Hâlim traduction Anglais
426 traduction parallèle
Sanırım benim de bu gece seni keyiflendirecek hâlim yok.
I'm afraid I'm a bit on the ragged side myself tonight.
- Zaten bu hâlim sizin gibilerin eseri.
- I become what you make me.
Bu akşam onu çekecek hâlim yok.
I'm in no mood for her tonight.
Kolumu kaldıracak hâlim yok.
I'm very tired.
Eğri büğrü basılmış para gibiyim. Önümde göz süzen bir haspaya caka satacak afili âşığa benzer bir hâlim hiç yok.
I, that am rudely stamped, and want love's majesty... to strut before a wanton ambling nymph -
- Turnbill, sohbet edecek hâlim yok.
- Turnbill, I'm in no mood for small talk.
Hâlim berbat.
I'm miserable.
Papa'ya yalvaracak hâlim yok.
I don't beg for the pope's favors.
Bu hâlim ölümden farklı mı?
Is this any different from being dead?
Tartışmaya hâlim yok.
I'm too tired to argue.
Ama banyoda durarak başarısız olacak hâlim yok.
But I'm not going to fail in your bathroom.
Seni yalnız başına gönderecek hâlim yoktu ya, Louise.
I couldn't think of letting you walk unescorted, Louise.
Ödev yapabilecekmişim gibi bir hâlim mi var?
Let's go. - Do I look like I'm ready for homework?
Kendi hakkımı savunmayı bana öğretmeden önceki hâlim gibisin.
Yo. You sound like I used to sound before you taught me how to fight for myself.
Sonunda yeter, yiyecek hâlim yok demek zorunda kaldım.
I finally had to say stop, I can't eat anymore.
Kullanıyor gibi bir hâlim mi var?
- Do I look like I'm using?
En güçlü hâlim!
When I was at my greatest power!
Hoş bir akşam geçirdim ve saçmalıklarınla uğraşacak hiç hâlim yok.
I just had a really nice evening and I don't feel like dealing with your shit.
Veterinere benzer bir hâlim mi var?
What, do look like a fuckin veterinarian?
Kıpraşmaya hâlim yok!
I'm all wiggled out! - Aw!
Ölürse eğer, ne olur benim hâlim?
And if he were dead what would betide on me?
O ölürse eğer, ne olur benim hâlim?
If he were dead, what would betide on me?
Bugün hiçbir şey verecek hâlim yok.
Tick-tock. I am not in the giving vein to-day.
Senin için topallayacak hâlim yok anne. Yok, yok.
I'm not going to limp for you, Mother.
- Hayır, kıpırdamaya hâlim yok.
It hurts when I move.
Yorum yapmaya kalkışmaya bile hâlim yok.
- I don't feel I should even try to comment.
Sen olmasan, hâlim ne olurdu, bilmiyorum.
Without you, I don't know what I would have become.
- Oyun oynayacak hâlim yok!
I'm not playing around.
Bebek hâlim.
That's me as a baby.
Bu küçük çocuk benim 8 yaşında ki hâlim.
This little boy is me at age eight.
Bilmece çözecek hâlim yok.
Oooh. No time for brainteasers.
- Söylenme Didi, hiç hâlim yok.
Don't bitch, Didi, I'm not in the mood.
- Evet, artık kimseye borçlanacak hâlim yok.
Yeah, I don't owe any more money on it.
Zengin bir hâlim mi var?
I'm not making money.
Çantanla uğraşacak hâlim yok.
You expect me to chase after your bag?
En hızlı hâlim bile değildi.
I wasn't even running my fastest.
Kaçıracak hâlim yok ya.
I'm not going to kidnap you.
Bu benim her geceki hâlim.
[Laughs] That's me - - ugh - - every night.
Benim de son zamanlardaki hâlim ortada zaten.
Hey! I'm gonna boink my fat husband in prison
Hayır, ufaklık, şu anda bu, benim en mazohist hâlim.
No, kiddo at this moment this is me at my most masochistic.
Şu anda, bu benim en mazohist hâlim.
This moment, this is me at my most masochistic.
Bayan Vachon benden gözlemci olmamı istedi ama benim hiç hâlim yoktu.
Ms. Vachon had asked me, but I was overloaded with the work.
Sen neler saçmalıyorsun? Aptal gibi bir hâlim var mı?
- Tell her, Antoine.
Bu, benim üç saat sonraki hâlim olabilirdi.
This could be me three hours from now.
Beleşçiye benzer hâlim mi var? Buradan yılan yakaladım ve onları sana bedavaya verdim.
I take ten snakes here and give them to you free of cost.
Bu umursamaz hâlim, aile denilen şeyin birkaç aptal hayvandan oluşan bir sürüden daha fazlası olduğunu idrak etmemi engellemiş.
It's that kind of apathy that makes it so difficult... for me to see that family as anything more than a herd of stupid animals.
Benim fakir hâlim.
Poor man's version of me.
Hiç hâlim kalmadı.
I'm too weak.
Suçluya benzer bir hâlim mi var?
Like I'm a criminal or something, dawg.
Kızgın bir hâlim var mı şimdi?
You know when I'm pissed off.
- Küçük hanımlık bir hâlim mi var sence?
- Miss.