English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ I ] / Ihmâl

Ihmâl traduction Anglais

72 traduction parallèle
Çalışmaya devam et, ama kızına da aradan göz atmayı ihmâl etme.
Go on working, of course, but you'll be able to get a glance at your daughter.
Geçtiğimiz birkaç gün boyunca sizleri huzuruma çağırmayıp ihmâl etmem, beni bir kez daha gerçek bir sanatçı çilesi olan fikirlerimi sunmaya zorladı.
During the past few days in keeping you from my presence Forces me to impress upon you The tribulations of the true artist.
Bugün eve dönerken uğramayı ihmâl etme.
Today... please don't forget to drop by on your way home.
O zaman, işini ihmâl ediyorsun.
Well, then, you've been missing work.
Sürüyle ihmâl var.
There's plenty of blame to go around.
Baba, birkaç tane de sağlam diz çoraplarından almayı ihmâl etme.
Oh, uh, Dad, don't forget to pack some sturdy knee socks.
Eşiniz Eddie, şikâyette bulunmuş. Dün gece dans dersinden sonra onu almayı ihmâl etmişsiniz. İşiniz yüzünden onu durmadan ihmâl ediyormuşsunuz.
Your husband, Eddie filed a report says you neglected to pick her up after dance class last night that you routinely neglect her for your job.
Lindsey iyi görünüyor ama ihmâl için soruşturma yapılacak.
Lindsay seems okay but there is going to be an investigation as to whether there was parental neglect.
Ağır ihmâl. Çalıntı bir arabayla karayolunda uçuyordunuz.
Gross negligence- - flying down I-15 in a stolen car.
Kendini ihmâl mi ediyorsun?
You neglect yourself.
Kendini ihmâl ediyorsun.
You neglect yourself..
Acaba doğru mu anladım Bay Risher? Bir soygun vakası oldu, ama siz bunu polise bildirmeyi ihmâl ettiniz.
So, let me get this straight, Mr. Risher, you did have a break-in, but you failed to report it to the police?
Kocasının onu ihmâl ettiğini söyledi.
Said her old man was ignoring her.
Kasıtsız adam öldürme, ihmâl cinayeti.
Involuntary manslaughter, negligent homicide.
- Asıl görevimi biraz ihmâl ettim. Tamam.
I've gotten a little sidetracked.
Sonuçta, ağaç tepelerindeki kiler ihmâl edilemeyecek kadar zengindir ve birçok memeli buralara çıkıp karnını doyurur.
The larder in the forest canopy is far too rich to ignore and many mammals come up here and feed up here.
Mektup yazmayı ihmâl etme.
Don't forget to write.
Bundan söz etmeyi ihmâl ettiniz, değil mi?
You neglected to mention that, didn't you.
- Sen Raymond'ın çenesini silerken Robert ihmâl edildiğini hissetmiş olamaz mı?
So isn't it possible that while you were wiping Ray's chin, Robert was feeling neglected?
Sadece ihmâl değil.
This isn't negligence.
- Çocuklarını bu şekilde ihmâl etmeyi sürdürebilirsin.
- that this can go on... you neglecting the children like this.
Ben bir canavarım çünkü hayatım boyunca beni ihmâl ettiniz.
I'm a monster because you ignored me my whole life.
Kendi derdimize düşüp Lars'ı ihmâl ettik.
We've been all wrapped up in ourselves. We have, Gus.
Beni o kadar ihmâl ediyorsun ki, bir şeylere vurmak istiyorum.
You've been ignoring me so much it makes me want to punch something.
Çocuğun ihmâl edildiğine dair bir şikâyet aldık.
We got a complaint about systemic parental neglect.
Bahşişini almayı ihmâl etme.
- Make sure you get a tip.
Nate paha biçilmez bir kaynak haline gelmişti. İhtiyacımız olan her miktarda malı sağlıyordu. Tabii her bir kiloluk siparişten 100 gramlık payını ihmâl etmiyordu.
