Homesick traduction Anglais
494 traduction parallèle
Sıla hasretine tutuldu.
He got homesick.
Sadece sıla hasreti vardı ama muhtemelen orayı da göremedi.
He was just homesick, but probably they couldn't see it that way.
Hiç memleket hasreti çektiniz mi?
Have you ever been homesick?
- Gurbet nedir bilmezsin, o halde.
Then you don't know what it is to be homesick.
Rene Tabard'ı sabah getireceğim. Evini çok özlüyor da.
I shall bring Rene Tabard in the morning : he's homesick
Sizleri o kadar çok özledim ki.
I was so homesick to see you.
- Sıla hasreti çekiyorum da.
- Just a little homesick.
- Daha uzun sürse evimi özlerim.
- I'll be homesick by then.
Buraya geldiğimin ilk senesi çok yurt hasreti çektim.
I was homesick the first year I came over.
Eğer hâlâ ev özlemi çekiyor olursan, o zaman seni geri göndermesini isterim.
If - If you still feel homesick then... I'll ask him to send you back.
Hakkımdaki gerçek şu ki, ben vatan hasreti çektiği için ülkesine dönmek isteyen yorgun bir ihtiyarım.
The truth about me is that I'm a tired old man who came to this country because he is homesick.
Eminim ki size Avrupa'yı hatırlatan sefil saraylar, cırtlak renkli kafeler ve diğer çürümüş şeyler vatan hasreti çektiriyordur.
I'm sure you are homesick for shabby palaces and gaudy cafés and the rest of the decaying things that represent Europe to you.
Belki evimi özlüyordum.
Maybe I was homesick.
Seni ev özlemi çeken beceriksiz asker!
Why, you homesick, sad-sack G.I.!
- Evimi özledim galiba.
I guess I was homesick.
- Evini mi?
Homesick?
Hepimizde yurt özlemi var, ama kişisel duygular önemli değildir.
We're all homesick but personal feelings don't matter.
Annesinin özlemi gözlerini doldurmuş besbelli.
Wiping away his tears, homesick for Mommy.
- Bana evimi özletiyor.
- Sure makes me homesick.
Seni gördükçe hayatımızın o en kötü yıllarına dönesim geliyor.
You make me homesick for some of the worst years of our lives.
Evini mi özledin dostum?
Kind of homesick, huh, pal?
Hiç özlemiyor musunuz?
Ever get homesick?
Vatan hasreti çekiyorum.
I'm getting pretty homesick.
Evet, Japonya için vatan hasreti.
Yes, homesick for Japan.
Ülkeni hiç özlemiyor musun?
Don't you ever get homesick?
Şimdiden ev hasretine mi düştün?
You must be homesick already.
Sanırım vatan hasretinin ne demek olduğunu biliyorsunuzdur.
I imagine you know what it's like to be homesick.
Bir adamın, evini özletmeye yeter.
It's enough to make a man homesick.
Şimdiden memleket hasreti çektiğini söyleme.
Dont tell me youre getting homesick already?
Aniden ev hasreti hissettim ve kendimi uçakta buldum.
I suddenly felt homesick... and I grabbed a plane.
Şimdilik sadece vatanını çok özlemiş çok genç subaylarda uzmanlaştım.
So far, I've specialized in very young officers who are very homesick.
Evini özlediysen...
If you're homesick...
Hem Şükran Günü hem de düğün hazırlıkları derken evi özlemeye fırsatın olmayacak.
You have no time to be homesick... with this wedding and Thanksgiving on us together.
Belki evini özlüyordur.
Perhaps she is homesick.
Ve tatmin olmazsan ya da ben Arkansas özlemi çekmeye başlarsam o zaman geri dönerim ve kimse de incinmez.
And if you ain't satisfied, or if I get homesick for Arkansas why, back I come, and nobody gets hurt.
Evini özlüyorsun anlaşılan.
You're homesick.
Hiç sıla özlemi çekmedin mi?
Weren't you ever homesick?
Boşverin!
Homesick my eye!
Demek memleketini özledin.
So you got homesick.
Hapishaneyi mi özlüyor?
Homesick for jail?
Sanırım biraz ev hasreti var.
I believe I'm a little homesick.
Yoksa memleket hasreti mi?
Or are you homesick?
Elbette, özlem duyuluyor, ama burada, herşey Dünya'dan izolasyonu hafifletmek için.
Of course, one feels homesick, but here, everything is done to alleviate the isolation from Earth.
Karını görünce ev hasreti çekmeyesin sonra.
Don't let your wife make you homesick.
Pazar günü Perugia plakalı bir araba gördüm. Birden evimi öyle özledim ki ağlamaya başladım.
Sunday I saw a car with Perugia license plates and I felt so homesick that I could've cried.
- Evini özlemek nasıldır bilirim.
- I know what it is to be homesick.
- Evini çok özlemiştin.
- But you were so homesick.
Ama sen gittikten sonra seni özledim.
But then, after you leave, I am homesick for you.
Evini mi özledin Fred?
Make you homesick, Fred?
Bavyera'yı özlüyor musun, Sissi?
You are homesick for Bavaria, Sissi?
Şimdiden ev hasreti mi çekiyorsun?
Homesick already?