Gızlı traduction Anglais
13,237 traduction parallèle
Korkarım fikir hırsızlığı yapmıştı.
I feared she had plagiarized.
Frank Holland, dersin için olan bir makalede fikir hırsızlığı yaptığını söylüyor.
Frank Holland says you plagiarized an essay for his class.
Seni fikir hırsızlığıyla suçlamaması için Holland'a seks teklif etmediğini nereden bileceğim?
How do I know you didn't offer Holland sex in exchange for dropping the plagiarism charge?
Anksiyete rahatsızlığım olduğunu söylediler.
Had an anxiety disorder.
Tüm bu şov onun hukuka karşı saygısızlığını gösteriyor.
All that shows is His callous disregard for the law.
April'ın Ürdün'den getirttiği çocuğun Ollier rahatsızlığı var.
- Yeah. April's bringing in a kid from Jordan with Ollier's disease.
Ollier rahatsızlığı olan bir hastamız var.
We have a patient with Ollier's disease.
Çok hızlı hareket edersek, onun yanımızda olmadığını anlarlar.
If we move too fast, they'll know that we don't have him with us.
Ballon d'Or yüreğinizin daha hızlı attığı bir gündür.
The Ballon d'Or is a day when your heart beats faster.
Ama senin şanssızlığına, buldukları şey onları Silver Ridge'deki deponuza yönlendirecek düzinelerce gizli Verdiant belgesi oldu ve orada ne bulacaklarını da sana söylememe gerek yok.
Unfortunately for you, what they found were dozens of internal verdiant documents, which will lead them to your warehouse in silver Ridge. And I don't need to tell you what they'll find inside.
Bayan Keating tanığıma saygısızlık etmeye devam...
If Ms. Keating continues to treat my witness with such disrespect...
Sonra bütün tahlilleri yaptırıp tekrar tekrar üstünden geçecek. Karşılaşabileceği diğer sorunları bulmaya çalışacak. Böbrek rahatsızlığı ya da kalp anomalisi gibi.
Then he'll do a full lab work-up, go over and over the results, look for any other possible co-existing problems, like a kidney disease or heart anomalies.
Bu bariz haksızlığı gidermek için yeni bir iş çizelgesi oluşturdum.
So, to remedy this obvious injustice, I've taken the Liberty of creating a new chore chart.
Kızlarımı, bağımsızlığımı seviyorum.
I like my girls, the independence.
Kayıt hırsızlığı ve suç soruşturması hakkında konuşuyorsun.
You're talking about theft of city records and a criminal investigation.
Ve haberlerde o dosyanın hırsızlığıyla ilgili şeyler de vardı.
And there was something about a file theft on the news.
Bu günlerde bu olayların internete ne kadar hızlı sızdığını biliyorsun.
You know how quickly these things leak these days.
Sana yenilmenin acısını atlatamadım ve onca zaman haklı olduğunu düşünürken haksızlığını kabul etmek çok zor.
I never got over being bested by you, and it's hard, when you're used to being right all the time, to admit you're wrong.
Renal rahatsızlığın son aşamasında.
End-stage renal disease.
... gizlice mutfağa girdim biraz mısır şurubu, gıda boyası ve Gleason'un gömlek altına hızlı bir kan banyosu.
... sneak to the kitchen... a little corn syrup, food coloring- - instant bloodbath for under Gleason's shirt.
Hayvanat bahçesinden aldığımız üzücü habere göre Panda Chuffa'nın rahatsızlığı...
... And sad news from the zoo, Chuffa the panda has suffered a m...
Bu hırsızlığın nasıl yaşandığını söyleyin bakalım.
- So, yeah. - Tell me how this whole robbery went down.
Uzman fikirlerini ve bu komitenin harika çalışmaları için tarafsızlığını sunacağı için kendisine teşekkür etmek istiyorum.
We want to thank her for giving her expertise and her independence to the great work of this committee.
Benim söylediğim şey, bir hackerin ardında iz bırakmadan arabayı hacklemesinin imkansızlığı
What I said was, it was impossible for the car to be hacked without the hacker leaving a trace.
Asıl başarılı olma sebebim ise ; başarısızlığın hemen ardından en baştan başlamamdır.
The reason I'm successful is because, on the heels of defeat,
Yalnızlığı, kederi, hayatın anlamsızlığını.
How lonely, how sad, how pointless life was.
Doğuştan bir kalp rahatsızlığı var mı?
It's common practice among performers.
