Hindsight traduction Anglais
345 traduction parallèle
Yıprandıkları zaman... insanlar anlayabilecekler... sonradan anlayacaklar, zamanımızın büyüklüğünü... çünkü, sen, Liderim, Almanya'ya çok şey ifade ediyorsun!
Only when they are threadbare... will the people be able to understand... by hindsight, the greatness of our time... because of what you, my Leader, mean to Germany!
Eski hedefimi düşürebilirim.
I'm willing to lower my hindsight.
Aslına bakılırsa, şimdi anlıyorum. Çok açık.
In other words, with the benefit of hindsight, it's obvious.
Sezgilerin çok kuvvetli.
Your hindsight is great.
Herkes gerisini görebilir, oğlum.
Anybody can have hindsight, my boy.
Ya da belki, yoldaşlar, Sonradan gördük ki... Mundt'un İngiltere'den kaçışı biraz fazla zekice olmuş. Fazlaca kolay.
Or perhaps you may feel, comrades, with the advantage of hindsight... that Mundt's escape from Britain was a little too brilliant... a little too easy... that without the connivance of the British authorities... it never could have been possible at all.
O zamanlarda herkesin sürekli bir şeyler aradığı bir ülkede yaşamanın nasıl olduğunu tarif etmek oldukça güçtü.
It is very difficult, in hindsight, to describe what it was like living in a country where everyone was always searching for everything.
Sonradan farkına vardım ki hiç de iyi bir fikir değilmiş.
With the benefit of hindsight, maybe it wasn't such a hot idea.
Sonradan bir sorun olduğunu anladık.
Which, in hindsight, turned out to be an error.
Ne derler bilirsin, son pişmanlık fayda etmez.
Yeah, well, 20 / 20 hindsight and all that. You know what they say.
"Kıç ıma Dank Etti" başlıklı müthiş bir giriş numarası vardı.
It had a great opening number called " "Hindsight" ".
Ve geçmişe bakarak rahatça konuşma lüksüne sahip değildi.
But Dr. Butters was in the ER that day. He didn't have the luxury of hindsight, he had to call it.
Aslında Vikrant 4 gözlü 2 değil 2 önde 2 de arkasında
You see Vikrant has four eyes, not two. 2 fronts, 2 rears. Excellent hindsight
Her şeyi bir yana gerçekten harika bir kaçış sanatçısıyım değil mi?
In hindsight, I am a great escape artist, is not it?
Şimdiki büyük bir hata olduğunu anlıyorum.
And I guess in hindsight, it was all a big mistake.
Şimdi anlıyorum ki...
Hindsight being...
Geç anlamanın güzelliği de bu.
Well, that's the beauty of hindsight.
Neden onun gibi geç anlayan birini dinliyoruz ki?
Why listen to his hindsight?
Şimdi düşünüyorum da galiba kız kardeşim ve ben hayatta kalmamızı babamın ölümüne borçluyuz çünkü Çocuk Sevkıyatı için sorunları olan ailesini kaybetmiş veya aileleri artik onlara bakamayacak olan çocukları seçiyorlardı.
In hindsight I think my sister and I we owe it to my father's death that we have survived because they selected children who had problems who'd lost parents or whose parents could no longer look after them to go on the Kindertransport.
Belki de ona ilaçlarını versek iyi olur, O'Neill.
In hindsight, perhaps we should have given him his medication, O'Neill.
Ya, tabii kesin öyledir.
Oh, sure. Hindsight's 20 / 20.
Sonradan anlama.
Hindsight.
Ve gez talihsiz oldu.
And in hindsight it was unfortunate.
Gez bu bir gaf, efendim, Bu daha sonra yapılan kısa çalışma güzel bir zafer, ve maliyet hayatını.
In hindsight it was a blunder, sir, that later made short work of your fine victory, and cost lives.
- Belki daha ilerde.
- Perhaps in hindsight.
Evet, aslına bakarsanız adama elleriyle yedirmem gerekiyordu.
All right, I guess in hindsight... I probably should've let the guy eat with his hands.
Geçti boru pazarı.
Oh, well. Hindsight's twenty-twenty.
Şimdi görüyorum ki, Nathalie başarızlığıma sanki özellikle göz yumdu.
In hindsight, Nathalie left me hanging like that on purpose.
Bunu sonradan anlamış olmana üzüldüm...
I'm sorry that only with hindsight you decided -
Evet Robert, o mektubu yollamak iyi bir fikir değildi ama Marie sadece... Dur bir dakika!
Yeah, Robert, in hindsight, maybe faxing that letter wasn't the best idea, but I think Marie was only trying to help.
Sonradan anlama durumu.
Hindsight, you know?
Sonradan anlamayı boş ver.
Screw hindsight.
Sonradan anlama Korsakoff'un yanında solda sıfır kalır.
And Korsakoff kicks hindsight's ass.
Ve işin gerçeği, buna müteşekkirim.
And in hindsight, I appreciate that.
Benim yaptığım, bir şey olduktan sonra nitelikleri üzerinde düşünmek.
What I'm doing is thinking it through with hindsight.
Ama tabii ki bunu o anda yapamıyorsunuz.
But you don't have hindsight available at the time.
- Şimdi düşündüm de sanırım anlıyorum.
In hindsight I could see it coming.
Onu bulma ümidiyle aşağı doğru kuşbakışı baktım, Oraya gitmeli ve nasıl olduğuna, Nerede bulunduğuna bakmalıydım..
And I suppose again, with the benefit of hindsight, after I got off the rope, I should have gone and looked, into the crevice, to see where he was.
Ama sonradan her şeyin iç yüzü açıklığa kavuşacak.
I mean, but everything's twenty-twenty in hindsight.
Şimdi aklım başıma geldi.
But, hey, hindsight, right?
Çoğu mucize çok sonradan ortaya çıkar.
Most miracles occur in hindsight. Why don't I ever feel better after I talk to you?
Sonradan düşününce kötü bir karar verdiğimi anlayabiliyorum.
In hindsight, it was just a bad judgment call.
Bir çok ebeveyn bunların nedenini bilmez.
Most parents never have the benefit of hindsight.
Sonradan anlaşıldığı üzere, Vince Crush mizacında birinin evini soymak olasılıkla hiç de akıllıca bir hareket değildi çünkü şiddet açısından çabuk telaşa kapılan, oldukça yenilikçi biriydi.
In hindsight, I have to say it was not the smartest move to burgle a house belonging to a chap of the temperament of Vince Crush because he was quite excitable and very inventive in his violence.
Bu kolaylıkla görülebiliyor.
That is easily said in hindsight.
- John Beard'la Hindsight için röportaj yaptım.
- I was interviewed for Hindsight, with John Beard.
Hindsight izlemek istiyorum, benimle oturup izlemiyorsun.
I wanted to watch Hindsight, and you weren't there.
Belki, öyle görünüyor...
Maybe, in hindsight...
Biliyorsunuz işte, keşke şöyle olsaydı, keşke böyle olsaydı.
It only happens like that in hindsight.
Aslında faytonu iptal etmemiz gerekirdi ama akıl edemedik.
In retrospect, yes, we should've canceled the horse-drawn carriage, but hindsight is 20 / 20.
Kendi fırsatımı yarattım.
If I had had amazing20 / 20 hindsight,