Jailor traduction Anglais
30 traduction parallèle
Gördüğü insanlar sadece zindancı ve ağır başlı ve dilsiz bir çocuk olan küçük kızdı.
The only people he ever saw... were the jailor and his little girl... a serious child who could not speak.
Yaşlı zindancı öldü, kızı büyüdü.
The old jailor died. His daughter grew up.
Gardiyan!
Jailor. Jailor.
Büyücü diye bir şey yoktur.
- There are no such things as witches. - Jailor.
Zindancı?
Jailor?
Gel gardiyanla tanış.
Come meet the jailor.
Hoş bir gardiyan gelip hayatını kurtarabilir.
Some nice jailor comes along And saves your butt.
Her şey sona erdiğinde geri dönüp gardiyana teşekkür etmeliyiz.
When all is said and done, We'll have to go back and thank that jailor,
Güvenlik kamerası görüntülerine göre gardiyanı öldürmüşler.
And according to security cameras, They've killed a jailor.
Evet, bekçi onu salmış olabilir takma ad olarak Smith'i kullandı çünkü Frances bir sosyete kızıydı.
Yeah, jailor might have separated her out, used smith as an alias because frances was a society girl.
Kayıtlara göre bekçi Smith ve Jones'a hücreye kadar eşlik etmiş ne kadar tedirgin olduklarını not etmiş yaşlı olanın geri durup genç olanın mahkumla ilk konuştuğunu.
Well, according to the log, jailor escorted smith and jones to the cell, noting how agitated the men were, how the older one stood back to let the younger one get the first crack at the prisoner.
Madem sordunuz ; yaşlı midem gardiyanın getirdiği bozulmuş yiyeceklerle baş edemiyor.
As to that, my aged stomach cannot cope with the rank food the jailor brings.
Gardiyan!
Jailor!
Böyle aptalca bir şey daha yap, anlaşma biter terzinle yaptığımı sakla.
That was the deal. Do anything that stupid again, and all deals are off, save the one I make with your jailor.
Gardiyani, ingiliz bombalarinin daha sonra yere serecegi Dresden kentine ilginç ziyareti sirasinda onu filme almaktan büyük zevk duyuyor.
His jailor takes great delight in filming him, during an interesting visit to the city of Dresden, Henri Giraud which British bombs would later raise to the ground. which British bombs would later raise to the ground.
Gardiyanla saygılı konuşun.
"Speak respectfully with the jailor."
Ben gardiyanım.
And I am jailor.
Ve ben de diyecegim ki ben Shastri degilim... Ingliz doneminin ajailoruyum!
And I will say, I'm not Shastri... but a jailor from the British era!
Hemen gardiyanı çağır.
Call the jailor quickly.
Görevli.
Jailor.
- Sen ne tür bir görevlisin?
- What kind of a jailor are you?
Beni mi çağırdınız?
Yes, Jailor... you called.
Morali bozulan Belle odasına koşarak garip ev sahibiyle buluşacağı vakit çalacak olan çanı beklemeye başlamış.
Feeling very sad, Belle ran to seek refuge in her room, to wait for the bell that announced her meeting with her strange jailor.
Yaklanırsam gardiyanla kavga ettiğini ve yardım almak için kaçtığımı söyleyebilirim.
If I get caught, I can say that... You quarreled with the jailor and I fled for help.
Gözlerimin önünde bir gardiyanı öldürdü.
He murdered a jailor in front of my eyes.
İlk ölçekler üzerine kadar, Wes jailor Baylor var!
First up onto the scales, we have Wes "The Jailor" Baylor!
Üzgünüm, benim halka adı jailor oldu.
Sorry, my ring name was The Jailor.
- Gardiyan, Efendim, Lordum.
- Jailor, Sir, my lord.
Bakar mısınız gardiyan?
Excuse me, jailor?