Her daim en güçlü düşmanları karşınıza aldığınızdan muhtemelen bilmiyorsunuzdur ama C sınıfı kahramanlar öncelikli olarak kapkaç, hırsızlık ve rastgele yapılan saldırılarla haşır neşir olurlar.
You always fight the most powerful enemies so you probably do not know it but Class C heroes primarily take care of purse snatchers robberies and random attacks.
Twitter, insanlığın düşünmeden hızlıca bilgiyi kustuğu bir bilgi birikimi.
Twitter, a vast collection of humanity's impetuous thought vomitings.
Sürekli başarısızlığınızı temsil etmelerine rağmen onlara saygı mı duyuyorsunuz?
You respect them, even though they represent your constant failure?
- Su hacmi ve yapısal eksiklikler için hızlıca yaptığım hesaplara dayanarak barajın çöküşüne 68 dakika var derim.
Based on some quick calculations for water volume and the structural deficiencies, I'd say we have 68 minutes until the dam collapses.
Geç kalarak bağımsızlığımı sergiliyorum.
I'm demonstrating my independence by being late.
Tam da Steven Avery'nin davası devam ederken avukatlarının tırnak arası kalıntılarına dayanarak başka bir suçlunun olabileceğine dikkat çekmeye çalıştığı sırada onların çok işine yarayacak böyle bir bilginin saklanması büyük vicdansızlık.
This was unconscionable withholding of information that would have been of use to Steven Avery's lawyers who were right at that time, in the middle of litigation, asserting, based on the fingernail scrapings, that there may have been somebody else involved in this.
Bir kereye mahsus da olsa, yalnızlığın tadını çıkarıyorum diyelim.
- Let's just say I've been enjoying being on my own for once.
Sıradan bir insandan farklı olarak polis baskısına boyun eğmesine yol açabilecek duygusal bir rahatsızlığı olduğuna dair bulguya rastlanmadı.
There is no evidence that he suffered from any emotional disorder which made him unusually susceptible or vulnerable to police pressures.
Okulda 350 saat devamsızlığı var.
He's skipped 350 hours of school.
Bu tip dejeneratif kalça rahatsızlığı ile ameliyat ve ağrı kesiciler, tek şansınız.
With this type of degenerative hip disorder, surgery and pain medications are your only recourse.
Başarısızlıkla sonuçlansa dahi, tek seçeneğin elinden geleni yaptığını bilmektir.
Knowing that doing your best is the only option... even if it results in failure.
Stephen, her zaman, kazandığından daha hızlı para harcayan biriydin.
Stephen.
Ama yalnızlığımızın ne kadar iyi olmasını istiyoruz?
But, how good at being alone do we really want to be?
İş arkadaşımın akılsızlığı için senden özür diliyorum. Ama bir arkadaşın olarak ona parasını vermen için yalvarıyorum.
I apologize for my associate's indiscretion, but as your friend, I beg you to get him his money.
- Alışveriş hırsızlığı yaptım.
- I went shop...
Fakat ben anlamsızlığı kutlayan bu şovun parçası olmaktansa demode ve eski moda olmayı tercih ederim.
But I would rather be old-fashioned and unemployed... than part of a show that celebrates the inane.
Direk ve hızlı vuruşlarla rakibine ulaştığı anlaşılıyor...
It's clear that he's getting through with the jab...
Bu matem zamanında bile dış politikalar ve savunma meseleleri soğuk savaşın acımasızlığını gözler önüne serdi.
Even at a time of sorrow, the harsh facts of the cold war do not allow a pause in overseeing the affairs of defense and foreign policy.
Ve kızkardeşim başarısızlığım olmamı istedi. Ve öyleydim, o yüzden gitmesine izin vermez.
And my sister wanted me to be a failure, and I was, so she's not gonna let that go.
Rahatsızlığı ne olursa olsun oğlunuz iyi değil Bayan Jensen.
Whatever his condition, Mrs. Jensen, he is not fine.
Buchanan'ın ağızlığı çıktı!
Buchanan's mouthpiece goes out!
Yaşadığınız bu kasabanın başarısızlığı hakkında konuşalım.
Let's talk about this abortion of a town you live in.
Şimdi, diyorum ki, tıpkı bir saatin pamuğa sarıldığında çıkaracağı tik taklar gibi kısık, boğuk ve hızlı sesler geldi kulağıma.
There came to my ears a little dull, quick sound, such as a watch makes when enveloped in cotton.
Bence ikimiz de az çok yalnızlığı seviyoruz.
Well, I think we were both somewhat loners.