English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ I ] / Iddia

Iddia traduction Anglais

9,691 traduction parallèle
Mecbur bırakıldığını mı iddia ediyorsun?
Are you saying you were coerced?
Bu sabah onu pek tanımadığını iddia ediyordu, ki doğru olmadığı ortada.
This morning, she said she barely knew him. Obviously, that wasn't true.
Yani şu an kurtarıcınız olduğunu iddia eden adam.
Of Sean Ramsey, the man who now claims to be your savior.
Her ikisi de münferit iddia.
On both counts.
Bir insanın ahlakını geliştirecek bir iddia.
A bet which improves someone's manners?
Justin iyi saklanmış ve gizli binlerce belgesinin olduğunu iddia etmiş.
Justin claimed to have thousands of classified documents locked up tight.
Unutma Kirsten, Justin'in iddia edilen hükümet bilgi ve kaynak zulasını arıyoruz.
Remember, Kirsten, we're looking for Justin's stash of alleged government goodies and sources.
Justin'in ilmekleme kodlarını aldığını iddia ettiği an nerede olduğuna bakmam gerek.
Look, I only need to see where he was when Justin claims to have received the stitching codes.
Kolombiya'da bağlantıları varmış. Hedefin saçını kesen kişiyi tanıdığını iddia etmiş.
She has relatives in Colombia who claim to know where our target got his hair cut.
Kendisine tuzak kurulduğunu iddia ediyor.
He claims that he's been set up.
Artık sadece bir iddia değil.
It's not a claim.
Terörist Ihab Rashid'in bu yabancılarla güç birliği yapması, halkının onu reddettiği bir ülkede nasıl da çaresizce hak iddia ettiğini gösteriyor. Bu yabancı istilacılar askeri birliklerimizin kudretiyle yok edilecektir. Ama endişelenmeyin.
That the terrorist, Ihab Rashid, has joined forces with these foreigners tells you how desperate he is to lay claim to a country whose people have rejected him.
Acıları dindirebileceğini iddia ediyor.
Claims he can hug the pain out of people.
Sivrisinek ısırıklarıyla dolu, ama hala otelde kaldığını iddia ediyor.
Walked out covered in mozzie bites, saying he'd just been in a hotel.
Hayatını kurtardığınızı iddia ediyor.
He claims you saved his life.
Mali, Harrison, Şu askerlerimizin, Odelle Ballard dahil, İsyancılar tarafından, öldürüldüğü iddia edilen yer.
Mali, Harrison, where those soldiers, including Odelle Ballard, were killed, allegedly by insurgents.
Hepinizden fazla bildiğimi iddia etmiyorum.
I don't claim to know more than any of you.
Benden fazla bildiğinizi iddia etmediğinize memnunum Leydi Grantham.
Well, I'm glad you don't claim to know more than I do, Lady Grantham. - But I am disappointed.
Adam David Whele olduğunu iddia ediyor.
The man claims to be David Whele.
Eh, onun asla tutuklanmadığını iddia edecekler.
Well, they'll just argue that he was never under arrest.
Bir cinayet hakkında bilgi sahibi olduğunu iddia ediyor, ve işin içinde senin de olduğunu söylüyormuş.
He claims to have information about a murder, and he says you're involved.
O bir önceki hayatında Kore Savaşında çatışma yaşadığını iddia eden bir asker.
He's a soldier who claims to have Lived a previous life fighting in the korean war.
Güvenlik görevlisi saldırıya uğradığını iddia ediyor. Ona vurmuşlar.
The security guard alleges she assaulted him, knocked him out.
Kadının biri çıkageliyor. Ölen oğlunun başka bir bedende dünyaya geldiğini iddia ediyor.
Strange woman shows up and tells you that her dead son has come back as another boy.
Ama iddia ettiği her şey doğrulandı.
But everything that she said turned out to be correct.
Öyle derinlemesine değiştiklerini iddia ediyorlar ki, tabiri caizse iki dünyayı idare ediyorlar.
They claim to be so profoundly changed that they keep one foot in both worlds, so to speak.
