English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ I ] / Intrigue

Intrigue traduction Anglais

411 traduction parallèle
Bir grup serserinin zulmüne ve saray entrikacılarının zorbalıklarına müsaade etmeyeceğim.
To the unreasonable tyranny of the mob... and to the malicious tyranny of palace intrigue... I shall not submit.
Çok fazla yeni arkadaş edinme, dalavere ve dedikodu da istemiyorum.
Don't make too many new friends, and no intrigue and gossip.
Baygın halde bulunca... Bunun sizi küçük düşürmenin intikamını almak için... kusursuz bir zaman olduğuna karar verdiniz.
You discover him unconscious... so avail self of perfect opportunity... to avenge intrigue which cause you so much humiliation.
Dalavere çevirerek parti yapmayı sevmeyiz.
And we don't like to be made a party to an intrigue.
Bu masum maskenin altında ne entrikacısınız.
What intrigue beneath that mask of innocence.
- Evet, bu oldukça merakımı uyandırdı.
- Yes, it did intrigue me.
Her kimse bize yolladığı mektupta... Kronin'in evli bir kadınla ilişkisi olduğunu söylüyordu.
Well someone or other wrote to us... and said that Kronin had been having an intrigue with a married woman.
O zaman bildiğiniz kadarıyla, karınız ve Kronin arasında bir ilişki olmadığını, kabul edeyim mi?
Do I take it then, that as far as you were aware there was no intrigue between your wife and Kronin?
Artık sen ve Storm'un gizli ilişkiniz hakkında herkese bilgi vermeniz çok akıllıca olacaktı.
Now you and Storm would be much too smart to let anyone else know about your secret intrigue.
Ama ilgimi uyandırmaya başlamış olmanız gayet olası.
But it's possible you're beginning to intrigue me.
İzinsiz olarak Ölüm'ün karıştığı bir entrikanın parçası olmakla suçlanıyorsun.
You are accused of taking part in an intrigue in which Death was involved without permission.
Beklenmedik gizli bir aşka tutulmuştum, ancak ergenlik gururum geri dönmeme izin vermiyordu.
I was caught in an unexpected intrigue... but my adolescent pride would not let me turn back.
Siz bu mektubu almış olduğunuzda, sevgili Büyükelçi ben Ankara'dan uzakta olacağım entrikalardan, kuşkulardan ve aşağılamalardan uzakta.
And so by the time your receive this, my dear Ambassador I shall be away from Ankara far away from intrigue and uncertainty and humiliation.
Politik entrikalarla, gizli bilgilerle, vatana ihanetle uğraşan bir adam o.
He's a man who deals in political intrigue, secret information, treason.
İlgimi çektiniz, profesör.
You intrigue me, Professor.
Senin de bulunmanı istedim, çünkü saray entrikalarına karşı senin kulağın benimkinden delik.
I asked you to be present because your ear is keener than mine to palace intrigue.
Tahminim yanlış değilse bu kızı bana göndermek, senin kadınsı bir entrikan gibi geliyor.
Unless I miss my guess... sending that girl in to get me was a feminine intrigue of yours.
Entrika, kıskançlık, açgözlülük ve sahtekârlık üzerine küçük sevimli bir hikaye.
It's a homey little story of intrigue... jealousy, avarice, and fraud.
Aslında, politik düzenbazlıklarla ilgilenmiyorum.
Frankly, I'm not interested in political intrigue.
Bu gece size bir sır ve entrika öyküsü sunacağız, orta sınıf taşra bölgesinde geçiyor.
Tonight, we are presenting a tale of mystery and intrigue, laid in middle-class suburbia.
Hikaye, kıtalararası bir trendeki gizemi ve entrikayı anlatıyor.
It is a tale of mystery and intrigue on a transcontinental express.
- Entrikaları sevmem. - Ben severim.
- I don't like intrigue.
Davetleriniz beni hep şaşırtır Kontes Lina.
Your invitations always intrigue me, Countess Lina.
Bu bir komplo, Dryden.
It's an intrigue, Dryden.
Bayan Simpson, böylece bir esrar ve macera havası kurduk ve o büyülü dakikaya gelmiş bulunuyoruz.
Now, Miss Simpson, having established a climate of suspense, intrigue and romance, we've arrived once more at that magic moment.
