Headquarters traduction Anglais
3,847 traduction parallèle
Bir şey olmadan oraya gidersek hiçbir sorun olmaz.
Well, as long as we get to Sneijder's headquarters before something happens.
- Gerçi o başının çaresine bakar. - Yok, ben iyiyim.
I'll see you back at headquarters.
Merkezi bağla.
Radio Headquarters
Karargahtan haber yok mu?
No word from Headquarters?
Karakolun her yerinde bu olay konuşuluyor.
It's all over headquarters.
- Hepsi o mu? - Onları hallettikten sonra Zorn'u bir hava aracına bindirip merkez binaya götüreceğiz.
- After neutralizing them, we'll load Zorn into the aircraft and return to headquarters.
Zaten dumanın merkezinde yaşıyorsunuz.
all of you in this headquarters smoke..
Dışarı çıkarlar bu şeyleri mengeneye alırlar onları tekrar merkeze gönderirler, şaseyi düzeltirler tekrar gönderirler.
They go out and mangle these things up, bring them back to headquarters, straighten out the frames, send them out again.
Seninle merkezde görüşürüz.
I'll see you back at headquarters.
Karargah ne durumda?
How's Headquarters?
Lakin karargah yok oldu.
But Headquarters was obliterated.
O zaman burada Alman "Luftwaffe" nin merkezi bulunuyordu yani "Hava Kuvvetleri".
It's the headquarters for the German Luftwaffe, uh, Air Force.
Merkezlerini Virginia'nın ortasında bir yere kurdular.
They got their headquarters out in the middle of Virginia somewhere.
Kötülüğü ve hareketleriyle ün salmış suikastçı Ramon bulunduğumuz yerde işlenen cinayetin baş sorumlusu.
The notorious assassin known only as "Ramon" whose latest claim of responsibility just arrived at our headquarters.
Amerika'daki DIS Merkezi'nden bir mesaj aldık.
We received a message from DIS headquarters in America.
DIS yöneticileri tutuklanman için ajan gönderdiler.
DIS headquarters dispatched agents to take you in.
Yukarıdakilerle görüştün mü?
Did you contact the headquarters?
Onların bölge merkezlerinde ve matbaalarında.
At their regional Headquarters, and their printing office.
Raporlar bölge ve genel merkeze yollanacak.
The reports go to the regional and Central Headquarters.
Bayan Ola, genel merkez, Iütfen.
Mrs. Ola, with the Regional Headquarters, please.
DIS yöneticileri, tutuklanman için ajanlar yolladı.
DIS headquarters dispatched agents to take you in.
Yöneticiler de bunu kabul etti.
The headquarters agreed.
Yöneticilerle iletişime geç ve çabucak bir plan yapmalarını söyle.
Contact your headquarters and hurry them to come up with a plan.
Peki merkez?
And the headquarters?
Kim dediniz?
Say, who is this? This is sergeant Reilly at headquarters.
Stasi'nin merkezinde sekreter olarak çalışan karısı Anja, onunla birlikte kaçmış ama kısa bir süre sonra bir araba kazasında hayatını yitirmiş.
His wife, Anja, a secretary at Stasi headquarters, ran with him. But she was killed in a car accident shortly after.
Görüşme için merkeze gelmek gerekecek.
I'm gonna need you to come down to headquarters for an interview.
Ayrıca, Shawn, psişik olarak Mantid'in tuzağa düştüğünü fark etti ve onu Caminoların merkezine kadar takip etti.
Besides, it was Shawn who psychically realized the Mantis had been framed and led him to Caminos'headquarters.
Çok az modern aletleri var. Bunlardan biri de Danimarka'daki merkeze yerlerini bildirmek ve son haberleri almak için kullandıkları telsiz.
They have a few modern conveniences, including a radio with which they report their position back to headquarters in Denmark and catch up on the latest news.
Gizlenmeyi iyi biliyorlar ve karargahlarını Chagai Tepeleri'nin sapa yerlerine taşıyorlar.
They are known to hide and move their headquarters in the remote areas of the Chagai Hills.
JSOC kararganına.
JSOC headquarters.
Telsizlerin olduğu tugay karargâhına olabildiğince yakın duruyordum ki bir şey olmaya başlarsa hemen duyabileyim.
I was staying close to the tent where the radios were at brigade headquarters so that I could hear if anything started happening.
Genel merkez özellikle onu gönderdi.
Headquarters especially sent him.
Hâlâ genel merkezdesin, değil mi?
You're still at headquarters, right?
Merkez büroya haber yolladım.
I sent word to headquarters.
[Saray Muhafaza Meydanı]
[Palace Guard Headquarters]
Buraya karargah diyorum.
I call it headquarters.
Önce onlara benim karargahımı göstereyim.
First I want to show them my headquarters.
- Yüzbaşı, karargâha bilgi vermeliyiz.
- Captain, we must inform headquarters.
Selzman'ın burada olmasının sebebi, karargahtan onu göndermeleri, değil miydi?
Selzman was here because the headquarters told him to come, right?
Genel merkez koyuyor.
That's headquarters.
Yetimhanenin müdürünü bağlayın lütfen.
Police headquarters, 7th arrondissement?
- 911'den Merkez Greenwell Springs'e.
- Headquarters to Greenwell Springs.
Merkez nokta burasıydı.
That was the headquarters. That was the center of it all.
Candent World Merkezi'ne hoş geldiniz.
Welcome to Candent World Headquarters.
MP şirket yetkililerinden alınan bilgiye göre
According to a special report from We, the MP company headquarters,
Greenpeace Merkezi, Anchorage
Okay? Greenpeace Headquarters, Anchorage
Hepimizi Emniyet Müdürlüğü'ne aldılar ama sakın üzülme. Sadece rutin kontroller ama yine de bu gece bizi burada tutacaklar.
We were all taken to headquarters, don't worry, it's just a routine check, but they'll keep us here all night
MİLANO'DAKİ EMNİYET AMİRLİĞİ
TO POLICE HEADQUARTERS IN MILAN
Emniyet Müdürlüğü'nde birşeyler olmuş olmalı.
Something must have happened at Police Headquarters.
- Emniyet Müdürlüğü'nde mi?
- At Headquarters?