Image traduction Anglais
7,700 traduction parallèle
Şüpheli orada da durmamış. Tara'nın telefonuyla tüm hesaplarına bu görüntüyü yüklemiş.
He then used her phone to upload that image to all of her social media sites.
Belki kibre karşı bir şeyi vardır. Yani benlik sorunları olabilir.
Which could mean he has self-image problems.
Kurbanlarının fotoğraflarına bu görüntüyü yapıştırdı.
He photoshopped this image onto the victims'photos.
Sizden müvekkilimin kafanızdaki görüntüsünü silmenizi istiyorum.
NOW, I WANT YOU TO ERASE THE IMAGE IN YOUR HEAD
Arazideki bir şeyle eşleştirebiliyor musun?
Can you image through this soil?
Gelmeden önce labirentin uydu görüntüsüne baktım.
I pulled up a satellite image of this maze before I came.
Paris hayalin tatlıymış.
Your image of Paris is amusing!
O görüntü dondurabilir miyim?
Can you freeze that image?
Bana izin vermenizi söyledim Madam, sizi imaja geri getirmek için... Bir dünyanın...
I said to allow me, Madame, to bring you back to the image... of a world...
Tory adamın yüzünü sistemde arattı ve bir eşleşme buldu.
Tory ran the image and got a match on his face.
David Clarke ile olan o röportaj dediğin saçma şeyden sonra insanlar fotoğraflarıma boynuz ve kuyruk çiziyor.
Well, since that travesty you called an interview with David Clarke, public's practically drawing horns and a pointy tail on my image.
1940'ların sonunda bu oldukça provoke bir görüntü.
For late 1940, that's a very provocative image.
Bu termal görüntü.
That's a thermal image.
Beni alışverişe götürmüştü ve onu bir daha hiç göremedim.
But I'll never forget that image of her bolting for the parking lot.
Seni hayal edemiyorum.
I can't get the image out of my head of you.
İmajımın nesi var?
My image? What about my image?
Yine de bir feminist olarak, görünümüne... ayar çekmeyi reddetmeni kesinlikle anlıyorum.
Still, as a feminist, I absolutely understand If you want to refuse to make adjustments to your image.
Yeni imajı kazanmaktan hala çok uzak.
¶ ohh Reworking her image will only boost her so far.
Görüntü filtresinden hiç bir detay çıkmadı. Ve yüz tarama yazılımından yana da şansımız yok.
Image filters are giving me no additional detail, and I tried facial recognition software with no luck.
Birisi onun görüntüsünü çalıp ortalıkta onun gibi mi giyiniyor?
Somebody steals her image and walks around dressed up as her?
Bu resim aklımdan hiç çıkmış mıdır sence?
Do you think that image has ever left my mind?
Bu adam dünyaya sunduğu görüntüsünü iyi kontrol ediyormuş.
This man controlled the image he presented to the world.
Seçmenler buna saygı duyarlar. Bunun resmine.
That's what the voters respect... the image of it.
- Izzy, babasının ruhu ve resmiydi.
That Izzy is the spirit and image of his father.
Bir anda aklıma geldi, neden oldu bilmiyorum.
- [laughter] - I have that image, I don't know why.
Olay şu ki biri farklı bir çizimi o kağıttan yıkayıp sahtesini yapmak için kullanmış.
The thing is- - someone washed off a different image from that paper and then used it to make their own forgery.
Bu ürkünç kareden dolayı size teşekkür ederim!
Thank you for that horrifying image!
Tory, yüz taraması ya da kulak taraması yapmak için görüntünün yeterince yüksek çözünürlükte olmadığını söyledi.
Tory says that the image quality is too poor to run facial recognition, or ear recognition.
- Görüntüler gelene kadar zaman kazanırız.
Buys us more time to image him.
Ama asıl sorun kendilerine saygılarının olmaması ve kötü vücut.
But it turns out it's low self-esteem and bad body image.
Çünkü Carl'ın Zorro maskesi dışında bir şey giymiyorken ki görüntüsü hala geceleri uykumu kaçırıyor.
Good. 'Cause that image of Carl in nothing but a Zorro mask still kind of keeps me up at night.
Bay Ki vatandaşların onu gerçek biri olarak görmediğini fark etti. Ve vatandaşları aldatmamak için suçlarını itiraf etti.
Mr. Ki realized that what was being portrayed to the citizens was not his true image and confessed to his crimes in his efforts to stop deceiving the citizens.
- Nihayet Ressam Ellie Kim'in reklam resmi tamamlandı.
- Finally Ms. Ellie Kim's advertising image is done.
Bence bu davadaki kadınlar ve gençler basitçe aile görüntüsünü tamamlamak için seçilmişler.
I think that in the case of the women and the teenagers they were chosen simply to complete the family image.
Projektör dalgaların görüntüsünü arkadaki duvara yansıtıyor.
The projector beams the image of the waves onto the back wall.
İyiyse, niye karşı koyamıyorum bu fikre korkunç görüntüsüyle beni ürpertse bile? Tabiatın işleyişine rağmen kalbim kaburgalarıma vuracak neredeyse.
If good, why do I yield to that suggestion whose horrid image doth unfix my hair and make my seated heart knock at my ribs against the use of nature?
Annem heyecan verici bir sevgilinin imajıyla ölüme boyun eğmiş... aynı zamanda sükunet gölgesinde saklanmaya hazırdı.
Mom painted death to herself in the image of an exciting lover and at the same time ready to hide under the shadow of its peacefulness.
Ama bendeki imajınız, Corolla'nın içine oturmuş, ot çeken karanlık bir figür.
Yeah, but my image of you is a shadowy figure smoking pot in a corolla.
Seni her gördüğümde aklıma aynı görüntü geliyor.
Everytime I see you, the same image comes to mind.
Ne görüntüsüymüş bu dostum?
What image is that my friend?
İnsanlar bu adamla yaptığın gizli görüşmelerin farkına varırsa imajın kalır mı?
Can you image if people were aware of your private meetings with that man?
Bu, halk imgesi halini alan bir savaşa dönüştü.
It has now become a battle for public image.
Şehrimiz ve özellikle de polis teşkilâtımız adına utanç verici bir tablo.
I think it was devastating to the image of this city and especially to our police department.
İmajın tam olsun.
It completes the image.
Girdiği bedene saklanırlar. Gerçeği kullanıp yalan söyletirler.
They hide in the image of their host.
Hala bir fotoğrafçı olarak bir resmin gücünü anlayabiliyorum.
As a still photographer, I can see the power of an image.
Orada, derin uzayda. Sonda bize insanların yazılı bir görüntü, ile bir tablet taşınan Bir erkek ve bir kadın, ve evrenin bizi bulmak için bir harita.
The probe carried a tablet with an image inscribed of us humans, a man and a woman, and a map to locate us in the universe.
Yarattığın bu insan seni eserindir.
... this human being made in your image and likeness
Daha fazla dayanamaz.
so he may no longer- - in Your image, and to redeem through Your
Sen ve ben, Igor- - biz kendi sonra bir adam yaratmak eder Görüntüsü.
You and I, Igor... we shall create a man after our own image.
Camın kenarına oturmuş kreplerinizi yiyorsunuz falan.
I have this nice image of you sitting there in the window eating pancakes.