English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ H ] / Huff

Huff traduction Anglais

317 traduction parallèle
Olmazsa da alınmayın.
If not, you can leave in a huff.
Ben burada kapıyı açmak için ter döküyorum.
I'll huff and puff and blow your door in.
Kabul ediyorum, bazı insanları aşağılayamazsın. Ve diğerleri de en küçük şey de darılırlar.
I declare, some people you can't insult at all, and other people get in a huff over the slightest thing.
- Taşımı almak istemiyor musunuz?
You don't want to huff me? No.
Düdüğünü öttür, uyarını yap oflayıp pufla, dumanını püskürt ve cana kıy, sakat bırak sonra da ceza almadan kaç.
Sound your warning'. Send your message. Huff and puff and belch your smoke...
Öfkeyle çektim gittim.
I stormed off in a huff.
Biraz gergindim de.
I was in a huff.
Hiçbir hayvan bu kadar şiddetli üfleyemez.
No animal could huff and puff that hard.
Bu yüzden giderken keyifsizdi ya.
That's why he left in a huff.
Hoflayıp, poflayıp evinizi başınıza yıkacağım!
I'll huff and I'll puff, and I'll blow your house down!
Hadi...
Huff }?
Hadi
Huff }?
- Iyi aksamIar efendim, Bay Huff?
- Afternoon, ma'am. Mr Huff at home?
- Bay Huff bir hafta önce öIdü.
- Mr Huff passed away a week ago.
Deschler. Onu anımsıyorum. İyi bir sürücü.
And you can huff and puff on that rotten cigar until next July... and you'll never prove otherwise.
- Açın kapıyı Bayan Harper yoksa öfleyip pöfleyip evi başınıza yıkacağız.
- Open up the door, Mrs. Harper or we're gonna huff and puff and we're gonna blow your house down.
Binbaşı Huff yaralandı.
Major Huff's got himself wounded.
Çabuk, çabuk.
Hurry, hurry, hurry, hurry, huff )'-
Yoksa üflerim...
Then I'll huff...
Üf diye üfler ve evinizi başınıza yıkarım!
I'll huff and I'll puff and I'll blow your house down!
Ve o, "Açın yoksa yoksa üfleyip püfleyip evinizi darmaduman ederim ve dediğimi yaparım, çünkü hepinizin bildiği gibi kurtların inanılmaz akciğer kapasitesi var." demiş.
And he said, "Open up or I'll huff and I'll puff and I'll blow your house down. And I can do it too, because as we all know wolves have an amazing lung capacity."
"O zaman ben kızarım, şişerim ve evinden içeri üflerim."
"Then I'll huff and I'll puff and I'll blow your house in."
Bu sabah ayrılıyor. Çok gücenmiş, öyle denir, değil mi?
Oh, she's leaving this morning in a great, um, huff, yes?
Sen öflersin, ben püflerim sonra da biter.
You know, you'll huff, and I'll puff, and... Well, that'll be about it.
Oflayacağım, poflayacağım... ve evini yerle bir edeceğim.
I will huff... and puff and blow your house down.
... sevgilisine kavuşmak için yollara düşer!
... home in a huff to meet her lover.
Bay Banks, var problem.
How much is- - Mr Bonks, ve huff problus.
Bud öf çekerek merdivenlerden çıktı. Üçümüz şafağa kadar ona güldük.
He trolled up the stairs in a little huff and the three of us laughed at him until dawn.
Bir kere daha adını anarsan yere oturup ağlayacağım.
Mention him once more, I will sit down in a huff.
Teğmen Huff, bu Old Baybrook'ta nasıl olabildi?
Lieutenant Huff, how could this have happened in Old Baybrook?
Ve eğer isterseniz, Teğmen Huff, Old Baybrook'ta olmaktan hoşnutsuz olduğunuz için yerinize birini bulmak hakkında... vali ile de konuşurum... ki kendisi golften ahbabımdır.
And if you would like, Lt. Huff, I will speak to the mayor... a golfing chum of mine... about finding you a replacement, since you don't like it here in Old Baybrook.
Lt. Huff konuşuyor.
Lt. Huff here.
- Sanırım Huff gelene kadar beklemeliyiz.
- I think we should just wait'til Huff gets back.
- Teğmen Huff!
I... - I don't want any plastics... - Lt. Huff!
Ayrıca aldığımız bir habere göre günün ilk saatlerinde Van Cortlandt golf kulübündeki bir görevli öfkeli Gendanson'ı kulüpten hışımla ayrıldığını iletti...
We a / so have a report that ear / ier in the day a groundsk eeper at Van Cort / andt go / f course reported / y saw an irate Gendason / eaving the c / ubhouse in a huff.
Nefes ver. Akciğerlerini boşalt.
I want you to huff and puff and blow all the air out of your lungs.
Çok üzgün galiba.
He seems in a huff.
Bunu ona söyledim ama bağırıp yanımdan gitti.
I did tell her, but it made her so angry that she left in a huff.
Fırtına bütün gece sürebilir. Biz burada güvendeyiz.
The storm can huff and puff all night... we'll still be safe down here in the basement.
Oraya bir kağıt poşet koyup şişirebilirim.
But I could take a paper bag down there and just huff, okay?
Eve gitmiş olabilir.
Huff! Puff!
Galiba onun cebindeyiz!
( screams and cheering ) ( whimsical flute playing ) - I'll huff and puff.
Kaynanam gibiymiş. Bakın bütün gün oturup çene çalamayız.
- Oh, huff-puff, you can't.
Eğer taksiyle gidemezsen, basıp gidebilirsin.
If you can't get a taxi, you can leave in a huff.
Eğer çok yakın gelirse, bir buçuk dakikada gidebilirsin.
If that's too soon, you can leave in a minute and a huff.
Basıp gitme.
Don't leave in a huff.
Bir buçuk dakikada git.
Leave in a minute and a huff.
Gelecek olursa ona kırgın olduğumu söyleyin.
If he comes in now, tell him I left in a huff.
Senin makyaj yapmanı beklerken hiç uflayıp puflamayacağım.
I'll never huff and puff waiting for you to put on your make-up.
Bir yerde sarhoş olup kadını bırakmış.
Fucked off in a drunken huff and left his missus.
Beverly burada halletmem gereken önemli işler var ama sizi akşama arayacağım. Saman alevi gibi parlamayın.
Don't flutter off in a huff!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]