Havaalanı traduction Anglais
8,493 traduction parallèle
Havaalanı açılmış!
They've opened the airport!
- Yani, beni havaalanına götürecek öncesinde yemek yiyeceğiz, yani, ince bir çizgi gibi.
Well, he's taking me to the airport, we're having dinner before, so it's... you know, it's, like, a fine line.
- Millet, oyunbozan olmak istemem ama uçuşun için zamanında havaalanına gideceksek Tina, yola koyulmalıyız.
You guys, I don't want to be the party-pooper, but... if we're going to get to the airport on time, Tina, for your flight, we got to get moving.
Türkiye'nin son uçuşu, yakında kalkacak bir an önce havaalanına gitmelisiniz.
Last flight by Turkey will take off soon Go to airport as soon as possible
İyi olacaksın, sen ve annen bir an önce havaalanına gitmelisiniz.
You would be fine, go to Airport as quickly, your mother too.
Havaalanı burası mı?
Is that the airport?
- Havaalanından beri çişim vardı.
- I've had to since the airport.
Havaalanı çok uzakta. Senin de dinlenmen ve kafanı toparlaman lazım.
The airport's so far, and... you need to rest, clear your head.
Havaalanından yeni bir hanım getirdim.
I just come from airport to pick up new lady.
Sıkı korunan Bağdat Havaalanı'ndaki Amerikan üssünün yakınındaydık.
We were on the outskirts of the heavily protected US base at Baghdad Airport.
Bir dostumun havaalanına yakın bir yerde evi var.
A friend of mine has a house near that airport.
Şimdi ise genç kızlar havaalanında pijamayla geziyorlar.
Now I see these young girls in the airport in their jammy bottoms.
Ona havaalanına kadar eşlik etmeni ve kolayca devredilmesini sağlamanı istiyorum.
I want you to escort him to the airport and make sure the hand-off goes smoothly.
Ana yoldan havaalanına giden taksiye binin.
Take a taxi from the main road to the airport.
Beni havaalanına götürüp bir uçağa bindirdiler, sonra o uçaktan indirdiler.
They drove me to an airport. And, put me on a plane, took me off the plane.
Dane Havaalanı'na gitmemiz 36 dakika, trafik varsa bir saat.
Dane County Airport is 36 minutes away, 60 with traffic.
- Goa havaalanına git.
You need to go to Goa airport.
- Goa havaalanına.
- Goa airport.
Vazgeçtim hemen şimdi havaalanına gidiyorum.
Forget that. I'm going to the airport right now.
Havaalanına için ayrılmak zorunda kadar ve sipariş, kalmak.
And order in, stay in until you have to leave for the airport.
Kaçakçılar havaalanındakilere istihbarat için para öder.
Traffickers pay people at the airports for intel.
Bence Bogotá havaalanına girerken açığa çıktı.
I think they made him when he arrived at the airport in Bogotá.
Evet, pasaportum kopyasını çekip göndermek için beni havaalanında bekleten sizdiniz, değil mi?
Yeah, you guys stalled me at the airport so you could take my passport and copy and scan it, didn't you?
Rutin havaalanı gözetimi.
Routine airport surveillance.
Ailesinin bildiği kadarıyla, havaalanına giderken araba kazası geçirdi ve benim hiç alakam yok sanıyorlar.
As far as his family knows, his car crashed on the way to the airport and they assume I have nothing to do with it.
Havaalanında erkek arkadaşınla buluşan bendim.
( Yelling, coughing ) I was the one that met your boyfriend at the airport.
Kaza geçirdiğinde havaalanında benimle buluşmak için acele ediyordu.
When he had his accident, he was racing to the airport to meet me.
Havaalanından birkaç şey getirdim.
I bought a few things at the airport.
Vedalardan nefret ederim. Yarın havaalanına gelmeyeceğim.
I hate goodbyes, I'm not going to the airport.
Mantığı boş ver. Buradan havaalanına, oradan Kolkata'ya uçuş.
Forget logic... from here to airport and from there to Kolkata...
Bavullarınızı zorla yüklemedim. İsteseydin sizi havaalanına bırakabilirdim. - İstediğin buysa geri dönebiliriz.
I didn't load your luggage forcibly I would've dropped you at the airport had you asked me to... we can go back even now...
Aslında, git hazırlan, iki saat içinde havaalanında olman lazım.
Actually, go get ready, you gotta be at the airport in 2 hours.
Havaalanı kapandı.
Airport's closed.
Bütün annelerim gecenin sonunda havaalanı oteline gidip kaldığımız yerde saç bandı var mı diye bakmak istemiştir.
All my mom ever wanted to do at the end of the night was go to an airport hotel and see if any hair bands were staying there.
- Belki de havaalanına ben gitmeliydim.
Maybe I should have gone to the airport.
Misty'yi havaalanından almam gerekiyor.
I got to pick up Misty from the airport.
Havaalanından evine olan yolu bulamıyorsa daha büyük sorunlarımız vardır.
If she can't find her way back home from the airport, we got bigger problems.
Kayıp bir havaalanı karşılaması için intikam arayacağımı mı düşünüyorsun?
Did you think I sought revenge for missing an airport pickup?
Bu sabah Austin'den havaalanına giden taksi şoförüm kimdir biliyor musun?
Okay, you know who my cab driver was this morning in Austin to the airport?
Bu havaalanından aldığımız kamera görüntüleri.
These are the Airport CCTV footage grabs.
Bilal aynı akşam toplantı yapmayı planlanlıyor.... hemen havaalanından kaçmaya karar verdik.
According to Wasim, Bilal's meeting was scheduled on the same evening. So we decided... that they will kill Bilal the same night and leave for the airport immediately.
Alo. biz havaalanına gidiyoruz.
You'll have in-flight support.
- Tamam. - Sabaha havaalanında olmalıyım.
- Be at the airport in the morning.
Şu anda havaalanına gidiyorlar.
They're heading to the airport now.
Florida'dan ayrıldığı gün onu havaalanına götürmemi istemişti.
The day she left for Florida. She asked me to drive her to the airport.
Kocamın annesini bulsanız iyi edersiniz çünkü öyle ya da böyle bu havaalanından ölü bir kadın çıkacak yani!
You better find my husband's mother'cause one way or another, we're walking out of this airport with a dead woman!
Anne, seni havaalanına götürmediğim için özür dilerim.
Ma? I'm sorry I didn't take you to the airport. I just want you to know that I'll never forgive myself for being so selfish.
Modesto Havaalanına hoşgeldiniz.
Welcome to Modesto Airport.
Onları havaalanından aldım. - Havaalanında ne yapıyordun ki?
Picked them up at the airport.
Havaalanına yarın 11'de gideceksin.
You've to be at the airport tomorrow 11 am.
- Havaalanında kameralar olabileceğinden endişelendim.
I was worried there might be cameras at the airport.