Nate grew to be an invaluable resource, providing us with any quantity of shit we needed so long as he got his cut, four ounces from every kilo we ordered, which became almost two keys a week.
Emniyet çizgisini ihmâl etti, bütün meslektâşlarını derine, ölüme gönderiyordu.
Ηe cut the safety line, sending all his colleagues deep to their deaths.
Hükümdarınızı bu kadar uzun süre ihmâl etmeniz çok gafil bir davranış.
It is very remiss of you to neglect your sovereign for so long.
Doğru ama bir istisna hükmü olduğunu söylemeyi ihmâl ettim.
True, but I neglected to inform you... there... there's an exception clause.
Bazı ailelerin böyle trajik kazalarda ceza alması bazılarının ise almaması bir sorun, kabul ediyorum. Fakat kanunlarımız gereği bu iddiayı takip etmemiz gerekiyor ve bu kolayca göz ardı edilebilecek bir ihmâl değil.
It's troubling that some parents whose children die in this horrible way face criminal liability, while others don't, but our system gives the prosecution that discretion, and it is no small thing to take it away.
Böylesine bir ihmâl olmasına karşın, ifadeler hakkında ciddi şüphelerim olduğunu belirttim.
In spite of such failure, I declare to have serious doubts about the testimonies. I infer for re-hearing in my presence.
Tahminime göre çocukken ihmâl edilmiş.
Neglected as a child, I'd guess.
Ona verilen talimatları defalarca ihmâl etti.
He repeatedly violated his instructions.
Bizi ihmâl etme. Mühim meselelere bakınca aklından çıkmayalım.
Don't forget about us when dealing with important matters.
Sizi ihmâl etmem mümkün mü Sultan'ım?
I would never do that, my Sultan.
Kendini ihmâl edemezsin.
You can't neglect yourself.
Belki kendimi ihmâl ediyorumdur... - Bırak o zaman!
Maybe I have been neglecting... myself well, stop it!
Ve seni ihmâl ettiysem özür dilerim.
And I am sorry if I've been neglecting you.
Çünkü oğlumla oynuyorsun ve kendi evlâdını ihmâl ediyorsun.
'Cause you're toying with my son, you ignore yours.
Southfork'un belgeleri elinizde olabilir ama yeğenimin size anlatmayı ihmâl ettiği şey doğal kaynakların kontrolünün benim elimde olduğudur.
You may hold the note to Southfork, but what my nephew neglected to mention to you was that I control the mineral rights.
Tabii, "Beni o kadar da çekiştirme" demeyi de ihmâl etmiyor.
Yeah, and it's saying, "Stop pulling me so tight."
Bütün hafta seni ihmâl ettiğim için özür dilerim, Marcie.
Honey, I'm working on a car. I'm sorry I neglected you all week, Marcie.
İhmâl sonucu olmuş gibi.
Possibly negligence.
"İhmâl sonucu ölüme sebebiyet verme" davası açanların sayısı 67'ye ulaştı.
Last count, sixty-seven plaintiffs... filed a wrongful death civil suit against you.
İhmâl sonucu ölüm davası kurbanının eşi, Katy McIntosh'ın birkaç lise öğrencisine dava açması turist şehri Rees Harbor'a bomba gibi düştü.
The news of the wrongful death suit brought by the victim's widow, Katy McIntosh, against several high school students, exploded through the town of Rees Harbor today.
İhmâl nedeniyle Eduardo Santana'nın ölümüne sebebiyet verme.
Negligent homicide in the death of Eduardo santana.
... yardım için gözyaşı döküyorlar, ihmâl edilen yerli halk terörizme kurban gidiyor.
... cry for help, neglected locals lynched the terrorizing... policemen accused of breach of duty
İhmâl ediliyorlar.
They fall through the cracks.
İhmâl.
Neglect.
Cuma günü erkenden yatmayı ihmâl etme.
I didn't get a lot of sleep last night.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]