English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ I ] / Ilkin

Ilkin traduction Anglais

296 traduction parallèle
Şimdi mi yapsam, yoksa ilkin sınıftaki işimi mi bitirsem dersin?
Would you rather I did it now, or shall I finish my class work first?
Ama ilkin bir şeyi bilmek istiyorum.
But I've got to know something first.
Sevgili Stig, mektubunu okuduğumda ilkin çok üzüldüm.
Dear Stig, when Igotyour letter, I was very worriedat first.
Ama ilkin onunla tek başıma konuşmam gerekiyor.
Only, I have to speak to him alone first.
Böyle bir şeyi asla yapmam, Kaptan, fakat şu piliçleri Baron Gruda'ya sattığını gördüğüm için, ilkin onlarla biraz oynaşmanın bir zararı olamayacağını düşündüm.
I'd never do that, Skipper... but seeing thou is selling these pigeons to Baron Gruda anyway... I thought there could be no harm to sport with them a bit first.
- Bana kalırsa ilkin oyuncuyu konuşmalıyız.
I think we ought to talk about this actor first.
Sanırım ilkin bir deneme filmi göstersek iyi olacak.
I think we better run a test film first.
Oh, ilkin, bidiğiniz gibi, bitişik daireyi tuttum.
Oh, to begin with, I took the flat next door, as you know.
Şey, ilkin gösteriden ayrılmam gerekecek, sonra New York'a gidip, şu avukatları göreceğim.
Well, first I shall have to leave the show, then go to New York and see those lawyers.
Biliyor musunuz, eşinize ya da polise bildirmeden önce düşündüm ki, ilkin konuyu aramızda tartışmamız ikimizin de çıkarına olacaktır.
You know, I thought before I made a report to your wife, or the police, it would be mutually profitable if you and I discussed it first.
Pekala, fakat ilkin oradaki işini bitirinceye değin içeri girme.
All right, but don't go inside till you play your line in there first.
Böylece ilkin Bayan Miwa işini hallettikten sonra, Ayako meselesine geleceğiz. Tamam mı?
Firstly, we will solve Aunty's problem, then Ayako's, ok?
Evet, ilkin... silahı omzuna sıkıca yasla.
Well, first, you pull the gun tight into your shoulder, like this.
Tezgâhtaki adam ilkin bana satmadı,.. ... yaşın küçük dedi.
The bloke behind the bar wouldn't sell me at first, said I was underage.
Yine de, ilkin bu gece operaya gitmeliyim.
However tonight I must first go to the Opera
İlkin, Bay Caldwell'in sorumlu olduğunu düşündüm, fakat gecelik sorunu nedeniyle sonuç vermedi.
At first, I thought Mr. Caldwell was responsible, but that didn't work out because of the nightgown business.
Duruma ben el koyuyorum. İlkin herkesin üstünü arayacağım.
I'll take charge of this case and start by searching everybody.
İlkin deneylerimi yalnızca ölü hayvanlar ve sonra üç hafta boyunca çalışır tutabildiğim insan kalbi üstünde yaptım.
At first I experimented only with dead animals, and then a human heart, which I kept beating for three weeks.
İlkin sağ teki.
First the right.
İlkin Mutia kayalığına gidiş Gaboni ülkesinden geçiyor.
Well, first, the single approach to the Mutia Escarpment is said to lie through the Gaboni country.
İlkin Darjeeling'e varmalısın, sonra sizi tepeye getirecek atlı adamlar bulmak zorunda kalacağım.
First you have to get to Darjeeling, then I have to find you ponies and porters to take you into the hills.
İlkin, elim ayağıma dolaştı, ama sonunda durdurmayı becerdim.
I didn't know what to do at first, but at last I managed to stop it.
İlkin, Şu Noel Baba'yı geri getir!
- But first get that Santa Claus back!
İlkin çok ağrı vardı, ama sonra ağrı kesici bir hap verdi böylece biraz düzeldim.
At first it was awful, but she'd given me a pill, so the pain lessened.
İlkin bu paranın kaynağını ve onu güvenli bir şekilde harcayabilecek durumda olup olmadığımızı öğrenmek istiyorum.
But first of all, I've got to know where the money came from and if we can use it safely.
İlkin at hırsızı oldum!
First time I've been a horse thief!
İlkin, burada bir problem var Sen ve ben gerginliği azaltmalıyız.
First, there's a matter you and I have got to settle.
İlkin delicesine âşık olmuş sonra bu aşk sevgiye dönmüştü.
First it was infatuation. Then it was love.
İlkin, onlardan birer birer kurtulmalıyım.
First, I have to get rid of them one by one.
İlkin, Jojo...
First, Jojo...
İlkin, korkuyordum ama her ay geri ödemeye devam ediyoruz.
At first, I was afraid, but each month we've repaid him.
İlkin çok kolay olur.
Much easy at first.
- İlkin öyleydim.
- First I was.
İlkin onlara söylemen gerekecek.
You'd have to tell them first.
İlkin buraya geliş nedeni de bu.
That's why he came here in the first place.
İlkin çok hasta değildim çünkü sadece küçük bir doz arsenik almıştım.
The first time I wasn't too sick because I just took a small dose of arsenic.
İlkin, programımızdaki bir değişikliği bildirmek istiyorum.
First, I would like to announce a change in our program.
" İlkin romantikliğin bedava olduğunu düşünürler, sonra ödeme yapmak isterler.
" First they think romance is free, later they are willing to pay.
- İlkin bizden ne yapmamızı istersiniz?
- What does thee want us to do first?
İlkin, Bölge Savcısı ile konuşmalıyım.
First, I got to talk with the District Attorney.
İlkin Okishima ile konuşmak ve hazırda kaç adamımız olduğunu bilmek isterim.
I'd like to speak with Mr. Okishima first... and find out how many men are available.
İlkin annesi evlenmezse, o da evlenmeyecek.
It seems that she won't get married until her mother does.
İlkin sadece pis şeyler, sonrasında ay sona ermeden beni öldüreceğini söyledi.
Just filth, then he says that he's going to kill me before the month is out.
İlkin ne istediğini kestiremedim.
At first I couldn't make out what she wanted.
İlkin buna ben sebep oldum sandım.
At first I thought I'd provoked it.
İlkin otomatik silahlıları vurun.
Aim for the automatics first!
İlkin takıntılarından kurtulmak zorundasın.
First you have to get rid of your complex.
İlkin benim de aklıma bu geldi. .. büroda şakacı kimseler var.
That thought occurred to me at first, you know some of the fellas at the office, some kind of elaborate practical joke, but...
İlkin kendi tarlalarımı sulayacağım. Artanı size kalır.
I'll irrigate my land first, then supply you.
- İlkin beni kaçırdılar.
First they kidnapped me.
- İlkin bir yorgunluklarını atsınlar, değil mi?
- After they've freshened up, right?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]