn't kill anybody but niggas, fags and junkies?
Bu hastalığın, ihtiyar beyazların nefret ettiği herkesten nefret ediyor olması inanılmaz bir tesadüf değil mi lan?
Isn't that a fucking amazing coincidence that this disease hates everybody that old, white people hate?
Biz, yani siyahi Amerikalılar ise fedakârlığınız ve mücadeleniz için sizlere müteşekkiriz.
And we, the black Americans, would like to thank you both for your sacrifice and your struggle.
Federal bir hâkim, NFL'e, soruşturmadaki şeffaflığından ötürü Ray Rice'ı geri işe almalarını emretti.
The NFL was told by a federal judge they had to reinstate Ray Rice because he was transparent with their investigation.
Mahkemede ne yaptığını tüm çıplaklığıyla anlatmış.
He told them exactly what he did.
Ben de dedim ki, "Bana güzel bakmazsan leş gibi olabilirim, tıpkı senin amcığın gibi."
Then I told her, "If you don't take care of me properly, I might stink, like your pussy."
Çünkü bir kızla jakuziye girsem ve jakuzideyken amcığının sulu sulu olduğunu fark etsem... muhtemelen jakuziden çıkardım.
I'd probably get out of the tub.
Gey erkeklerin erkek olmadığını ima edecek hiçbir şey söylemedim ben.
I didn't say anything that would allude to gay men not being men.
Hangi maddeyi kullandığını bilmiyorum ama gereğinden fazla kullandığı kesin.
I don't know what kind of drugs he was on, but I knew he had too much.
Transların altın vuruş yaptığı bir partide olmak istemem.
I'd rather not be at a party where a tranny OD's.
Oğullar, babalarının yaptığı her şeye bayılır.
And sons love everything their dads do.
Ama Sarah takıldığımın farkında, o yüzden latife ediyor :
But Sarah knows I'm fucking around, so she'll just say something cool.
Ben de diyorum ki, "Bence hiç boşuna atma çünkü o evde belden bağlamayı senin taktığını herkes biliyor."
I said, "Bitch, you better save that coin toss, because everybody knows you're strapping on in that household."
Tek bildiğimiz, Sarah Jr.'ın yüzüne yumruk attığı. "
All we know is that he punched Sarah Jr. in the face. "
Ama aslında kasetten ötürü kızdığını, şimdi de sandviçi ısırdım diye beni cezalandırdığını biliyordum.
But I knew that she was just really mad about that tape, so now she was gonna punish me about a fucking sandwich that I'd bit.
" sandviçi ısırdığını biliyorum.
I already know you bit the sandwich.
Asıl ilk kasete değil de, ikincisine kızdığını söyledi.
She told me that she was madder about the second extortion tape than she was about the first one.
Nicholas Drucci'nin ölümü ile ilgili olaylar hakkında hiç anınız olmadığından emin olmamı istediler.
I've been asked by some very important people to make sure you have no memory whatsoever of the events surrounding the death of Nicholas Drucci.
- Hiçbir fikri yoktu, ama tarihleri ve yeri inceledim ve sanırım senin üzerinde çalıştığın bir davayla alakalı olabilir... Reven Wright'ın ortadan kaybolmasıyla alakalı.
- She had no idea, but I looked into the dates and the location and I think it may relate to an investigation you were working- - the disappearance of Reven Wright.
Ajan Keen, sanırım uğraştığımız son hafıza uzmanının hatırlanması hoş bir şey değil derken hepimiz için konuşmalıyım.
Agent Keen, I think I speak for all of us when I say my recollection of the last memory specialist we dealt with was not a pleasant one.
Nerede kaldığını bilmiyorum, ama bu sabah kafeyi açarken buradaydı.
I don't know where she's staying, but she was here when we opened this morning.
Detektif Bell'e, bazı insanların ceset taşıdığını gördüğünü söyledin.
So you told Detective Bell that you saw some people moving a body.
Reven Wright, Adalet Bakanlığı'nın ikinci en üst düzey yetkilisi.
Reven Wright, the second highest ranking official in the Justice Department.
- Bir trafik polisi onu metro platformunda görmüş ama kalabalığın içinde kaybetmiş.
- Well, a transit cop spotted him on a subway platform, but lost him in a crowd.
Ne yaptığını, işini biliyorum.
I know what you do, your work.
Gün yüzüne çıkardığım cesetlerin seni mahvedebileceğini, her birinin bir hikaye anlatacağını söylemiştim.
I told you the bodies I unearthed would destroy you, that each one would tell a story.
Yaptığın şeyi değiştiremezsin ve gelecek olanı durduramazsın.
You can't change what you've done, and you can't stop what's coming.
Kullandığı ekipman, Dr. Orchard'ın EEG makinesi, üreticinin sunucusuna ping işlemi yapıyor.
The equipment he's using, Dr. Orchard's EEG, it is pinging the manufacturer's server.
Tanığın içeride olduğuna inanıyorsun.
You believe the witness is inside.
Bağlılığın için teşekkürler, Nikolaus.
Thank you for your loyalty, Nikolaus.
Krilov'un, Ressler'ı, Hitchin'ın onu Reven Wright'ın cinayetine bağlayabilecek bir tanık kaçırdığına programlamış olduğunu düşünüyoruz.
- and pumped full of drugs. - We think Krilov somehow programmed Ressler to believe Hitchin abducted a witness that could connect her to Reven Wright's murder.
Tanığın da öyle.
So does your witness.
O sadık ve dürüst ve hiç kimsenin yasanın üstünde olmadığına inanıyor.
He's loyal and honest, and he believes that no one- - no one is above the law.
Her detayı istiyorum... Ne yaptığını, nasıl yaptığını, Agent Ressler'ın bilincine hangi anıları eklediğini hangilerini çıkardığını bilmek istiyorum.
I want every detail- - what you did, how you did it, what memories you implanted in Agent Ressler's consciousness, and what you took away.
Bununla birlikte, atama metninin ilk kez kullanıldığını tespit edebildim.
However, I was able to pinpoint the first time that, uh, the designation was used.
O savaşçı, düşen adamın bütün simgelerini topladığında Ve onları bana gönderiyor, Onlar galip ilan edilecektir.
When that warrior collects all of the sigils from the fallen and delivers them to me, they will be declared the victor.
Ölüm dalgası 3 gün içinde burada olacak ve işte buradayız, Halkımızın bir kan sporunda oynadığı kaderi tehlikeye atmak mı?
The death wave will be here within 3 days, and here we are, risking the fate of our people on a blood sport?