English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ I ] / Innuendo

Innuendo traduction Anglais

201 traduction parallèle
İhanete uğradım, izlendim ve imalı sözlerle tehdit edildim.
I have been betrayed, pursued, and threatened by innuendo.
Yayıncılık imparatorunun durumuna dair yeni bir bilgi olmasa da yeterince dedikodu ve ima var ve bu bana yeter.
While There's No Actual News To Report On The Condition Of Publishing Tycoon Bradford Meade, There's Plenty Of Gossip And Innuendo,
- İmalı söze alındım!
- I resent the innuendo!
Matt Amca, imalarına ayrıcalık tanıyabilirim.
Uncle Matt, I take exception to your innuendo.
Kinaye. Size iade ediyorum.
The innuendo, I think I resent it.
" Ama sır perdesi, fısıltı gazetesi ve dokundurmalar bu sorun karşısında çizilmiştir.
" But a veil of secrecy, whispers and innuendo has been drawn across this problem.
Kime kaptanlık ediyorsun, "İma Mangası" na mı?
What are you captain of - the Innuendo Squad?
Üstü kapalı konuşmak tenezzül etmediğim bir yöntemdir.
Innuendo is a method I despise.
Innuendo.
Innuendo.
Walter Burns'le, benim hakkımda yazdığınız tüm o saçmalıklar için ne düşüneceğimi sandınız? ... tamamı dedikodu, imalar, karakter katliamları- -
When I think of all that malarkey you and Walter Burns printed about me, full of hearsay, innuendo, and character assassination...
Üçüncü kişilere dayanan kinayeli söylemler doğruluğu ispatlanmamış iddialar, isimsiz kaynaklar ve büyük manşetler kullanan Post, Beyaz Saray ile Watergate arasında doğrudan bir bağlantı olduğu izlenimini vermeye çalışmıştır.
Using innuendo third-person hearsay unsubstantiated charges, anonymous sources and huge, scare headlines the Post has maliciously sought to give the appearance of a direct connection between the White House and the Watergate.
Polis imalarından bıktım usandım!
I'm getting sick and tired of police innuendo!
İddialarınla ağzını açıp, ünümü zedelemeni istemem.
I won't let you shoot your mouth off, blemishing my record with innuendo.
İddialarımla?
Innuendo?
Üzgünsün, kinayeyi boş vereceğim.
You are upset, so I will ignore the innuendo.
Üzgün veya değil, kinaye kalıyor.
Upset or not, the innuendo stands.
Kinaye, silindi.
Innuendo, deleted.
Ama, Toptan Alıcı Vardı..
But I am mainlining consumer wholesale, if you get my innuendo.
Dedikodularla yakıştırmalar başına yeterince dert oldu.
Rumors and innuendo caused that boy enough trouble.
- Buna çok içerledim.
Why, I resent that innuendo!
Cinsel kinaye.
Sexual innuendo.
Ucuz bir cinsel kinaye gibi geldi bana.
Sounds like a cheap sexual innuendo to me.
Söylentilere göre iki iyi arkadaşmışlar.
Rumour and innuendo notwithstanding, they were just good friends.
hava durumu sunucusu ile evlendiğimden beri bu kasaba bu kadar çalkalanmamış, dedikodu çıkmamıştı. hepsi bu adam yüzünden bugün, bir büyükbaba Simpson'ın açıklamalarına göre yaklaşık 100,000 $ lık servetini, bu paraya en çok ihtiyacı olan kişiye veya kişimsiye verecekmiş
Not since my marriage to the weather lady has this town been so consumed with rumor and innuendo. Here's why : Today, one Abraham "Grampa" Simpson announced that he'll give away over $ 100,000 to the person he finds most deserving.
İma ve dokundurmalara dayanan bir mahkeme.
A trial based on insinuation and innuendo.
Bile olamaz rasyonel, akıllı kişisel ima yoksun tartışma... Bu kahrolası içinde duvarda delik.
Can't even have a rational, intelligent discussion devoid of personal innuendo... in this godforsaken hole in the wall.
- Biz, geride birtek imalı hikayeler bırakırız.
- WE LEAVE BEHIND ONLY INNUENDO, STORIES.
Teamsterlar'ın personelinden ima şeklinde hem tehdit hem de hakaret işittim.
I've received both vilification and threats in the form of innuendo from personnel of the International Brotherhood of Teamsters.
Bütün hocalarınızın farkettiği üzere okulda bununla ilgili aptalca şakalar ve imalı konuşmalar iyice artmaya başladı.
All mmbers of staff have noticed an alarming increase of the use of silly humour and puerile innuendo about the school.
Cinsel imaları fark ettin mi?
You noticed the sexual innuendo?
- Benim yayınımı alıyor. Bu yayın benimle özdeşleşmiş, sorumlusu benim ve yayınımı ve dolayısıyla beni maskaraya çeviriyor.
She takes my broadcast with which I am identified... and for which I am responsible and she makes my broadcast... and by extension, me, the object of vulgar innuendo.
Her zamanki gibi. Oyunlar, politikalar, entrikalar, iftiralar, dedikodular.
You know, collusion, politicking, scheming, innuendo, gossip.
Senden çocuk sahibi olmak istediğimi, ilk söylediğim zaman, seksüel imalar ila, avım hakkında şakalar yapıp durdum.
When you first asked why I wanted to have a child with you, I made jokes, bragged about my prowess, engaged in sexual innuendo.
Diğerleri tarafından değerlendirmeler almışsınız ve ilgisiz durumlar üzerindeki performansına değinmişsiniz.
degrading remarks by other aviators, innuendo about her performance in unrelated situations.
Kinayeler ve dedikodular.
The innuendo and rumors.
Burası dolaylı anlatma arenası değil, baylar bayanlar.
This isn't an arena of innuendo, ladies and gentlemen.
Gizemli planlar, imalı dokundurmalar, üstü kapalı tehditler...
The mysterious plots, the subtle innuendo the veiled threats.
- Bu bir kinaye.
- It's an innuendo.
Bu söylentiyi ve taş atmayı bana sunanlara ve tehlikeli suçlamalar yapanlara. - Efendim, Morris'in davranışları - -
About those who proffer rumor and innuendo those who make dangerous accusations.
Üstü kapalı dedikodular vardı.
There were rumours, innuendo.
Daha çok kinayeli sözler söylüyor.
It's a lot of innuendo.
- Kinayeler.
Innuendo. Hmm...
Teşekkürler. - Tam olarak değil, ama...
Was any of this innuendo directed at you or the other women?
- Bir gün biraz daha elle tutulur bir şeye... yol açacağını umduğum küçük bir kinaye vaad ediyorum.
- I'm just engaging in a little innuendo hoping that someday it will lead to something a little more tangible.
Genelde imâ yoluyla söyledi.
Largely, it's been innuendo.
şimdi, bütün iddiaları imalar ve bir ısırık izi üzerineydi.
Now their whole case was innuendo and a bite mark.
Geriye imalar kalıyor.
That leaves innuendo.
Ben, siz iki salağın beni iğnelemeye çalıştığınızı anlayacak kadar zekiyim.
I'm too smart... for you two idiots to try innuendo with me.
Ve bak.
Not since my marriage to the weather lady has this town been so consumed with rumor and innuendo.
Söylenti ve taşlama.
Rumor and innuendo.
Genç prense kara çalmayı başarıyorlar. Hâlbuki tahtın haklı varisi o.
Complete with lies and innuendo they manage to malign this young prince, who is the rightful heir to the throne.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]