Horrible traduction Anglais
13,072 traduction parallèle
Piggy'e lanet olasıca şeytani...
I set Piggy up with that horrible, evil...
Gerçek hayatımın ne kadar kötü olduğunu unuttum.
I completely forgot how horrible my real life was.
Çok korkunç.
This is horrible.
Bir şey söylemeden önce benden özür diledi, yaptığı için çok kötü bir insan olduğunu söyledi.
He apologized to me before I could get a word out, said he was a horrible human being for what he'd done.
- Korkunç bir şeydi.
- It was horrible.
Bay O'Neal de kesinlikle söylemiştir,... bu korkunç vandalizmi affetmeye ve unutmaya istekliyiz.
Well, as I'm sure Mr. O'Neal suggested, we are willing to forgive and forget this horrible vandalism...
Sadece bir arkadaşımızın korkunç ve acı bir şekilde hayatını kaybedebileceğini söylüyorum.
It's just friends telling a friend she might die a horrible agonizing death.
Ama benim için berbat bir fırsat!
Well, it's a horrible opportunity for me!
Önce "Bırak be, yakalanırsam yakalanayım" dedim ama neredeyse yakalanıyorken "Bu nasıl bir rezillik" diye düşündüm.
I thought,'Let it be. Who cares if I get caught? 'but when it nearly happened I thought,'What horrible humiliation is this?
Bu korkunçmuş.
Ah, that's horrible.
Olağanüstü düzeyde korkunç olacak.
It's gonna be tremendously horrible.
O geçen bir saniyede yaptığım tüm korkunç ve kötü şeyler gözümün önüne geldi.
In that one second, I saw every horrible and malicious thing I ever did.
Sam bu korkunçtu.
Sam, it was horrible.
Size söyledim bu çok korkunç.
I told you it was horrible.
Bunun korkunç bir fikir olduğunu kaç defa söylemeliyim?
How many times do I have to say that this is a horrible idea?
Onun yerine korkunç ölümlerle karşılaşacak olanlar hasta oldukları için hastaneye gelen insanlar olacak.
Instead, the people who will face horrible deaths are innocent ones who came to the hospital because they are sick.
Cha Se Yoon berbat bir şey yaptı.
What Cha Se Yoon did was horrible.
Evet ama Catherine'e bunu önermesem kötü bir avukat olurum.
I do, but I'd be a horrible lawyer if I didn't advise Catherine to take this step.
Sanki korkunç bir rüyaymış gibiydi.
It felt like some horrible dream.
- Berbat bir takas bu.
That's a horrible trade.
Korkunç bir kadın ama davana yardımı olacak.
She... she's horrible, but it does help your case. - How?
Söylerken tiksindim.
That felt horrible to say.
Seninle konuşmak istemiyor ya da davaya çıkıp yaşadığı korkunç şeyleri anlatmayı istemiyor. Bunların çözeceğini düşünmen bile hala onu anlamadığını gösteriyor.
She doesn't want to talk to you or go to court and recount all the horrible things that happened to her, and even you thinking she would shows how you still don't get this.
Benim için endişelenen yüreğin hala aynı iken ortalıkta dolanan hakkındaki dedikodular nasıl bu kadar korkunç olabilir?
Your heart that worries about me remains the same... but why are the rumors about you full of horrible things?
Yüz emmek mi? Ne kadar da kötü gösteriyorsun.
Sucking face, that's just such a horrible way to say it.
Patrondan Kurtulma Sanatı 2'yi izlemeye gittiğimde Özgürlük Yürüyüşü'nün fragmanını boşuna izlemedim.
I did not sit through the first five minutes of "Selma" when I meant to see "Horrible Bosses 2" for nothing.
Çok iğre... Korkunç!
Oh, that's ter... horrible!
İnsanların internette söylediği o kadar pisliği elekten geçirmek, aklını kaybetmene sebep oldu.
Sifting through all the horrible stuff People say on the Internet is making you lose it.
Korkunç bir hata yaptım.
I may have made a horrible mistake.
O kadar kötü bir şey yapmışsın ki rüyanda yapmış gibi hissettiğin günlerden yaşadın mı hiç? Uyanmayı ve her şeyin düzelmesini istersin ama uyanmak diye bir şey yoktur çünkü gerçekten yapmışsındır.
Do you ever have one of those days where you've done something so horrible, it feels like you did it in a dream, and you... you just want to wake up, and... you want it to be all okay, but there's no waking up
Çok kötü, değil mi?
It's horrible, right?
"... bu korkunç olay Finansal bölgede oldu.
... this horrible scene in the Financial District.
Özür dilerim Rebecca, kadınların da korkunç suçlular olamayacağını kastetmedim.
Sorry, Rebecca, I didn't mean to suggest that women can't be um, horrible criminals, too.
Korkunç bir insan.
She's horrible.
Bu seferki korkunç deneyimin insanlarla ilişki kurmana engel olmasına müsaade etme.
Don't let this one horrible experience stop you from trying to connect with people.
Aman Tanrım, gerçekten çok kötü kokuyorsun.
- Oh, my God, oh, my God, oh, my God. Oh, my God, you do smell horrible.
Korkunç.
That's horrible.
Zombi fahişe olmak korkunç bir şey.
Being a zombie hooker is horrible.
Aman tanrım, bu korkunç.
Oh, my God, that's horrible.
Evini aradık, ve oda arkadaşı bize korkunç haberi verdi.
We called her apartment, and her roommate told us the horrible news.
Söylenti henüz tasdik edilmedi lakin destek birimler canavarlığın varlığının izlerine rastlamışlar.
but the reinforcements saw signs that point to the existence of some horrible monstrosity.
Hayır, inanılmaz olan elinde sihirli değnekle gelip bir kaç dolar fırlatıyorsun ve artık iyi bir insan olduğunu düşünüyorsun.
No, I mean, it's amazing you think you can throw a few bucks around, wave a magic wand, and suddenly, you're not a horrible human being anymore.
Bazı korkunç şeyler yaptı.
He did some horrible things.
Çok kötü bir çocuğum.
I'm a horrible daughter.
Bu korkunç ötesi kokuda nedir?
Ugh! What is that horrible, horrible smell?
Haklısınız, berbat bir fıkra bu.
It's a horrible joke.
Sonuç olarak oğlunun korkunç bir üvey annede olmasını mı isterdin?
Bottom line, would you rather your son had a horrible stepmother, who made his life miserable?
Sen korkunç bir çalışansın.
You are a horrible employee.
Yaşananlar korkunç.
What happened is horrible.
- Caleb, korkunçtu.
- Caleb, it's horrible.
- Daha bitmedi canım. - Tamam.
Well, when you say it like that, it sounds like a horrible thing.