Jordanian traduction Anglais
58 traduction parallèle
Ancak ateşkesle birlikte Ürdünlülerin elindeki Kudüs ikiye bölündü.
But it divided Jerusalem, with the old city in Jordanian hands.
Eşi ve çocuğuyla birlikte UK'de yaşayan Londra Üniversitesi'nde okuyan Ürdün'lü bir yönetim danışmanı.
A Jordanian management consultant studying at London University, living in the UKwith his wife and child.
Ürdün ve Suriye pazarlarına girmek istiyorum.
I want to break into the Jordanian and Syrian markets.
Jordanian sabun operasıymış gibi yapma!
Don't make it sound like a Jordanian soap opera!
Batı Şeria Ürdün kontrolü altına ve Gazze Şeridi Mısır idaresi altına girdi.
The West Bank came under Jordanian control and the Gaza Strip under Egyptian dominion.
Bütün bu Ürdün isyanları hep Dethklok'un işi, baylar.
These Jordanian riots are all Dethklok's doing, gentlemen.
Ürdünlü zengin bir aileye mensup.
Member of a wealthy jordanian family.
Amerika'daki operatörlere ait değil, Ürdün'lü bir telefon operatörüne bağlı ve bize yardım etmek istemiyorlar.
it's a Jordanian carrier and they won't help us.
Jordanian'ın doktoru.
Jordanian doctor.
42, Ürdün, Amman Hastanesi'nde yöneticilik ve cerrahlık yapıyordu.
42, Jordanian, Director and surgeon at Amman Hospital.
Geçen hafta Ürdün Gazetesi Bilat'ın editörüne bir telefon röportajı vermişsin.
I understand you gave a telephone interview last week to the editor of the Jordanian newspaper Bilat.
Bu nedenle, Kudüs'ün fethi fikri Ürdünlü askerler olarak bizi daha çok tesvik ediyordu ve onu savunmak içinse dahada sert savasiyorduk.
So we considered the capture of Jerusalem as our incentive as Jordanian fighters, and we fought hard to defend it.
Kudüs'ün Eski Kudüs bölgesi Ürdünlülerin saldirilari altindaydi. Böylece, varolan çok çok az birimleride her yere yaymistik ve herkes heryerde savasiyordu.
The old city of Jerusalem was under attack by the Jordanian army, so we were stretched all over the place, and there were very few units, who were free to fight everywhere else.
Al-Saleem'le bizim kadar ilgilenen, Ürdün istihbaratı ile birlikte hareket edeceksin.
You'll liaise with Jordanian GID, who are as hot for Al-Saleem as we are.
Bu ev, Alousi diye bir ailenin ve bence, bir sürü akrabanın gelip gittiği normal bir Ürdünlü Aile.
The house is owned by a family named Alousi. And in my opinion, it just seems like a normal Jordanian family with a lot of country relatives.
Normal Ürdün Ailesi ama hepsi 18-35 yaşları arasında bekâr erkekler, doğru mu?
Normal Jordanian family. But all of them are unmarried males between the ages of 18 and 35, correct?
Takip için daha fazla insana ihtiyacın olacak Ürdün istihbaratından desteğe.
Well, you're gonna need some more human surveillance loaners from Jordanian Intelligence.
Elime, ihtiyacın olan veya istediğin her şeyi yapmak zorunda olduğumu açıklayan bir talimat geçti ama bence bu işe Ürdün Gizli Servisini dahil etmemiz operasyon bütünlüğümüzü bozacaktır.
Now, I am in receipt of a directive which tells me that I am to make myself useful to you in whichever way that you request or require. But it is my feeling that to involve the Jordanian secret service is a breach of operational integrity.
Ürdün İstihbaratı hakkında bana bir şey anlatmana gerek yok, tamam mı?
You don't need to tell me about Jordanian Intelligence, all right?
Bilmediğimi sandığın ama bildiğim Ürdünlü sevgilinin bacak arasına geri döneceksin.
Back with your Jordanian piece of poontang that you think I don't know about, but I do.
Ürdünlü.
He's Jordanian.
Anlıyorum ve Irak'taki durumun Ürdünlü insanlara yarattığı zorlukları da anlıyoruz.
I understand. And we understand that the situation in Iraq has created many hardships for the Jordanian people.
Diğeri bir Ürdünlü.
The other is a Jordanian.