Yolculuğum esnasında, bir çeşit entrikalar döndüğü izlenimine kapıldım.
I was rather under the impression that there was some sort of intrigue going on here. Hmm? Well, nobody said anything to me!
Kardinel Hazretleri'nin hastalığından beri sarayda fazla entrika ve beklenti olmadı.
Never, since Your Eminence's illness, has there ever been more intrigue and expectation in the court.
- Biliyorum, beni ayartmaya çalışıyorsunuz Bay Chuka.
- You know, you do intrigue me, Mr. Chuka.
Beni şaşırtıyorsun.
You do intrigue me.
Kaptan, yetenekleriniz ilgimi çekmiş olsa da, dürüst olmak gerekirse, çok aşağıdasınız.
Captain, although your abilities intrigue me you are quite honestly inferior.
Çok şaşkınım.
You intrigue me.
Siyasi hayatın dertlerinden uzak entrika yerine güzelliklerle çevrili.
Free of cares of the political life, surrounded by beauty rather than intrigue.
Her hareketinin izlenmesini emrettirecek ölçüde ikna edebilirsin beni.
Only enough to intrigue me, to make sure you ´ re watched and followed wherever you go.
Lordum, bu olağanüstü karmaşık entrika ağının tuhaf, neredeyse şeytani bağlantıları az sonra öyle zalim, öyle haince bir komployu gözler önüne serecek...
My lord, the strange, damnable, almost diabolic threads of this extraordinary, tangled web of intrigue will shortly, my lord, reveal a plot so fiendish, so infernal, so heinous...
Olan bitenin bana çok tanıdık gelmesi sebebiyle ortada alçakça bir dolap döndüğünden şüphelenmiştim.
I suspected that scoundrelly intrigue because ofthe circumstances known to me only.
Sizi şerefimle temin ederim Rodyon Romanoviç hayatınız çok ilgimi çekiyor.
I give you my word of honour, my dear Rodion Romanovich, that you intrigue me a great deal.
Yoksa neden onla ilgileneyim ki?
If she didn't intrigue me, why would I care about that?
Bu kumandan Zheng ve Majestelerinin komplosu
This is Commander Zheng and the Magistrate's intrigue
Bu kapıların her birini açmak ve içlerindeki bulaştırıldığımız entrikaları ifşa etmek için çok güçlü bir istek duyuyorum.
I feel a strong desire to open each of those doors and expose the intrigue in which we've been involved.
Entrika ve şiddete düşkünsün.
You have a penchant for intrigue and violence.
Bana güvenmeni istemiyorum, çünkü bu şüpheli mektup entrika kokuyor.
I don't wish to be trusted me... because that suspicious letter smacks of intrigue.
Evet, entrika.
Yes, intrigue.
O bu tür entrikaları sevmiyor.
He doesn't like this kind of intrigue.
Şimdi size gizem ve entrikalarla dolu, çok alaycı, bir o kadar da yergi yüklü öykümü anlatacağım.
I present now my story, full of mystery and intrigue, rich in irony, and most satirical.
- Şu berber kılıklıyla... yaşadığı aşk.
- Her intrigue with that... barber's block.
- Bir aşk ilişkisi olduğunu sanmıyorum.
- I don't think there's any intrigue.
Beni şaşırtıyor ve beni endişelendiriyorsun... - Zira, seni anlamıyorum.
You intrigue me and you worry me... because I don't understand you.
Ölmüş bir şeyi yeniden hayata döndürmek hiç mi ilginizi çekmiyor?
Doesn't bringing back to life what was once dead hold any intrigue for you?
Klinger'ın eserindeki teknik ihtişam titizlikle çalışılan detaylar, siyah ve beyaz tonların kullanımı sosyetik olsa da yüzeysel olarak erotizm ve ümitsizlik temaları Munch'u ayarttı ve aynı yöntemi kullanma hevesini körükledi.
The technical brilliance of Klinger's work its painstakingly studied detail, its use of black and white masses its fashionable though superficially treated themes of eroticism and despair, intrigue Munch and reinforces his desire to treat a similar cycle
Entrikalar olmadan da yeterince zorlu bir tırmanış bu.
The climb's gonna be hard enough without any intrigue.
- Siyasi entrikalar, devrim.
- Political intrigue, revolution.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]