Hud traduction Anglais
227 traduction parallèle
Hud amcamı gördün mü?
You seen my uncle Hud?
Dün gece Hud buradaydı, hepsi bu.
I had Hud in here last night is what I had.
- Hud'ı arıyorum.
- Trying to run down Hud.
Hud?
Hud?
Hud!
Hud!
Bu Hud olmalı.
That'll be Hud.
- Günaydın, Hud.
- Good morning, Hud.
Ne düşünüyorsun, Hud?
What do you think, Hud?
- Gerek yok, Hud, sağol.
- I'm all right, Hud, thanks.
- Hud akşam yemeği istemedi mi?
- Hud didn't want dinner?
Hud'ın resmini taşımıyorsun, değil mi?
You don't carry a picture of Hud, do you?
Ben seninle gelirim, Hud.
I'll go with you, Hud.
Bir teklifin mi var, Hud?
Have you got a proposal, Hud?
Prensipleri olmayan bir adamsın, Hud.
You're an unprincipled man, Hud.
- Selam, Hud.
- Hi, Hud.
- Truman Peters'ın karısı mı yanındaki?
- Is that Truman Peters'wife with Hud?
İyi geceler, Hud.
Goodnight, Hud.
Teşekkürler, Hud.
Thanks, Hud.
İlk defa Hud onunla bir yere gelmemi istiyor.
That's the first time Hud asked me to go any place.
Hud bile bazı zamanlar kendini yalnız hisseder.
Even Hud can get lonesome once in a while.
Görünüşe bakılırsa kazanan, Hud Bannon.
It looks like we got a winner, Hud Bannon.
Hud, o domuz neredeyse senin kadar pis gözüküyor.
Hud, that pig looks about as dirty as you do.
Biraz daha Hud'la takılabilirim.
I might stick around with Hud for a while.
- Hud, hiç değişmeyeceksin.
- You, Hud. Like always.
- Niye Hud'a yükleniyorsun?
- What are you climbing on Hud for?
- Hud'ı bir şey zannediyorsun.
- You think a lot of Hud?
İşte bu, Hud.
Just that, Hud.
Neden Hud'la uğraşıyorsun, Büyük baba?
Why pick on Hud, Granddad?
- Burada 1 0 dolar var, Hud.
- This is ten dollars, Hud.
- Hud?
- Hud?
- Hud.
- Hud.
Hud, senin gibi bir adam, nasıl benim oğlum oldu?
Hud, how'd a man like you come to be a son to me?
- Sana bakıyorum, Hud.
- I'm looking at you, Hud.
- Gönderme onu, Hud.
- Don't send him away, Hud.
Hud, öleceğim günü iple çekiyor.
Hud there's waiting on me.
Nasıl yardım ettin, Hud?
How did you help him, Hud?
Hoşça kal, Hud.
So long, Hud.
Hud.
Hud.
Sen Hud'ı hiç seyretmedin ki.
You never saw Hud.
Bildiğiniz gibi Hud vasiyet bırakmadı ve ailesi de yok.
As you know Hud left no will and no family.
Hud'ın portföyünün piyasayı ne kadar yakın?
How soon before Hud's paper hits the market?
Hud'un ölü olması üzerinde duracağız.
We play up the fact that Hud is dead.
Çok yaşa Hud!
Long live the Hud!
Bugünkü randevularımın geri kalanını iptal edeceğim ve sana şirkette bir iş bulacağım.
I'm going to cancel the rest of my appointments for today and get you a job right here at Hud.
Burada, Hudsucker'da bazı güvenlik sorunlarımız var gözüküyor.
Seems we've got some security problems here at the Hud.
Smith'in Hudsucker kurulunda üst düzey bir kaynağı var.
Smith has a senior source on the Hud Board.
Ekranı aç.Menzildeyiz.
Pull up the hud. We're in range.
- "Hud."
- "Hud."
- Ah, Hud, Giant, selam.
- Oh, Hud, Giant, hello.
- Şu Hud Hastings mi?
- Is that Hud Hastings?
Giant Reed ve Hud Hastings!
Giant Reed and Hud Hastings!