Jemaine traduction Anglais

Bret, Jemaine ve Murray Dave'in dükkanından çıkarlar.

Bret, Jemaine and Murray leave Dave's shop. "

O halde ikimiz gideceğiz, Jemaine.

Well, I guess I'll just have to go with you, Jemaine. Just the two of us.

Sana da sözde randevunda, Jemaine.

Enjoy your date, Bret, and your pretend date, Jemaine.

Hey, Jemaine. Coco'ya şu aşk şarkısını yazdım.

Hey, Jemaine, I've written this love song for Coco.

- Hala Jemaine var.

- You've still got Jemaine anyway.

Jemaine, yardım etti.

Well, Jemaine helped.

- Sana da teşekkürler, Jemaine.

- Thank you too, Jemaine.

Kubbeyi görüyor musun, Jemaine?

See the band shell, Jemaine?

Gel de dokun, Jemaine!

Come down and touch it, Jemaine!

Jemaine, kafasını sallayarak onayladığını belirtiyor.

Jemaine's nodding in approval.

- Bu senin ki, Jemaine.

- Here's yours, Jemaine.

Jemaine, Yoko olsun diye "yok o" dedin.

Jemaine, you're putting "oh no" together to sound like "Ono."

Jemaine, sorun nedir?

Jemaine, what's the problem?

- Jemaine, randevulara gelmesini istemediğim için üzgün. - Arkadaşlığın dışında kalmasını gruba yoruyor.

- Jemaine's upset because I asked him not to come on our dates and he's misinterpreting his feelings about being left out of the friendship

İyi atlattık değil mi, Jemaine?

Good riddance, eh, Jemaine?

Kız arkadaşlar ve gruplar bir arada olmuyor.

Girlfriends and bands just don't mix, Jemaine.

Sevgili, Jemaine.

Dear Jemaine, by the time you read this,

Biliyor musun, Jemaine, aşkı düşünüyorum da sanırım o en güçlü yapıştırıcı.

You know, Jemaine, I've been thinking about love, and I guess it's the very strongest adhesive.

Jemaine?

- Jemaine?

Sen biliyor muydun, Jemaine?

Jemaine, did you know?

Jemaine biliyordu.

"Jemaine knew."

Çok iş var, Jemaine.

I've got a lot on my plate, Jemaine.

- Peki, aferin size, Jemaine ve Bret.

Okay, nice one, Jemaine and Bret.

- Jemaine, Sally'le nasıl gitti?

Hey, Jemaine, how'd it go with Sally? Yeah, pretty good.

Bak, Jemaine. İngiltere'de işler nasıl yürür bilmiyorum...

Hey, Jemaine, I don't know how they do things back in England...

Jemaine, bunu düşünmelisin.

Jemaine, you should think about that.

Jemaine, Sally'le çıkıyor, değil mi?

- Jemaine's on a date with Sally, right?

Jemaine'nin dudaklarının resmini göstermiş miydim?

Thanks. Have I shown you my picture of Jemaine's lips?

- Bunlar da Jemaine'nin dudakları.

that's... that's Jemaine's lips.

Ve gitmek için arkanı döndüğünde bana bakma.

- And as you turn around to leave... - Jemaine? ... don't turn back to me.

Jemaine, sende var mı?

Jemaine, have you got any?

- Sen ne yaptın, Jemaine?

- What about you, Jemaine?

Dün gece beni çok rahatsız eden bir şey oldu, Jemaine.

Something very disturbing happened to me last night, Jemaine.

Haklı mıyım, Jemaine?

Am I right, Jemaine?

- Merhaba, Jemaine.

- Oh hey, Jemaine.

Bunlarla pek ilgilenmiyorum, Jemaine.

I'm not interested at all, Jemaine.

Bak Jemaine. Ben, şey...

Look, Jemaine, I, um...

- Tamam, Jemaine. İyi geceler.

- Okay, Jemaine, good night.

Jemaine, sen de bunu al.

Jemaine, you take one.

Kutuyu aç, Jemaine.

Open your box, Jemaine.

- Jemaine, cdlerinizi...

- Jemaine, I've sold all your CDs,

Jemaine.

Jemaine.

Yine Bret'e kötü mü davrandın, Jemaine?

Are you picking on Bret again, Jemaine?

Senin annen bir şey göndermemiş, Jemaine.

Nothing from your mom, Jemaine.

- Bu, Jemaine.

- This is, uh, Jemaine.

Tamam ne diyorsan öyle olsun, Jemaine, Tüm ülkedeki en sevilmeyen ırk sizinkisi.

Be that as it may, Jemaine, you're pretty much the most disliked race in this whole country.

- Ben Jemaine.

- I'm Jemaine.

- Bir tane de Jemaine'den var.

- And one from Jemaine.

Jemaine olayı kaptı.

See, Jemaine's got it.

Jemaine, şuradaki kızlar bizi kesiyor.

Hey, Jemaine, those girls are looking over at us.

Jemaine?

- Yep? - Jemaine?