Infrared traduction Anglais
764 traduction parallèle
Kızılötesi de güvenilir olmayacak.
The infrared will be unreliable as well.
Bu kızılötesi boya daha piyasaya çıkmadı!
That infrared paint isn't ready for the public!
Görülebilir ışığın diğer tarafında, kırmızıdan sonra yine görünmez ve gerçek olan kızılötesi vardır.
On the other side of visible light, beyond the red is the infrared, again real, again invisible.
Kızılötesinden sonra, radyo dalgaları gelir.
Beyond the infrared are the radio waves.
Gözlerimiz, tayfın yakın kızılötesi kısmını göremez.
Our eyes can't see in the near infrared part of the spectrum.
Örneğin, su buharını inceliyor olsaydık farklı bir kızılötesi çizgi grubu elde ederdik.
You'd detect a different set of infrared lines if, say, water vapor were present.
Venüs'le ilgili işe yarar ilk ipucu tayfın görünür, morötesi veya kızılötesi kısmından değil buradan, radyo dalgaları kısmından geldi.
The first hint of the true situation on Venus came not from the visible, ultraviolet or infrared part of the spectrum but from over here in the radio region.
Karbondioksit, su buharı ve diğer gazlardan meydana gelen bizimkinin 90 katı kadar yoğun bir atmosfer güneş ışığının girmesine izin verir ama yüzeyden yansıyan kızılötesi ışınların dışarı çıkmasına izin vermez.
An atmosphere 90 times as dense as ours made of carbon dioxide, water vapor and other gases lets in visible light from the sun but will not let out the infrared light radiated by the surface.
Kızılötesi ışıma uzaya sızıp yere ulaşan Güneş ışığıyla dengelenene kadar sıcaklık artar.
The temperature rises until the infrared radiation trickling out to space just balances the sunlight reaching the surface.
.25 kalibre, kızıl ötesi teleskopik görüşlü.
.25 calibre, with an infrared telescopic sight.
Kızıl ötesi mercekler.
Infrared lens.
Bombardıman uçaklarınızdaki füzeler... hem kızılötesi hem de radar güdümlü mü acaba?
Do the missiles on these bombers... have both infrared and radar homing capabilities?
Bir miktar uçağımız, kızılötesi değil de... merkezi güdümlüye benzeyen füzelerce düşürüldü... çünkü radardan görebildik.
A number of our fighter planes have been destroyed... by a missile that seems to home not on the infrared source... but on the radar transmitter.
Vindikatörler'in füzeleri hem kızılötesi hem de radar teknolojisine sahip mi?
Do our Vindicator missiles have both infrared - and radar-seeking capacity?
Kızılötesi algılayıcımız... ilerimizde ateşlenmiş birçok yerden havaya roket gösteriyor.
The infrared indicator... shows a large number of ground-to-air rockets ignited ahead of us.
- Şimdi yeni çıkan kızılötesi mangallardan alabilirim. - Paranı harcama.
- Now I can get that new infrared grill.
Müsaadenizle.Bu görmüş olduğunuz küçük mavi ışınlar kızılötesi hatlardır.
Excuse me. You see those tiny blue beams. They are infrared circuits.
- Evet, kızılötesi filmle.
- Yes - infrared film. - A-ha.
Arama çalışmaları için Enterprise'a döndüm.
Have transported aboard the Enterprise to implement search with infrared scanners and sensing systems.
... burada bir inraruj kamera ve vatkasında bir teyp var, düğme deliğinde bir Baretta, eteğinde de yakışıklı bir mini tüfek.
There's an infrared camera, a tape recorder in the shoulder padding, a Beretta in the buttonhole, and a cute little minigun in the gusset.
- Evet, enfraruj gözlükler.
- Infrared glasses. - The cheat!
- Kızılötesi ışınlara hassas fotoğraf makinesi.
It's a heat camera, infrared.
Bayanı kızılötesi odasına götürün.
Take her along to the infrared room.
Size kızılötesi tedavisi uygulayacağım.
I'm going to give you the infrared treatment.
A FLIR taraması, tüm bölümler.
Infrared. A F.L.l.R scan, all sectors.
Kızıl ötesi radyasyon arındırma için, 1-D odasına giriş onaylandı.
Proceed to infrared radiation decontamination room 1-D.
En düşük seviye oksijenin içindeyken oluyor şu kızıl ötesi ışının altında yatıyor.
The poorest growth occurs in pure oxygen incubated under infrared light.
Kızılötesi ışınlar devre dışı.
Infrared rays broken.
Yeni kızıl ötesi üniteleri kullanıyoruz.
Using the new infrared units.
Kızılötesi görüşe geçiyorum.
I'm going to infrared.
Dün gece kırmızı noktada Azgın Ördekleri izledik.
We watched some horny ducks on the late infrared show.
Şu kızılötesi filmden.
It's that infrared film.
Önce kızıl ötesi.
No, first the infrared.
Binbaşı, kızılötesi ışınla kuzeyin fotoğrafını çekin.
Major, I want you to use infrared and get me a photo analysis of the northern face.
Kızılötesi ısı sensörlü uyduların bir nükleer füzeyi havada kuyruk ateşinden saptadıklarını biliyoruz.
We already know that satellites with infrared heat sensors can detect a nuclear missile in flight by its tail fire.
Kızılötesi ışınlar onları mıknatıs gibi çekebilir.
The infrared rays could act like a beacon.
Bu yüzden de ona "kızılötesi" ismi verildi.
That's why it came to be called "infrared."
William Herschel İngiltere'deki evinin salonunda kızılötesi ışığı keşfetmek üzereyken Joseph Fraunhofer adlı bir genç umutsuz bir angaryayla boğuşmaktaydı.
At about the same time that William Herschel was discovering infrared light in his parlor in England, a young boy named Joseph Fraunhofer was trapped in hopeless drudgery.
Örneğin, kızılötesi ışık yani William Herschel'ın keşfettiği tür.
For instance, infrared light... the kind that William Herschel discovered
Bir kızılötesi soğutucu / fırın birleşimi, onunla paketten tabağa yemek yapabilirsiniz, üstelik 15 buçuk saniyede.
An infrared freezer / oven complex... that can make you a meal from packet to plate... in 15 and a half seconds.
KızıI ötesi taramada bir şey yok.
Nothing on the infrared body scan. Nothing in the searchlights.
KızıI ötesi taramada bir şey yok.
Negative on infrared.
KızıI ötesi taramada bir şey yok.
Nothing on the infrared body scan.
KızıI ötesi taramada hiçbir şey yok.
Nothing on the infrared body scan.
- Kızılötesi yansıtıcı?
- Infrared reflex?
Kızılötesi.
Infrared pots.
- Akıllı mı?
- Well, if it can take pictures in the dark with an infrared film, yes. - ls that clever?
Kızıl ötesi veriler.
Infrared reading.
Kızılötesi planlar nadirdir.
The infrared patterns aren't like any I've ever seen.
Kızılötesi alan tarama sistemi hazır.
The infrared area scanning system is operational.
Bir işaret algılıyoruz.
Pulse there on the infrared.