Indistinctly traduction Anglais
428 traduction parallèle
[Shouting Indistinctly]
[Shouting Indistinctly]
Radyonuzun sesini yükseltmemin sakıncası var mı?
( man speaking indistinctly over radio ) Wonder if you'd mind if I turned up your radio.
Yarım yol!
( speaking indistinctly ) Yes, sir.
Bir noktaya gelince, sorun çıktıkça içmeye başlarsın.
That must be Howard. [SPEAKING INDISTINCTLY] POTTER :
[.. ]
[ALL SHOUTING INDISTINCTLY]
hav hav
[DOG BARKING AND MEN SPEAKING INDISTINCTLY]
[atlar sürülür.]
[MEN SHOUTING INDISTINCTLY]
[hahahaha] yirmi-beş, 30.
[MEN SHOUTING INDISTINCTLY] Twenty-five, 30. Ouch!
[BİR BAYAN SESİ TELEFONDA ANLAŞILMAZ ŞEKİLDE KONUŞUYOR]
[WOMAN SPEAKING INDISTINCTLY OVER PHONE]
Bu konuyu en iyisi siz bu beyle konuşun.
You better speak to this gentleman. ( ALL SPEAKING INDISTINCTLY )
Hey, Bay B., onu yeni bir şişe doldursanıza!
It'll all be taken care of. ( MUTTERING INDISTINCTLY ) We'll find it.
- Telefon açmam gerek!
( TALKING INDISTINCTLY )
Belirsiz kelimelerle berbat bir konuşma yapar.
He speaks badly and indistinctly.
- Kararınızı verdiniz mi?
[WHISPERING INDISTINCTLY] WEERD : Have you made your decision?
[Gençler bağırışıyor]
[Boys shouting indistinctly]
[Belli belirsiz itişmeler]
[All shouting indistinctly]
[Adamlar belli belirsiz bağırıyorlar]
[Men yelling indistinctly]
[Adam belli belirsiz bağırır]
[Men yelling indistinctly]
Gebertin şu piçi! Onu tanıdılar.
[biker ] Kill the bastard! [ grunting ] [ crowd shouting indistinctly] They made him.
Mesele nedir, anlayamadım.
[Man speaking indistinctly] Brother : I don't know what's the matter.
" Kuşatılmış ve ezilmişim
[George speaking indistinctly]
Küçük meleğim!
[SHOUTS INDISTINCTLY]
- Ben özel bir masa hak ediyorum.
I deserve my own table. Excuse me. [FRASIER SPEAKING INDISTINCTLY]
( arkalarda adamlar belli belirsiz ispanyolca konuşur )
( men speaking indistinctly in Spanish )
( adamlar belli belirsiz ispanyolca bağırırlar )
( men yelling indistinctly in Spanish )
Dave...
( TALKING INDISTINCTLY )
Bir hoşçakal demem gerekmez mi?
( TALKING INDISTINCTLY )
İşleri daha da batırırsın.
'( CONTINUES TO SHOUT INDISTINCTLY )'
Pekala.
( HE WHISPERS INDISTINCTLY )
Seni lanet olası azgın aygır!
You fucking stallion, motherfucker! ( SPEAKS INDISTINCTLY )
Evlat, gidip ailenle ilgilen.
Son, go take care of your family. ( ALEX AND FATIMA SPEAKING INDISTINCTLY )
- Görüşürüz.
Bye-bye... ( Speaks indistinctly )
Gizemlerle dolu bir yolcu...
An indistinctly crawling oddity.
Geçen hafta söylediğini tekrar anlat.
[ARAGON SPEAKING INDISTINCTLY]
Anlat ki bırak o sana hatırlatsın.
[SPEAKING INDISTINCTLY]
Zamanın başlangıcından beri şövalyeler turnuvalarda bir araya gelir.
Since the dawn of time... [CRIER SPEAKING INDISTINCTLY]
Dur, Larry!
( woman speaking indistinctly ) Stop, Larry!
Kahve yok.
( speaking indistinctly ) We ain't got none.
Hey, buraya!
( children shouting indistinctly ) BOY 1 : Hey, come on!
Bir şeyler yapmalıyız.
( chattering indistinctly ) We've gotta do something.
Şimdi hatırlıyorum.
( partygoers speaking indistinctly ) now i remember.
nasıl başardın?
[AL YELLING INDISTINCTLY]
- Merhaba.
( TALKING INDISTINCTLY )
Şaka yapıyorsun.
[WOMAN SPEAKING INDISTINCTLY] YOU'RE FUCKING JOKING.
.
[SPEAKING INDISTINCTLY]
Evet.
( speaking indistinctly ) Yeah.
.
[VOICES SPEAKING INDISTINCTLY]
Fişe tak.
Plug it in. ( WOMAN YELLING INDISTINCTLY )
Nefes alın.
( YELLING INDISTINCTLY )
Hemen.
[ALL GRUMBLE INDISTINCTLY]
Beni suçlama, Perry ile konuş!
[Lois speaking indistinctly on telephone] Don't blame me! Talk to Perry!