Jeep traduction Anglais
1,562 traduction parallèle
- Cip öldü, dostum.
- That jeep is dead, my friend.
Cipi alalım.
We'll take the Jeep.
Üstümüze doğru gelen bir cip var.
We got a jeep coming from out of nowhere. Over.
Atın onları jipe!
Throw them in the jeep!
Jeeple bizi takip ediyor, lütfen burada kendi yoluna git!
See that jeep behind us - please go in that!
Külüstür bir cip olmasın sakın?
More like a busted-ass Jeep.
Pekala, dinleyin, basın konferansının yeri değişti şimdi arabalarımıza binip bu cipi takip edeceğiz.
All right, everybody, the press conference's been moved, so we're gonna get into our cars, and follow this jeep.
Jeep kullanıyorsun.
You drive a Jeep.
Jeep'iniz.
Black Jeep.
- O bir Jeep.
- It's a Jeep.
- Ah, bir Jeep.
- Oh, a Jeep.
Kızarmış patateslerimi yaktılar. Yanına barbekü sosu vermediler. Cipim yine garip sesler çıkarıyor.
They burnt my fries, forgot to give me extra BBQ sauce... the Jeep is making a crunchy sound again... and I gotta spend my evening making elf ears for Aaron's...
Kızı Kızıl Haç'a götürecek araç geldi
The jeep's here to take her to the Red Cross
Tamam. Şimdi üçe kadar sayacağım, Ve jipe koşacağız.
Okay, I'm gonna count to three, and we're gonna run to the Jeep.
Şimdi soru bu jeepte...
That leaves this jeep
Bu jeepin yanında kim duruyor?
Who was in the jeep?
Bizim jeep saldırıya uğradı. Bir patlama oldu.
There was an attack on our jeep, a blast...
Arabam hazır mı?
Is my jeep ready?
- Bu cip patlayıcıyla yüklü.
- This jeep is filled with explosives.
Terörist cipin arkasından bize ateş ediyordu ve...
So this terrorist is shooting at us from the back of his jeep, and he...
Şunları dikkatlice kutula, jipime götür. Ve onlara göz kulak ol.
Pack those carefully, put them in my jeep, and guard them.
Ciplerin rutinini bilmiyor olabilir mi?
You think he doesn't know the jeep's routine?
- Buradaki cipten mi?
- This jeep here?
Sizi çite götürmek için... bu cipi ödünç aldım.
I'm not a security guard. I just borrowed this Jeep to take you to the fence.
Ve araba gelip onları alacak.
And the jeep comes and picks them up.
Pekin jipi.
A Beijing Jeep.
- Dediğini yap, hemen bin.
- Do as he says. Get into the jeep!
Mükemmel cipim nasıl olur da yolda kalır, anlamıyorum.
Why'd my perfectly running jeep die at a traffic light?
Bahse girerim rastgele bir sayfa açacağım ve bu züppenin cipin önünde kendini beğenmiş bir şekilde pozu çıkacak.
I bet you I can open this anywhere and find this fop posing on a Jeep, looking smug.
Kasırga esnasında cipi tamir edebilirim.
I can fix a Jeep in a hurricane.
Hayır, tanıdık gelmedi ama jip tanıdık.
No, she doesn't look familiar, but the jeep does.
Yani jip gece yarısından hemen önce barın dışında mıydı?
So the jeep was outside the bar just before midnight?
O gece barın dışında kırmızı bir jip görmüş.
She saw a red jeep outside the bar that night.
Kırmızı jip, Tami'nin kullandığından.
Red jeep, like Tami drove.
Mel'e kırmızı jiple ilgili sorduklarınızı anlattım.
I told Mel you were asking about a red jeep.
Benim cipi alırız dedim. Daha fazla eşya taşır.
I thought we'd take my Jeep, holds more stuff.
Cipinin ışığının yandığının farkında mısın?
- You know the lights are on in your jeep? - Yeah.
Evet. Veranda ışığı bozuktu ve çok karanlıktı.
The porch light's out, and it was dark, so I left the jeep on for the light.
Bu arada, cipi almandan çok mutlu değiller.
They're not too happy about that jeep, by the way.
Bir Jeep yaklaşıyor.
I got a Jeep turning in.
Birisi jip devirdi ki neredeyse ölüyordu.
One guy flipped a jeep and almost got killed.
Cipten inin aşağıya.
Get out of the Jeep.
Bir Jeep veya Range Rover veya öyle bir şeydi.
It was a Jeep or a Range Rover or something like that.
Bu cipteki insanlar...
The people in this jeep...,
'99 Jeep Cherokee... 180 beygir.
'99 Jeep Cherokee... 180 horsepower.
Bir cip geliyor.
Got a jeep coming!
St. Vith'e götürüp bir kontrol ettirdik.
Our C.O. gave me a jeep to have him checked out at St. Vith.
- Oradan bir cip geliyor.
There's a jeep coming from right over there. Better get the Sarge on the radio.
- En son jipi alınca ayak basmıştık.
It was when we got the Jeep.
Bizim oralarda yüksekokuldan mezun olduktan sonra daha iyi bir hayat kurabilmek amacıyla yaşadığı küçük şehri bırakıp başka bir şehre taşınmayan yok gibidir.
You ever spend a week driving cross-country in an'82 Jeep with bald tires, bad shocks... and worst of all, no air-conditioning. Ordinarily that would suck! Especially during a heat wave.
Orada bir cip var.
Oh, there's a Jeep over there.