Ipad traduction Anglais
531 traduction parallèle
Sırada iPad kullanmasını bilen var mı?
Hey. Does somebody at the bank know how to use a iPad?
ThinkBook'lar... iPAD'ler.
There's... There's ThinkBooks. There's iPADs.
Tam da benim doğum günümde iPad'i piyasaya sürüyorlar.
The iPad comes out on my actual birthday.
Sana iPad almadım.
I didn't get you the iPad.
Babanıza o iPad şeylerinden bulmamız gerek.
We've got to find your dad one of those iPad thingies.
O iPad'lerden bir tane bulmamız gerek, tamam mı?
We have got to find one of these iPads, okay?
Bu gerçekten de sana iPad almamış olmalarını telafi eder mi?
Does that really make up for not getting an iPad?
Ben sadece bir iPad alabilmek için kuyrukta bekliyorum.
I'm just waiting in line to get an iPad.
Kocama bir iPad almak zorundayım.
I've got to get my husband an iPad!
Bir iPad'im olacak sanmıştım.
Thought I was getting an iPad.
Babamın bilgisayarını açıp o inek arkadaşlarından birkaçıyla bağlantı kurdum ve onlara babamın ölmek üzere olduğunu son arzusunun da bir iPad olduğunu söyledim.
I went on Dad's computer, contacted some of his geek friends, told them that he was dying and his last wish was an iPad.
İçlerinden biri o kadar üzüldü ki, dayanamayıp bir tane iPad getirdiler.
One of them felt so bad, they brought over an extra.
- İçinde bir de iPad var, Kenny. Öyle mi?
- There's an iPad in there, Kenny.
Herneyse, tamam, bir başka fikrim de iPad'lerle ilgili ve onların nasıl... Dickey, böldüğüm için kusura bakma.
Um, anyway, all right, I have this other idea about ipads and how they- - [over intercom] Dickey, sorry to interrupt.
Diğer şeyleri de sizin için kredi kartıma yazdırdım. Yves Saint Laurent atkısı, iPad...
And the other things I put on my credit card for you, the Yves Saint Laurent scarf, the iPad
Kurbağa Kermit'ten büyük bir şey yok ve ipad kullanıyorlar.
Anything bigger than Kermit, they use an iPad.
Beyefendi, çantanızda hiç elektronik eşya var mı? Kamera, taşınabilir DVD oynatıcısı, iPod, iPad, laptop?
Sir, do you have any electronics in your bag... camera, portable DVD player, iPod, iPad, laptop?
- iPad'i ver.
- Hand on the iPad.
Ben iPad'i çevireceğim.
I'll move the iPad.
Ve zamanımı kumaş sabahlığımla iPad'imi okurken espresso içerek zamanımı geçiririm.
And I'll just spend my time out there reading my iPad and drinking espressos in a terrycloth robe.
Çünkü Brandon, kendine yeni bir dizüstü bilgisayar ya da iPad alabilir, tabii bu çek kendisine ulaşacak olursa.
Because Brandon's got himself a brand-new laptop, hell, maybe even an iPad, if this check ever finds him.
Dizüstü bilgisayar. iPad ve giyim.
Laptop. iPad and clothes.
Elektronik kitap okuyucunuza aktarın.
Put it in your kindle, your iPad.
- Evet şimdi internette olmalı, ipad'ten okunmalı...
- We must make the iPad book, must be put on the net...
- Bir iPad.
- An iPad.
- iPad'im nerede Leo?
Where's my iPad, Leo?
- iPad'im nerede?
- Where's the iPad?
Kitapları, iPad'leri ve okuyucuları imzalayacağım.
I'll be signing books, iPads and kindles.
Debs, yeni iPad'in çantamda.
Hey, Debs. I got your new iPad in my bag.
Henry nin bilgisayarı, Televizyon, iPad, ama önemli değiller.
Henry's computer, flat screen, iPad, but nothing important.
Aradığınız şu iPad'i bulabildiniz mi?
Hey, did you guys find that new iPad case you were looking for?
Bebe, senin iPad'in nerede?
Isn't it awesome having an iPad, you guys?
Tabii ya, sende hava ne gezer!
Hey, Bebe, where's your iPad?
iPad'imi gördün mü, Token? Senin yok herhalde!
Hey, hey, you see my iPad, Token?
Siz hödükler anca dörtköşe oynarsınız çünkü iPad'iniz yok!
I thought your family was rich! You dumbasses have to play four square'cause you don't have iPads!
iPad'imle şimdi ne yapsam acaba? Birkaç arkadaşıma e-posta atayım bari.
Oh, what should I do on my iPad next?
Tom Saltzman'ın dediğine göre iPad kılıfına cam yapıştırmışsın ve milleti kandırıyormuşsun.
What? Tom Saltzman says you just glued a piece of glass to an iPad cover and you're faking it.
Tom Saltzman'ın babası kafayı bulup trafiğe çıkan bir alkolik! - iPad'ine bir bakayım, Cartman.
Tom Saltzman's dad is an alcoholic who drinks and drives!
- Ciddiyim, çocuklar.
Let me see your iPad, Cartman.
Çünkü Joey Potts hayvanlarına göz kulak olmayı bilmiyor. Bu yüzden annesi onu dövüyor. Göster işte iPad'ini, Cartman.
He's the one who ran over Joey Potts'dog because Joey Potts doesn't know how to take care of his animals, which is why he gets beat by his mom.
- Olmaz çünkü şarjı bitti ve kapandı!
Just let us see your iPad, Cartman.
Eve gidip şarj edeceğim ve yarın okula getirdiğimde çok feci göt olacaksınız!
Fine! I'm gonna go home and charge my iPad and bring it tomorrow, and you guys are gonna feel really stupid!
iPad almak için yaş günümü beklememi söyledin.
What happened, Eric?
Bugün herkese sahte bir iPad gösterdim, yarın herkes bana "yalancı" diyecek. Bana biraz rujlarından ödünç verir misin, anne?
You said I had to wait till my birthday to get an iPad, so the one I rubbed in everyone's faces today isn't real, and tomorrow everyone's gonna call me a liar.
Sonra bütün ödevlerimi iPad'e alıp, oradan iPhone'a geçirebilirim.
You see? And then I can take all my homework on my iPad and swipe it over to my iPhone.
Benim iPad'imin onunkinden fazla hafızası olduğunu görünce Kyle'ın suratındaki aptal ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum!
- Oh, sweetie, $ 900? I can't wait to see the look on Kyle's stupid face when he sees my iPad has more memory than his.
Bu çok daha iyi bir şey... iPad'den! Çok güzel!
Oh, it's so beautiful!
* iPad istemiştin.
An ipad! You wanted an ipad.
iPad sahibi olmak harika bir şey değil mi, çocuklar?
Oh, my God!
Tom Saltzman senin iPad'in olmadığını söylüyor.
This is so awesome!
Buyur?
Tom Saltzman says you don't really have an iPad.