English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ I ] / Interpreter

Interpreter traduction Anglais

598 traduction parallèle
Artık kayıt ya da tercüme yapmama gerek yok.
You don't need a recorder, or an interpreter anymore.
Sen kaydedici ya da tercüman değilsin.
You're not just a recorder, nor just an interpreter to me.
Kaydedici ve tercüman olmam.
You asked me to just be your recorder and interpreter.
Seni ilk gördüğümde bir kaydedici ve tercüman olmanı söyledim.
When you first started... I told you that you were a recorder and an interpreter.
Konuklarımız onları temsil edip tercümanları olmamı rica etti.
Our guests have asked me to represent them and to act as their interpreter.
İngiliz gazeteci Hanry Stitch, Yani Hynkel'in özel tercümanı tam konuşma metninin gelmesinin beklemektedir.
The interpreter is Hynkel's personal translator, reading from a prepared manuscript.
Sivil, izci, gönüllü v.s. olurum, tercüman gibi herhangi birşey.
All right, then I'll volunteer as a civilian scout, as an interpreter, anything.
İngilizce bilgimi tazeler ya da bir yorumcu getiririm.
I could brush up on my English or bring an interpreter.
Ve ofisteki çevirmen.
And with the interpreter from the office.
- Çevirmen misin?
- You're an interpreter?
İsmen Sakini derler, meslek olarak, tercüman.
Sakini by name, interpreter by profession.
Şu tercümanı kovacağım.
I'm gonna get rid of that interpreter.
- Anladım, sana tercüman lazım.
- Oh, I can see you'll need an interpreter.
Sevgili Bayan Vole, mahkemelerimizde sadece Bulgarca konuşan ve çevirmen bulundurmak zorunda kalan tanıkların ifadeleri bile kabul edilir.
My dear Mrs Vole, in our courts we accept the evidence of witnesses who speak only Bulgarian and who must have an interpreter.
- Bu arada, tercümanım Bay Heusken üç Çinli hizmetkarım ve kendim için kalacak yer talep ediyorum.
- Meanwhile, I'll require quarters... for Mr. Heusken, my interpreter, three Chinese servants, and myself.
Onunla tercüman olmadan nasıl anlaşıyorsun?
How do you talk to this boy without an interpreter?
Şansımıza, çok güzel bir tercümanımız var.
Fortunately, we have a charming interpreter.
Tercümanlık yapabilir.
He can act as interpreter.
Seni tercüman yaparlarsa, bir çok olayda faydalı olabilirsin.
If they make you an interpreter, you could be useful... on a lot of occasion.
Tercüman!
Interpreter!
Eminim ki Komutan Richards'ın... bir tercümana ihtiyacı yoktur, Bayan Davis.
I'm sure Commander Richards doesn't need an interpreter, Miss Davis.
Gerçek kişi, kendisini yorumlayandan ayrışmaktadır. Zaman geçerken, olayla çağrıştırdıkları arasındaki mesafe... sürekli artarken, tam şu anda artmaktayken ayrılmaktadırlar.
A real person is separated from the interpreter of that person, if only by the time passed, between the event and its evocation, by a distance that continually increases, that's increasing at this very moment.
- Tercüman size yetişemiyor.
- The interpreter cannot follow you.
Tercüman Minagawa burada mı?
Is Minagawa the interpreter around?
Evet ofiste tercüman olarak çalışıyor.
He's an interpreter at the triage office.
Çevirmen burada mı?
Where is the interpreter?
Çevirmen, söyleyeceklerimi çevirmeni istiyorum.
Interpreter, ask your people to line up.
Onu tercüman yapmak istedim, şimdi tabur komutanı.
I wanted to make him an interpreter, now he's in command of a battalion.
Vietkong bölüğünde tercümandım. 52.
I was interpreter at 32 Charlie Company.
Öncü birliğin rehberi ve tercümanıydın.
You were the guide and interpreter to the patrol.
Tercümanı al ve neden hala burada olduklarını öğren.
- The colonel has a point, sir. Get the interpreter.
"Uzun Bıçaklılar saldırdığında barış içinde bufalo avlıyorduk ve kendi işlerimizle ilgileniyorduk." " Evimize gitmek istiyoruz.
The interpreter was only sure they said "Hunt buffalo in peace, minding own business, when white Long Knives attack."
Sanırım öyle bir şeydi, ya da tercüman karıştırdı. - Slater.
I think that was it, or maybe the interpreter was confused.
Çalıştığım yerde tercüman olarak çalışıyordu.
She had a job as interpreter where I worked
- Yüzbaşı, siz resmi tercüman mısınız?
- Are you the official interpreter?
- Tercüman olarak Saint Amon yanınızda olacak.
You will have Saint-Amon as interpreter.
Mütercim olarak çalışmaktan yorulmadınız mı?
You haven't grown tired of working as an interpreter?
Sence konuşman bir UNESCO tercümanına benziyor muydu?
You think you sounded like a UNESCO interpreter?
Tercümanım korkup kaçtıklarını düşünüyor.
My interpreter thinks they were frightened off.
Tercüman, Mehdi'nin teröristlerin başı olduğunu söylüyor, ama...
The interpreter says that Mahidi is head of the terrorists but...
- Bayan... Çevirmen Hanım!
Miss interpreter!
Belki tercüman olarak kullanabilirsin.
Maybe you could use an interpreter.
- Ben tercüman olmak istemiyorum.
- I don't want an interpreter.
- Hislerime tercüman oluyor.
- My interpreter.
- Ya tercüman?
- What about an interpreter?
- Tercüman da istemem.
- Or an interpreter.
- Tercüman istiyor musunuz?
- Do you want an interpreter? - No.
Sims!
Not a word, but I have an interpreter standing by.
- Hepsi bu kadar, Carter.
- At the Indian camp with the interpreter.
Tercümandan rapor, efendim...
- Come in Buell. The report from the interpreter, sir...
Tercüman nerede?
Where's the interpreter?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]