English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ H ] / Hopeless

Hopeless traduction Anglais

2,487 traduction parallèle
Bu umutsuz bir durum.
This is hopeless, by the way.
Umutsuzca olduğunu biliyoruz ama hala bir çıkış arıyoruz ve suyun altına dalmaya da cesaretimiz yok.
We know it's hopeless, but we're still looking for an exit. But we don't have the courage to dive underwater, either.
Japonların bu kadar umutsuz olmasının sebebi bu işte.
That's why Japan's so hopeless.
Oyunbozanlık yapmak istemem, ama durum ümitsiz.
Well, I hate to be the downer at this party, but this is hopeless.
Buradaki hayatın umutsuz boşluğundan.
We're running from the hopeless emptiness of the whole life here, right?
Umutsuz boşluk mu?
The hopeless emptiness?
Eski umutsuz boşluk daha mı rahat olur dedin?
You figure it's more comfy here in the old hopeless emptiness after all, huh?
Umutsuz.
It's hopeless.
Geceyi gündüze, sabahı akşama bağlayıp uğraşıp dururmuş ya... Nafile.
He worked all day and night, but it was hopeless.
Kedi bana bir umutsuz lanet bir herifmişim gibi bakmaz.
The cat doesn't look at me like I'm a hopeless fuck-up.
Topluma göre, umutsuz bir vakasın.
Society thinks you are a hopeless case.
13 yaşında olup, ele avuca sığmayan umutsuz bir vaka olmak nasıl bir duygu?
How does it feel to be 13 and to be a hopeless case?
Burada umutsuz vakalar olmadığı için kendini şanslı sayabilirsin.
Count yourself lucky that we don't have hopeless cases here.
Senin yeni ümitsiz takıntın bu partide olabilir.
Your new hopeless obsession might be at this very party.
Toplumumuzda, mutlu hissetmeliyiz, mutlu değilsek ümitsiz hissederiz, başarısız hissederiz.
In our society, we feel we must be happy, if we're not happy... we feel hopeless, we feel like... failures.
Yani, aileler ellerinde ne var ne yoksa dökerler. İşte sana skor.
I mean, parents will shell out whatever it takes, no matter how hopeless it is, and that's a score.
Sen umut vermiyorsun.
You're hopeless.
Çok umutsuz.
Hmm? So hopeless.
İnsanlar duygusal acıyı atlatır. Ümitsiz olduğunu söylemenden bıkıp usandım.
People can and do heal from emotional pain, and I'm sick of you saying it's hopeless.
Umutsuzluğa düşmelisin.
I need you hopeless.
Umutsuz.
Hopeless.
Umutsuz. Umutsuz.
Hopeless.
Aziz Jude, umutsuz vakaların koruyucu azizi lütfen bana bu kaltağı alt etmem için güç ver.
St. Jude, patron saint of hopeless causes, please give me the power to crush this bitch.
- Boşuna olur.
- It's hopeless.
Dahui öğrencilerinin doldurduğu Zen manastırlarını görünce gerçek bir usta arayışımın baştan hatalı olup olmadığını sormaya başladım
I began to wonder whether my quest for a true master was hopeless
Ona verdiğin mendili hala saklıyor, yani umutsuzluğa kapılma.
You know, she saved the handkerchief you gave her, so it's not a hopeless cause.
Eski dostum ne kadar umutsuz bir durumda olsa da inancını kaybetmeden şarkı söylerdi.
My friend never gave up hope in the most hopeless situation. He always played his guitar and sang.
Tamamen umutsuz vakasın, değil mi, ufaklık?
You truly are hopeless, aren't you, little one?
Sen umutsuz vakasın, biliyorsun değil mi?
You are completely hopeless, you know that?
Hayır, umutsuz vaka olucam.
No, I'll be hopeless.
Umutsuzdum.
I was hopeless.
- Umutsuz değil, Dorothy.
- It's not hopeless, Dorothy.
Birileri bana söylemiş olmalı, böyle durumlarda, ne kadar kötü olursa olsun, umursuz da görünce... hep daha kötü olabilir... hem de polisin geldiği anda...
Somebody once told me, the err... any situation... no matter how dismay or how hopeless...
Bilmiyorum, çaresizsin.
- I don't know. You're hopeless.
Ümitsiz bir vaka.
It's hopeless.
Zedd'in teslim alınması ve Doğruluk Kılıcı'nın gitmesiyle umutsuzuz.
With Zedd confessed and the Sword of Truth gone... It's hopeless.
Her halükarda umut yok.
It's hopeless anyway.
Tüm bu romantizm saçmalıkları sana beladan başka bir şey getirmiyor.
All that hopeless romantic shit will get you in nothing but trouble.
Hayır, Tanya. Hiç umut yok.
No, Tanya, it's hopeless.
Umutsuz davalardan birini, ben sadece onları alırım.
One of that hopeless ones that only I will take.
Bu umutsuz duruma bir çıkış yolu.
A way out of a hopeless situation.
Kendini çaresiz hissettin mi?
Have you been feeling a little hopeless?
Ümitsiz ineklerden mi bahsediyorsun?
You mean one of the hopeless geeks?
"Umutsuz görünüyordu ama üstesinden gelmeyi öğrendim."
"IT ALL SEEMED SO HOPELESS, BUT I FINALLY LEARNED TO RISE ABOVE IT."
Sen ümitsiz vakasın.
You are so hopeless.
Ne cehenneme gittiğimi gerçekten bilmiyorum ve... karanlık olunca yoldaki tabelaları okuyamıyorum. Neden benimle birlikte oraya gelmiyorsun?
I really don't know where the hell I'm going and... well, I'm hopeless at reading road signs after dark, so why don't you ride shotgun with me?
Çoğu zaman, tamamen umutsuzluğa kapılıyorum "
"Most of the time I feel completely hopeless."
Van Wilder, ümitsiz romantik.
Van Wilder, hopeless romantic.
Bu çaresizlik.
This is hopeless.
Hiç ümit yok.
- This is hopeless.
Ama çok kötü öğretmen.
Problem is, he's a hopeless teacher.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]