Elizabeth yakında Fransa'da hak iddia edecekti.
Then she has essentially laid claim to France.
işlediği iddia edilen tüm suçlardan suçlu bulunmuştur.
Guilty as charged.
Terör grubunun infazcısı olarak biliniyor. Afganistan'daki yüzden fazla ölüm olayından sorumlu olduğu iddia ediliyor.
A known enforcer for the terror group, he's claimed responsibility for over 100 deaths in Afghanistan.
Ama Almanlar, SVR'den aldığı emirle hareket eden Karakurt olduğunu iddia etti.
But German intelligence suggests it was Karakurt acting on orders from the SVR.
Bir Amerika Senatörünün haksız hapis durumu olduğunu iddia etmesini ister misin?
You want a U.S. Senator claiming wrongful arrest and imprisonment?
Iddia edilen süpheliler gümüs bir Chevy kamyonete binerken görüldü.
Alleged suspects seem entering a silver Chevy minivan.
Kahin olmadan evliliğin kutsandığını iddia edemezsiniz.
With the Oracle gone, you cannot claim the union is blessed.
Vanessa'nın öngörüsü hakkında tartıştıklarını iddia ediyor.
She claims they argued over Vanessa's premonition.
Polisin kanıtı alıkoyduğunu iddia ediyor.
He's claiming the police withheld evidence.
... masum olduğunu iddia ederek...
TV :'.. professing his innocence.'
Savunma ve iddia makamı da yerlerinde.
I see both counsel are present.
Uyuşturucu sorunu olduğunu ve işten uzaklaştırıldığını iddia ettiler.
They claimed he had a drug problem, and he'd been suspended from work.
Ama hiç kaçırılmadığını iddia ediyorlar.
But they're claiming he was never taken.
Evet, en sevdiği profesyonel atletin benimkinden daha iyi olduğunu iddia etti.
Yes, he insisted that his favorite professional athlete was superior to mine.
Sana en azından bu şansı vermeden seni çok sevdiğimi nasıl iddia edebilirim?
How can I claim to love you as much as I do if I don't at least give you that chance?
Şimdi onu zorladığımızı iddia ediyor.
Now he claims that we forced him into it.
Bizim şen dul hâlâ adamı tanımadığını iddia ediyor.
And yet our merry widow claims to not have known him.
O para benim değil ve Justin'i öldürmesi için birine para ödediğimi iddia etmeniz çok saçma.
That's not my money, and suggesting that I would pay someone to kill Justin... It's ridiculous.
Al Fayeed'ler fondaki parayı müvekkilime vermeyi reddediyor. Bunun nedeni de babasının yaptığı iddia edilen eylemler.
The Al Fayeeds are refusing to release the money in the trust to my client because of alleged actions taken by his father months after the fact.
- Hayır, sen FBI ajanı olduğunu.. iddia eden ve seni öldürmeye... çalışan birine karşı kendini savundun.
- No, a man claiming to be an FBI agent tried to kill you and you defended yourself.
Bunlar periyodik dönmek kuyrukluyıldızların tekil olaylar olmadığını, Sadece harika Edmond Halley bile iddia etmiştir.
Only the great Edmond Halley has even speculated that comets are not singular occurrences, that they cyclically return.
Şimdi Ivan'ın yasal temsilcisi adil yargılanma hakkının elinden alındığını iddia etmede gerekçe olarak kullanacaktır.
Ivan's legal team will now use this as a reason to argue that he hasn't got a hope in hell of getting a fair trial.
Aynı şeyin taksi şoförü için de söylenebileceğini iddia ediyorum.
I would argue that the same could be said of this cab driver.
Ben de bunun tuhaf bir iddia olduğunu iddia ediyorum.
I would argue that that's kind of a weird argument to make.
İddia edilen saldırıdan 14 saat sonra Çavuş Ballard tarafından gönderilmiş bir e-posta hâlâ hayatta olduğunu kanıtlıyor!
An email sent by Sergeant Ballard 14 hours after the alleged attack happened, proving she is still alive!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]