English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ H ] / Halde

Halde traduction Anglais

45,940 traduction parallèle
Aksi halde sonuçları çok kötü olur.
Otherwise there will be dire consequences.
Lynn ise ilk defa yakalandı... berbat halde.
Lynn's never been caught before... she's terrified.
Ama bu FBI ajanları ölü dönerlerse ya da hiç dönmezlerse o halde müebbet yersin, Lynn.
But if these FBI agents turn up dead or they don't turn up at all, then you're looking at a life sentence, Lynn.
Ama yine de, kolun ön kısmı bütün halde bulunmuş.
But still, the forearms were found together.
Belki de birbirlerine bağlı oldukları için bütün halde bulunmuş olabilirler.
Maybe they were found together because at one point they were bound together.
O halde yapamayacağımı da biliyorsun.
Then you know I can't.
Şarkıyla söyle o halde.
Then sing it.
- Tamam, o halde mavi bir yastık.
- OK, so a blue pillow?
İlgi çekmek için bu kadar çaresiz halde olduğunu bilmiyordum. Böyle yapacağını biliyordum!
I had no idea... that you were so desperate for attention.
Hayvanların da bu değişimlere ayak uydurması gerekiyor aksi halde yok olurlar.
And animals must cope with the changes, or disappear.
Aksi halde sevgili babanın kollarını kökünden kopartırım.
Otherwise, I'm gonna tear both of Daddy Dearest's arms off.
Reagan'ın geliyor olduğunu bildiğim halde, onu görüğümde
Even though I knew Reagan was coming, when I saw her
Zenginlik, mevki ya da güçsüz bir halde insanlarla yaşamanın tadını çıkar.
Enjoy living among the humans without your wealth or status or power.
O halde ne yapmalı, Dio?
Well, then what, Dio?
Peki o halde.
Ok.
Aksi halde Bayan Cillian'ı havuza atmamız gerekecek.
Miss Cillian's experiment to the indoor pool.
O halde bu yeni eseri bu akşam bulmamız gerek!
Then we gotta find that new artifact tonight.
Söylediklerimizi duyduğu halde duymamış gibi davranıyor.
She can hear everything we're saying, but she's acting as if she can't.
O halde nerede o cüzdan?
Then where's the bankbook?
Ama şu an acınacak halde olduğum için anlayış göstereceğini umuyorum.
But I'm desperate right now, so I hope you understand.
O halde paranı geri vereceğim, gidebilirsin.
Then I'll give you your money back, so leave.
- Neresi o halde?
- Where is it then?
Tamam o halde.
Fine, then.
Seni kendinden çok sevdiğini bildiğin halde Erina'yı terk etmedin mi?
didn't you leave Erina, even when you knew she loved you more than she loved herself?
- O halde yeterince dikkatli değildin.
Then you could not have been paying proper attention.
... şu an bu halde olmazdık. - Bir algoritma kullansaydım bu kadar kızmazdın.
If I had used an algorithm, you wouldn't be this upset.
O halde tüm gece ıssız bir adada kalıp şimdi de buraya gelmiş olabilir mi?
Then she was in the uninhabited island all night and then came from there? !
O çocuğun annesi de tıpkı sizin şu an olduğunuz gibi perişan bir halde.
That child's mother was as miserable as you are now, and
Size söylediğim halde yine geç kalırsanız işte o zaman...
If you guys are late again even though I said this to you, then didori-didori.
Meşgul olduğum halde neden o denizkızını yakalamaya çalışıyorum biliyor musun?
Even though I'm busy as you can see, do you know why I'm on fire trying to catch a mermaid?
Büyüdüğü halde bu huyundan vazgeçmedi.
Even after growing up, he hasn't fixed his habit.
Git o halde.
Then go.
O halde cevap ver.
Then answer me.
- O halde bana bir isim bul.
- Then make me a name. - Make what?
Bilgilendirme yaptığım halde teşekkür dahi etmiyor! Birlikte gidelim!
He doesn't even know how to be thankful when I inform him something!
- O halde sorayım ister misin? - Cidden mi?
Say, should I try asking then?
O halde ben de devam etmesini beklerim.
Then, I'll just wait "until next time."
Tamam, o halde aşağı geliyorum.
Ah... okay. Then I guess I will have to come down.
Joon Jae sana birlikte yaşayalım mı dedi? Karşı taraf istemediği halde hala burada kalmak tıpkı kan emici bir sülük gibi sömürmek anlamına gelir. Demedi.
Did Joon Jae say, "let's live together"?
Bu halde ne yapacaksın?
- How can he go on like this?
- Hemen ilgilenin o halde.
Then handle that quickly.
O halde hemen bölge halkını tahliye etmemiz lazım.
Then we must quickly evacuate the residents.
O halde neden Milli Savunma Bakanlığı harekete geçti?
Then why the National Crisis Management Office move?
O halde bu ülkenin bu ülkenin tek yapabildiği burada durmak mı?
Then... this country... this country only has the ability to stay here?
Hiç gitmek istemediğim halde kursa gitmek için çok uğraşmanın nedeni bu.
That's why I work hard and go to the academy even though I don't want to go.
O halde bol bol ağlayıp hepsini Heo Joon Jae'ye vereyim.
Then I should cry a lot and give all my tears to Heo Joon Jae.
Nasıl yapılacağını bilseydim bu halde olur muydum sence?
And do you think I'd be like this had I known how to do that?
- Benim oğlum olduğun halde bilerek -
You are my son that's why I purposely- -
Ondan çok nefret ettiğim halde beni arayacağını düşündüğüm için..
I hated my father so much, but because I thought he might look for me,
O halde bunu da unutacak mısın?
Then... Will you forget this, too?
Kıdemlilik Bursu, Adalet Bakanı'nın nezaretinde Dam Ryeong'uma bahşedilmişti. O serseri uzun vakittir beklediğim halde bir türlü haber göndermiyor.
That punk, no matter how long I wait, there's no reply.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]