Judgment traduction Anglais
5,158 traduction parallèle
Yargı Tanrı'ya aittir.
Judgment belongs to God.
Senin kararına bırakacağım.
I'll leave that to your better judgment.
Ama karara varmak için burada değiliz.
But we're not here to render judgment.
Tek bir nazik sözcükle bütün yargıların ortadan kalkıyor.
One kind word and your judgment takes flight.
Tecrübelerime göre kararım kefaleti reddetmekten yana.
My tentative judgment is to deny bail outright.
Shria'nın keyfine göre kocamın cariyelerini seçmeyeceğim.
I will not choose my husband's concubines based upon Shria's judgment.
Tabi ki yargılamıyorum.
I make no judgment, of course.
- Bak, Coulson'ın hükmüne güveniyoruz.
- Look, we trust Coulson's judgment.
Yargılamıyorum, Zelda.
That is not a judgment, Zelda.
Velev ki, sahsi hissiyatiniz kararinizi etkiliyordur elbette?
Unless... Unless, of course, perhaps your own feelings cloud your judgment?
Bir anlık yanlış bir karardı.
It was a lapse in judgment.
Aslında hikayesini okumuştum.
Judgment day. " Actually, I read the play.
Eichorst ve onun türü ortaya çıktığında seni manipüle edenlerin, fikrini değiştirenlerin onlar olduğunu söylüyordum kendime.
Then eichhorst showed up and his ilk, And I told myself it was them, Manipulating you, warping your judgment.
- İkiniz hemen peşin hüküm veriyorsunuz...
- You two are so judgment...
Ona karşı bu yaklaşımın sadece daha fazla canını yakar.
Your judgment only hurts her more.
Aileni, dostlarını, saygını her şeyi gören Tanrı'nın hükmünü ve bunun için değer diyebilir misin?
Family, friends, respect, judgment in the eyes of an all-seeing God, and call it a price worth paying?
Kararı sen ver.
Use your judgment.
Evet, Bay Statton duyguların muhakeme gücünü nasıl bulandırdığını çok iyi bilir.
Yes, Mr. Statton is well aware of how risky it can be to let emotions cloud his better judgment.
İnisiyatifinize güvenmiyor musunuz?
You don't trust your own judgment?
Yargının özeti bu.
I move for summary judgment.
Ya, bütün bunları hayal ediyorsun, bu durumda senin vereceğin kararlara güvenilmez, ya da David Ridges hala hayatta, ve seni öldürmeye çalışıyor.
Either you're imagining all this, in which case your judgment can't be trusted, or this David Ridges is still alive and trying to kill you.
- Hayır, yargılamıyorum.
- No, no judgment, I promise.
Yargılarına güven.
Trust your judgment.
Yargının gücü, 17 yaşındaki bir oğlanın ellerinde değildir.
The power of judgment does not lie in the hands Of a 17-year-old boy.
Bunlar kızınızın ifadesine güvenmediğiniz anlamına mı geliyor?
Does that mean you don't trust your daughter's judgment?
Belki de duygularımın kararlarıma etki etmesine izin veriyorumdur.
Listen, maybe you're right. Maybe I'm... Letting my emotions cloud my judgment.
Kararınızı sınamak için farklı yükseklik ve genişlikte üç geçit yapıldı.
"To test your judgment, three gateways " with different widths and heights have been created,
Bu çocuklar gay bar olayının kötü bir dubstep remixine bile dayanamazlar.
These boys wouldn't last one bad dubstep remix of gay bar judgment.
J HAMILTON SÜRTÜK KÖPEK Ne yazık ki, lisede yargılanmaktan kaçmak zordur.
_ Unfortunately, judgment was hard to outrun in high school.
Sana ulaşamadım ve kahrolası bir karar verdim.
I couldn't reach you, and I made a goddamn judgment call.
Çünkü verdiğin her karar boka dönüyor.
Because every judgment call you make turns to shit.
Görüşünü bulutlandırıyor.
It clouds her judgment.
- Kararının sorgulanmasını erkekler sevmez.
Boys hate it when you question their judgment.
Kendini yakıyordu, şimdi mantık arar oldu.
We're getting sanity judgment from the self-burner.
Eğer çocuk dediğiniz gibi kabahatliyse, ki ben bu tür konularda Yüce Han'ın kararlarından asla şüphe etmem, o zaman ben de onun kadar suçluyum.
If the boy is culpable as you say, and I have no reason to doubt the Khan's good judgment on such matters, then I am equally culpable.
Buraya hüküm vermeye geldim, eş seçmeye değil.
I've come to hand down judgment, not take up wives.
Haberin olsun bugün gerekli hüküm vahiy gelirse elim Tanrı'nın kudretli yumruğu gibi inecektir.
Be advised... my hand will fall with the might of God's fist should he reveal a necessary judgment today.
Kararınızı, yüce Tanrı'nın kararıymış gibi kabul edeceğim.
I accept your judgment... as Heavenly Father's own.
Kararına boyun eğerim.
I will abide by his judgment.
Yoldaşıma peşin hükümlü davrandım.
I sat in judgment on my fellow man.
Sağduyulu bir karar verdim.
I made a judgment call.
Yargılamıyorum, alınma.
No judgment, mind you.
Tekrar, yargılamıyorum.
Again, no judgment.
Sevgi, yargı gücümüzü ve açık bir biçimde görme yeteneğimizi yok ediyor.
Love destroys our judgment, our ability to see clearly.
- Değerlendirmen müthiş!
And your judgment's so great!
- Ben aslında... yargılamıyordum.
I wasn't making a judgment call.
Seni hayal kirikligina ugratmam kararlarini etkilemesin.
Don't let your frustration with me affect your judgment.
Onu hayal kirikligina ugratman kararlarini etkileyecek.
He's gonna let his frustration with you affect his judgment.
Aklına girer, düşünceleri etkiler ve bizim olduğumuzu unuttururdu.
He'd get in his head, erase his good judgment and forget we existed.
Ondan nefret ediyorum. Ama duygularımın kararlarımı etkilemesine izin veremem.
I... detest him, but I can't allow my emotion to cloud my judgment.
Sağduyu sıfır.
Bad judgment.