O adam Ürdün İstihbaratı için çalışıyor ki bu da bizim için çalışıyor demek yani...
He works for the head of Jordanian Intelligence which means he works for us which means...
Hani Ürdün Hükümeti'nde çalışıyor.
Hani works in the Jordanian gorvernment, you know?
Arastoo İranlı olduğunu söylemesine karşın aksanının Ürdün'e özgü olduğunu biliyorum.
I knew that despite the fact that Arastoo said he was Iranian, his accent was Jordanian.
Bunu Gibbs'e verdik, Gibbs te Vance'e verdi, Vance, Eli David'e verdi, bunu okudu ve Ziva'yla beraber bir ekibi, Democles adlı bir Ürdün yük gemisine bindirdi.
We gave it to Gibbs, Gibbs gave it to Vance, Vance gave it to Eli David, who read it, and then he put Ziva and a team on a Jordanian freighter called the Damocles.
Ürdün bandıralı.
Jordanian flagship.
Ürdünlüler.
They're Jordanian.
Ben Ürdün Sünnilerindenim.
I'm Jordanian Sunni.
Ürdünlü ırkçı bok herif.
Fucking racist Jordanian piece of shit.
Ürdün Kraliyet Ailesi'nden Prens Hassan bin Talal Medine Anayasası konusunda bir uzman.
Prince Hassan bin Talal of the Jordanian Royal Family is an expert on the Constitution of Medina.
Ürdünlü bir doktor.
He's a Jordanian doctor.
Burası Lübnan Polisi.
We are the Jordanian Police.
Ürdünlü Dr. Maximillian Aziz bomba patladığında o konferans salonundaymış.
Dr. Maximillian Aziz, Jordanian, was actually in the auditorium the time the bomb went off.
Elinde pala olan adam Ürdünlü bir militan.
The man with the blade, he's a Jordanian militant.
- Jordania'nın hiç şansı yok o zaman.
- Jordanian got no chance, then.
Ürdün gemisi görüş alanımda.
I have the Jordanian vessels in sight.
Ürdün filosunu uyarın.
Notify the Jordanian fleet.
2,000 yıl önce, Ürdün Çölü nün bu bölümü Nabataeans ( Antik Ürdünlü )'lere ev sahipliği yaptıyordu, bin yıl boyunca göçebe halinde, çöl boyunca kıvrılan antik ticaret rotalarında develerini sürüp brandalar altında yaşadılar.
2,000 years ago, this part of the Jordanian desert was home to the Nabataeans and, for millennia, they lived a nomadic lifestyle, so living under canvas and driving their camel trains along the ancient trade routes that snaked across the desert.
Onu şu kulelerde yaşayan Ürdünlü bir prense sattım.
I sold it to a Jordanian prince living up there.
Ürdün büyükelçiliği.
Jordanian embassy.
Bağdat'taki Ürdün büyükelçiliğine... intihar saldırısı yapıldı.
Um, a suicide bombing has just taken place at the Jordanian embassy here in Baghdad.
En az bir ya da iki bombalı araç kullanıldı. Ürdün büyükelçiliğinin ön cephesi tamamen yıkıldı.
At least one or two car bombs were involved, and it has completely destroyed the front of the Jordanian embassy.
Hapiste radikalleşmiş Ürdünlü bir militandı. Afganistan'da eğitim kampı vardı ve Irak'ta bilinmeyen bir yerde... ülkeyi dize getirmeyi bekliyordu.
He was a Jordanian, a militant radicalized in a prison, had run a terror camp in Afghanistan and was now somewhere in Iraq,
Pasaportunda Ürdün damgası var.
His passport has a Jordanian stamp in it.
Ürdün gümrüğü Beretta'larımıza el koydu.
Jordanian customs seized our Berettas.
Ürdün Kraliyet ailesinden Prens Khalid Hasheim
Prince Khalid Hasheim of the Jordanian royal family.
Biraz önce, Ürdün'de bir özel kuvvet talim üssünde süper asker olmayı öğreniyorduk.
Earlier on, we were at a Jordanian special forces training base learning to be super army soldiers.
Bu topraklara Kudüs Eski Şehri de dahildi.
Israel took all of Jordanian held Palestine, including the Old City section of Jerusalem.
Yok olmuş, bir olayda kaybolmuş... ( missing in action - MIA- )
Disappeared, missing in action... in battle against Jordanian Legion, Jerusalem, on June 6, 1967,