Intihar traduction Anglais
14,036 traduction parallèle
Okulumuzun öğrencilerinden Marina Mills hafta sonu intihar etmiş.
It seems that over the weekend your fellow student Marina mills committed suicide.
Bu sabah bizim yurda polisler girdi, nerede intihar ettiğini bilmiyorlarmış ama orada değilmiş.
Uh, um, cops were at my dorm this morning and, and they don't know where she did it, but it wasn't there.
Marina'nın intiharının senin suçun olduğunu söyleyen yok Laura.
Laura, no one's saying it's your fault that Marina took her life.
Tek kurtulan yoğun bakımda. Bence bu bir intihar değildi Laura.
I don't think this was a suicide, Laura.
Sence intihar ettiği yer burası mıdır?
You think this is where she went to kill herself?
Bunu söylediğim için üzgünüm ama orası insanların intihar ettiği bir yer.
I'm sorry to say this, but it is a place where some people commit suicide.
48 saatten sonra kişinin intihar planını gerçekleştirdiğini varsaymalıyız.
After 48 hours we have to assume a person has gone through with their suicide plan.
Aokigahara, intihar ormanı.
Aokigahara. The suicide forest?
Birkaç gün arayla orada dolaşır, intihar gözetimi gibi düşün.
He goes on rounds every few days, kinda like a suicide watch.
Jess daha önce intihar etmeyi denedi mi?
Jess ever tried suicide before?
Senden kaçtığına göre intihar etmeyi düşünen biri.
You just saw a child out in the woods presumably contemplating suicide, considering that she ran from you.
Yanımda fanilerle intihar girişiminde bulunmam.
I'm not going on a suicide mission with some mortal.
Bu intihar değildi.
It wasn't suicide.
Sana bir intihar görevi teklif ediyorlarsa onlara hayır diyebilirsin.
If they're offering you some kind of suicide mission, you can say no to them, you know that.
Askerlerin intihar hikâyesini keşfedip etmediklerinden... emin olmak istediler.
They wanted to be sure the soldiers didn't invent the suicide story.
Kalbini kırdın, o da intihar etmekle tehdit etti.
You broke her heart. She threatened suicide. That's not normal.
Bir iki sene önceki intihar girişimi haricinde Emily daha dengeli görünüyor muydu?
Aside from the suicide attempt a few years ago, did Emily seem relatively stable?
Bu bir intihar değildi.
This wasn't suicide.
Neyse, polis bunu teknik açıdan intihar olduğuna kadar veriyor.
So the inquest found that technically, it was a suicide-murder.
Ve Mishima, harakiri yaptı yani karnını yararak intihar etti.
The coup failed and Mishima committed seppuku, or ritual disembowelment, if you prefer.
Sokak tiyatrosu gibi bir intihar, cesedin işlediği cinayet.
Suicide as street theatre, murder by corpse.
Bir suç ortağı perdelere kan püskürtür ve bu şekilde, açık intiharına aşağıdaki korkmuş kalabalık tanıklık etmiş olur.
An accomplice sprays the curtains with blood and thus her apparent suicide is witnessed by the frightened crowd below.
Eğer savaşta intihar görevleri vardır ve şüpheniz olmasın, bu bir savaş.
Every war has suicide missions and make no mistake, this is war.
Evet, intihar etti, değil mi?
Yeah. Hey, he killed himself, right?
Hadi evlat, bu intihar, spor değil.
Come on, man, this is a suicide, not a jog.
Oğlumla birlikte bir yaşantımız var ve intihar buna dahil değil.
Me and Hop have a certain way of doing things now and it doesn't include suicides.
Ve, intiharı, beni çok etkiledi.
And his suicide affected me greatly.
Ayrışma düzeyine bakılırsa bunun üç gün önce yapılan bir intihar girişimi olduğunu düşünüyoruz.
Judging by the level of decomposition, we believe that the deceased committed suicide three days ago.
Polis davayı bir intihar olarak nitelendiriyor.
The police has classified the case as a suicide.
Bana intihar etmek için yardım etmeni istemem de herhangi bir sakınca var mıdır?
I don't suppose there's any point in asking you to help me to commit suicide?
Yehova Şahitleri'nin intihar ayinleri yok.
Jehova's Witnesses don't have any suicide rituals.
- Başımın ağrısından intihar edebilirim.
It's thumping so hard I want to kill myself.
Bu iş, kurtarma görevinden intihar görevine dönüyor.
It's going from a rescue mission to a suicide mission.
Ben ve Josef parka gideriz. Boynumuza Heydrich'i öldürdüğümüzü yazan bir pankart asar ve intihar ederiz.
Me and Josef will go to a park, place placards around our necks saying that we killed Heydrich and commit suicide.
O kızın profiline bakmayı bırak. Kafaya takma. İntihar etti işte.
'Just stop looking at that girl's profile.''stop thinking about her.'she killed herself.
Diğer dinlerin inançları uğruna ölecek intihar bombacıları, şehitleri var. Bugün hiçbir hristiyan bu şekilde eylem yapmıyor. Bunun nedeni İncil'i okumamanız.
And that's a really kind of harsh reality to face when you've made a bunch of legislation based on the truthiness of this number.
İntihar etti Jeremy.O benim eşimdi.
She died, she overdosed on pills, Jeremy.
- İntihar etmiş.
She killed herself.
İntihar etmiş olabilir mi?
Any chance it could have been self-inflicted? No.
İntihar cinayeti.
Suicide-murder.
İntihar cinayeti?
Suicide-murder?
İntiharı mı?
Suicides?
İntihar edebileceğini düşünmüyordum.
I didn't know that he was going to take his own life.
İntihar etmiş.
He took his own life.
İntihar etmiş.
Suicide.
İntihar etmemiş.
He didn't commit suicide.
İntihar düşüncesi?
Suicidal ideations?
- İntihar günah değil mi?
Isn't suicide a sin?
İntihar görevi için biçilmiş kaftan.
That place is a suicide mission, for real.
- "İntihar" böyle yazılmaz.
- That's not how you spell "suicide."
İntihar etmekle ilgili dediklerinde ciddi miydi?
About taking your own lives. Was he serious?