Inis traduction Anglais
4,129 traduction parallèle
İniş noktasında Astsubay Kıdemli Çavuş Koyama'ya dair bir işaret yoktu.
There is no sign of Staff Sergeant Koyama at the landing spot.
- İniş noktasında köpekbalıkları yüzüyordu.
At the landing spot, There were sharks swimming about.
Yakıtım hızla tükendi ve denize acil iniş yaptım.
My fuel got used up quickly and I made an emergency landing on the sea.
İniş yaparken yan kanadı not alın.
Take note of the lateral wind when landing.
Motor arızası sebebiyle bir adaya iniş yapmak.
Landing on an island due to an engine fault,
Kikaijima'ya acil iniş yaptığı kayda geçildi.
And was recorded to have an emergency landing in Kikaijima.
52 modeliyle acil iniş yapan kişi bizim dedemiz!
The pilot on the 52 model that made an emergency landing is our Grandpa!
Kikaijima'ya acil iniş yaptığımda kontrol panelinde bu fotoğrafı ve notu buldum.
When I did the emergency landing on Kikaijima, At the control seat, I found this photo and memo.
- Sonra bulutlar dağıldığında iniş yapabileceğim bir yer gördüm... - ve.. işte burdayım.
And then the clouds cleared and I could see a place to land, and... here I am.
İniş izni istiyoruz.
Calling for confirmation on landing.
Operasyon 00589 iniş izni istiyor.
Operation 00589 has requested confirmation for landing.
Operasyon 00589 B - house iniş için istekte bulunuyor.
Operation 00589 has requested landing on the B-house.
İniş için hazır.
It's good for landing.
İki numaralı helikopter için iniş izni verildi.
Helicopter number two is confirmed for landing.
Merkezle sahte bağlantı kurarak iniş izni almışlar.
They've gotten through by faking the communication with the headquarters.
Trafik kontrolü için mevcut tüm birimler helikopter acil iniş yapabilir.
All available units for traffic control, airship may make an emergency landing.
İniş yapacak bir yere ihtiyacımız var.
Need to find a place to land.
Sizi en yakın iniş pistine götürecek bir helikopter ayarladım.
I've got a helicopter to take you to nearest landing strip.
Şey... Bizce en iyi senaryo ; suyun üzerine güvenli bir iniş yapmış olmaları olacaktır
Well, our best-case scenario is that they had a successful water landing.
Fazla iniş pratiği yapıyor musun, Natasha?
Practice landing much, Natasha?
Hayır, çünkü benim sonuç çıkarma gücüm bana Abafar'da Ayrılıkçı droidler varsa, yakınlarda, şüphesiz, bizi eve götürecek bir geminin bulunduğu bir iniş alanının olması gerektiğini söylüyor.
No, it is because my power of deduction told me that if there are Separatist droids on Abafar, then there must be a landing zone nearby where there will be no doubt a shuttle to take us home.
Fakat Malachor'da başka yol yok. İniş alanına saldırıda bu zavallı takıma önderlik edeceğim.
But there's no way in Malachor that I'm going to lead this pitiful squad on an assault of that landing zone.
Acil iniş yapmışlar.
Emergency landing.
Planlanan iniş yeriniz Andrews Hava Üssü'ydü, ama Washington'u vurduklarında Andrews'i de yerle bir ettiler.
Your original destination was Joint Base Andrews, but when they hit DC, they got Andrews, too.
2000 metrelik iniş pistleri var.
- They've got a 7,000 foot runway.
İniş takımlarını indir, uçağın burnunu yukarıda tut.
Nose up, gear down.
Sence o iniş pisti mi?
You think that's the runway?
Bak bakalım iniş takımları yazan butonu bulabilecek misin.
See if you can find the button for the landing gear.
Bu kolda "İniş Takımı İndirme" yazıyor.
This lever says "Gear down."
Sayın yolcular, bir kaç dakika içinde New York City'ye iniş için hazır olacağız.
Folks, in just a moment, we will prepare for our final descent into New York City.
İniş iznin var mı?
- Do you have a landing permit?
İniş için açıksınız.
You're clear to land.
Şu an gerçekten de düşman ve acımasız bir bölgeye düşen ve içgüdüsünden, cesaretinden ve kararlılığından başka hiçbir şeyi olmayan bir Star Trek iniş ekibiyiz.
At this moment, we are, in fact, a Star Trek landing party stranded in an alien and unforgiving environment, relying only on our wits, our fortitude and our moxie.
Gerçek bir iniş ekibiydik hani?
What about the mission? You said we were a real-life landing party.
Bizi geri zekalı yerine koyan gerçek insanların, gerçek çöpler attığı hayali bir iniş ekibiyiz sadece.
We're an imaginary landing party who had real-life garbage thrown at us by real-life strangers who think we're idiots.
Alternatif bir evrene geçtiysek tam bir iniş ekibi görevi olur bu.
If it's an alternate dimension... sounds like a job for a landing party.
Helikopter 616AC iniş izni istiyor.
Helicopter 616 Alpha Charlie's landing assured.
Kısa süre sonra iniş yapacağız.
We'll be landing shortly.
Ve aya iniş..
And the moon landing.
İniş bölgesinin çok kısa olması umurumda değil.
I don't care if the landing zone is too short.
- Lana, belli ki paraşütle atlamış... - Ve sonra... Güvenli iniş yapmış, paraşütünü gömmüş, uçağın düştüğü bölgeye 10 mil... koşmuş ve sonra kendini hala yanan enkazın içine mi atmış?
Lana, he obviously bailed out and - - And then... landed safely, buried his chute, ran ten miles to the crash site and then strapped himself into the still-burning wreckage?
Elimizde şu anda 4000'den fazla iniş yapmış uzay aracı vakası,
Now, we have now over 4,000 cases of extraterrestrial vehicles that have landed,
Motorda bir arıza yaşadılar. İniş yapmak zorunda kaldılar.
They had engine trouble, had to put down.
Denize zorunlu iniş yaptığımız takdirde, sana hayatta bir şey olmaz, bence.
In the event of a water landing, you're pretty screwed, though.
Delta Kampı'na iniş yapmaya başlıyoruz.
We're about to start our descent into Camp Delta.
Deniz gerçekten dalgalı, sert bir iniş yapabiliriz.
And the seas are really choppy, so we may be in for a rough landing.
Çıkıp gidebileceğimiz bir iniş oldu, değil mi?
Any landing you can walk away from, right?
Kansas'a zorunlu iniş yapacağız.
We're going to have to make an emergency landing in Kansas.
İniş ekibi yaratıklar tarafından saldırıya uğradı!
[alien roars]
Hayatımda ilk kez, yeryüzüne mecburi iniş yapmış gibi duran bir penis gördüm.
WELL, THE FIRST PENIS I EVER SAW LOOKED LIKE IT HAD CRASHED LANDED ON THIS PLANET.
İğneli iniş yapardı.
He was doing a needle drop.