Iletirim traduction Anglais
834 traduction parallèle
- Kendisine iletirim, efendim.
- I'll tell him, sir.
Olur, ona iletirim.
Alright, I tell him.
Mesajınızı iletirim.
I'll deliver your message.
Doğru emir gelince size iletirim.
When the right ones come, I'll pass them along to you.
Sana haber iletirim.
But, well, I'll drop you a line about it.
İstifa mektubumu sabah iletirim.
You'll have my resignation in the morning.
Bu gece Nottingham'daki asiller toplantısında ona iletirim.
I'll give him that message at the baron's meeting in Nottingham tonight.
- Ona iletirim.
I'll tell him.
Ona sevgini iletirim.
I'll give her your love.
Digerlerine iletirim.
I'll get it to the others.
Mesajınız varsa iletirim.
I'd be glad to take a message.
Dilekçeni bana yolla. Ben iletirim.
Send in your request.
Bu söylediğini ona iletirim.
I'll tell him you said so.
Ben kendisine iletirim, dedektif.
I'll tell her, constable.
İçeride arkadaşınıza rastlarsam mesajınızı seve seve iletirim.
If I meet your friend inside, I'll be glad to give him a message for you.
Ona iletirim.
Oh, I'll give her the message.
Ben sorgulamam Preatoran. Emirleri iletirim.
I do not accept questions, praetorian.
Mesajı ben şahsen iletirim.
I'll deliver it myself.
Bara iletirim.
I'll tell the bar.
- Özürlerimi iletirim, ekselansları.
- My apologies, Your Excellency.
Bay Fogg şu anda yemekte ama mesajı ona iletirim.
Mr. Fogg is at lunch now, but I will give him your message.
- Onlara iletirim.
- I shall tell them.
Mesajınızı iletirim.
I'll give her a message.
- Nereye göndereceğinizi size iletirim çünkü henüz ben de bilmiyorum.
I'll have to let you know where, because I'm not quite sure.
Yarın akşamki buluşmamızda mektubu bana getir, ben ona iletirim.
We'll meet tomorrow evening. Bring it to me and I'll deliver it to him
Tekrar, üzüntülerimi iletirim.
Again, my apologies.
Tabii, döndüğünde iletirim.
Yes, I'll tell him when he returns.
Ona iletmemi istediğiniz bir şey varsa iletirim.
But if you leave a word, I'll tell him.
Adli tabibin araştırması başladığında sana iletirim.
I'll let you know when the coroner's inquest is going to take place.
Mazeretimi iletirim.
I had to excuse myself.
Eline geçmesini sağlamaya söz verdim. Ben iletirim.
I promised I'd see that she get it.
Bitirir bitirmez kendisine iletirim.
I'll tell him, once he's finished.
Bayan Eulalia'ya iletirim.
I'll see what Doña Eulalia says.
Ben bay Berger'a iletirim.
And then I will report to Mr. Berger,
Mesajınızı iletirim.
I'll give him the message.
- Tamam, iletirim.
- Okay, I'll tell her.
Gelir gelmez notunuzu iletirim.
I'll give him the message as soon as he gets in.
Merkeze mesajını iletirim.
I'll get your message to headquarters.
İletirim.
I shall.
İletirim.
I will.
- İletirim.
- I'll tell him.
Peki, kendisine iletirim.
Yes, I will.
- İletirim.
- That I will.
- Mesajı ben iletirim.
I'll deliver it.
İletirim.
I sure will.
- Bizzat iletirim kendisine.
No, thanks.
- İletirim.
- Sure.
- İletirim.
- I will.
- İletirim. Evet.
- I will.
- İletirim.
- Cover yourself, madam!
Bunu Rip'e iletirim.
I'll pass it on to Rip.