Iğrenc traduction Anglais
21,398 traduction parallèle
Gülme ya, iğrenç!
Don't laugh, jerk!
İğrenç bir insansın, Baba.
You're a disgusting person, Dad.
Aşağılık ve iğrenç bir şey mi yaratmak istedin.. .. kendin gibi?
Did you want to make something so vile and disgusting, like you?
Ama Lucien'ın iğrenç girişimlerinden zevk alıyorsun? O embesili gerçekten sevebileceğini mi sanıyorsun?
And yet you would entertain Lucien's brazen advances? Well... Do you really think you could ever love that imbecile?
Kendini dikkatlice bu iğrenç şeye dönüştürdün. Ne için? Bir ölüm perisinin çırağı olmak için mi?
You carefully craft yourself into this abomination purely to become... an errand boy to that banshee?
İğrenç çürüyüp gitmiş kaltak.
You hateful, dried-up... Whore bitch.
- Bu iğrenç bir şey, hayır.
- That's disgusting, no!
- Bence bu iğrenç bir şey. - Ne?
I think it's disgusting.
- İğrenç.
Gross.
- Seni iğrenç küçük çocuk!
You are a repugnant little boy!
İğrenç bir durum.
It's disgusting.
- Bu iğrenç!
It's disgusting!
- Çok iğrenç, çok iğrenç.
That's so gross... it's so gross.
İğrenç!
You suck!
- O pis büyücü Pangborn'un saf Gölge Avcısı kanını lekelediğinde onu iğrenç bir şeye dönüştürdü.
When that filthy warlock tainted Pangborn's pure Shadowhunter blood, she turned him into an abomination.
Hocan seni iyi eğitmiş iğrenç amaçlarına rağmen.
Your tutor has taught you well, despite his ill intentions.
İğrenç.
It's obnoxious.
İğrenç, kan emici, tabut içinde yatan türden bir şey olacak.
The ugly, bloodsucking, coffin-dwelling kind.
- İğrenç bir yaratık oldum!
- I'm... I'm repulsive!
Ancak cehennemin en derin ve en karanlık çukurlarından gelecek iğrenç bir zift kustu.
Vomiting a foul blackness that could only had come from the deepest, darkest pits of hell.
O iğrenç bir pislik.
He's a repulsive asshole.
İyi para veren iğrenç bir pislik.
A repulsive asshole who pays well.
Belki de bir tür iğrenç kazaydı.
Maybe it was some sort of freak accident.
Teğmen bildiğiniz üzere Benny'deki o iğrenç sahneye şahit oldum.
Well, Lieutenant, as you know, I was witness to that grizzly death at Benny's.
Ağzımdaki bu iğrenç bıkkınlık kokusunu almak için iyi bir kaçamak yapmayı umuyordum.
God, I was hoping for a good shag just as a palate cleanser to wipe the foul taste of boredom from my mouth.
Ne kadar iğrenç bir fikir.
What a terrible idea.
Olmadığın biriymiş gibi davranman çok iğrenç.
It is so gross that you're pretending to be someone you're not.
- Çok iğrenç bir şey.
It's disgusting.
Ağzımdaki iğrenç sıkıcılık tadını silmesi için damak temizleyici niyetine bir güzel sevişirim diyordum.
God, I was hoping for a good shag just as a palate cleanser to wipe the foul taste of boredom from my mouth.
Sanki bütün günümü omuzlarına oturup zorla, normalde iğrenç buldukları şeyleri yapmaya zorluyormuşum gibi.
As if I'd spent my days sitting on their shoulder, forcing them to commit acts they'd otherwise find repulsive.
İğrenç bir şey.
This is sickening.
Bu iğrenç şeyleri yapacağımı düşünüyor musun cidden?
You really think I'd do these vile things?
İğrenç!
So gross.
İğrenç bir şey.
It's gross.
- Bu iğrenç olacak.
Oh, this is going to be ugly.
Hastalıklı, sulak gezegenlerinizden gelip kaynaklarımızı sömürmeye meraklı iğrenç haşerelersiniz.
Disgusting insects who've come crawling from Your own diseased, backwater planets, looking to suck our resources for yourselves.
Bu iğrenç.
Ew, that's gross.
Bütün bunlar kurum sermayesinin nasıl harcandığını gösteren iğrenç bir gösteri.
This whole thing is a disgusting display of how industry dollars are spent.
İnci çayının iğrenç olduğunu düşünüyorum ama.
But I think bubble tea is disgusting.
İğrenç aptal suratlılar!
Those gross jerkfaces!
iğrenç mutant kaplumbağalar Triceraton şampiyonunu görün.
- And now, the vile mutant terrapins face your Triceraton champion.
Cennet okyanusuma bu iğrenç saygısızlığı yapmanıza izin vermem.
- [chuckles] - I will not allow criminal scum to desecrate my ocean paradise.
Bunu sorman çok iğrenç bir şey.
It is so offensive when you ask me that!
İğrenç.
No.
Burası iğrenç.
It's disgusting back here.
İğrenç.
Gross.
İğrenç!
Gross!
Bu iğrenç!
That's disgusting!
Göğüslerimizi sütyenlere sıkıştırmayı ataerkil zulmün bu iğrenç sembolünü kabul ettiğimiz sürece ne kadar eğitimli olursak olalım, özgür olamayız.
There can be no liberation for women, no matter how highly educated as long as we're required to cram our breasts into bras, this hideous symbol of patriarchal oppression!
- İğrenç, evet. Benim gömleğim mi o?
Sickening, yeah.
Kayınpederinle aranda iğrenç ve uygunsuz bir samimilik görüyorum.
I see some gross and indecent familiarity between you and your father-in-law.