Heard traduction Anglais
110,080 traduction parallèle
Ayak seslerini 30 adım öteden duydum.
I heard your footsteps 30 paces away.
- Derdin ne senin? - Küçük insancıl savaşını ve bir grup savunmasız kırpıcıyı nasıl katlettiğini duydum.
I heard about your little humanitarian crusade, and how you massacred a bunch of defenseless clippers.
Haberler vahşi bölgelere yavaş yayıldığı halde ben bile işçilerinin afyon tarlalarını bırakıp Dul için çalışmaya gittiğini duydum.
News travels slower out in the wilds, but even I've heard the stories... Cogs abandoning your poppy fields to go work for the widow?
Geçen gün kızım Bridget'ın odasındaydım.
I heard them the other day when I was in Bridget... My daughter's room, so...
Tanıdığımız bir çift,... sizin kızlardan birinden bahsetmişti.
We heard great things about, um, one of your girls from a couple we know.
Vardies, daha önce keder duymadım.
The Vardies, they've never heard of grief before.
Aslında eşyalarımı yerleştirirken tuhaf bir tıkırtı duydum. - Üst kattan böyle ayak sesleri geliyordu sanki. - Nasıl?
Actually, I was unpacking just now and heard this... tapping, little footsteps, like, in the room above?
Evet, Harry üst katta sesler duyduğunu söyledi. Ayak sesleri gibi.
Yeah, um, Harry said that he heard some noise upstairs, like walking around?
Duyduğum ses buydu.
That's the noise I heard.
Evet, hadi ama, duydum seni.
Yes, please, I heard you.
Bakan Rathenau'nun katillerini bulup öldürdüğümüzü duymuşsunuzdur.
You may have heard that we located and killed Minister Rathenau's assassins.
Gece boyunca duyduğum en hedonist şey bu.
Well, that is the most hedonistic thing I have heard all night.
Duyduğum en nefsine düşkün şey bu.
That is the most indulgent thing I've ever heard.
New York'ta şehrin dışına açılacak olan kumarhane hakkında bir şey duydun mu?
You heard anything about a new casino coming to upstate New York?
Kulağıma bir şeyler geldi.
I heard whispers.
Wags'in durumuyla ilgili bir bilgin var mı merak ettim.
Well, I-I just want to know if you've heard from Wags.
Kayıplara karıştığını duymuştum.
I had heard he's M.I.A.
- Burada olduğunu söylediler.
I heard you were in here. Is this Go club?
Şimdi duymaya başladın ama artık bunun için çok geç.
Now you've heard it, but it's too late.
Efendim, merak ediyorum da, Bayan Maric'ten haber aldınız mı?
Sir? Sir, I was wondering, have you heard anything of Miss Maric?
Özür dilerim, Shandra'nın annesi, ama bu duyduğum en aptalca şey.
I'm sorry, Shandra's mom. That is the stupidest thing I've ever heard.
Daha önce "Evet ve..." oyununu duyan oldu mu?
Has anybody ever heard of "Yes, And..." before?
Jersey Boys güzelmiş diye duyduk.
Um, well, we've heard that Jersey Boys is good?
Ya da duyduğuma göre Cats perde açmış ve iyi olduğunu zannediyorum.
Or, I heard that Cats just opened and it's supposed to be good.
Onunla ilgili güzel şeyler duymuştum bak.
Oh, I have heard good things about that one.
- Hiç duymuş muydun?
- Have you heard about it?
Bu, haftalardır duyduğum en güzel haber.
This is the best news I've heard in weeks.
-... en şımarıkça şey bu.
- I've ever heard.
Tez önerim daha önce gördüğünüz hiçbir şeye benzemiyordur.
I promise my thesis proposal is unlike anything you've ever heard.
Fikirlerim duyulsun, kabul edilsin, tartışılsın, tanınsın istiyorum.
I, I want my ideas to be heard. To be acknowledged and discussed. To be recognized.
Evet. Bir oğlun olduğunu duydum.
Yes, I heard you had a son.
"Bir Katil Yaratmak" dizisini iki kez bitirdiklerini duydum.
I heard they watched Making a Murderer twice.
- Duyduk bile.
- Oh, we've already heard.
– Duymadın mı?
Haven't you heard?
– Sizinle ilgili dedikodular duydum.
I've heard some gossip about you.
Bir arkadaşım sizin görüntüyü netleştirebileceğinizi söyledi.
I have this video that's unclear, and I heard, from a friend, that you could improve the picture.
Her fıkrayı duyarsın.
You've heard every joke...
Evet, çatışma çok fenaymış diye duydum.
Yeah, I heard the shooting was pretty bad.
Sinyali duydunuz çocuklar.
You heard the signal, boys.
Babası Kevin Russell muhtemelen adını duymuşsunuzdur.
His father is Kevin Russell, who you have probably heard of.
Zor yoluyla itirafları hiç duymadın mı, Emma?
You haven't heard of coerced confessions, Emma?
Miriam'dan haberim var.
I heard about Miriam.
Kevin, polis bana Linda'nın fotoğrafları olduğunu söyledi çıplak fotoğraflar sen de bunları biliyormuşsun.
Kevin, I've heard from the police that there are photos of Linda, nude photos, and that you know about them.
Hakkınızda çok iyi şeyler duydum.
I've heard so many great things about you.
Son manşetleri görmüştür.
Probably heard about your latest headlines.
Ama ben öyle duymadım.
That's not what I heard.
Her tarafa yayılmış.
I heard they go everywhere.
- Haberim var.
- I heard.
Attar ile çalışmadığını duyunca, geri çekildik.
Once we heard she'd split with Attar, we pulled back, didn't seem to be a need.
- Kevin Russell'ı duydum.
-'I heard about Kevin Russell.'
- Alastair'a gittiğini duydun mu?
- You heard she got to Alastair? - Yes.