Justify traduction Anglais
1,661 traduction parallèle
Bu cinayeti haklı çıkarmaz.
It doesn't justify murder.
Yoksa okulda ne için bulunduğumuzu açıklayamayacaktık.
Otherwise, we can't justify why we were in the school that night.
Bu kararı haklı çıkaracak hiçbir şey yapmış olamazsınız.
There's no way you did anything to justify this.
Sirkilasyon sayıları aşağı düşen bir editörün, özel güvenlik bütçesinin hatırı sayılır şekilde artmasını haklı çıkarmak zor.
Hard to justify that beefed-up personal-security budget for an editor whose circulation numbers are trending down.
O Tanrı'nın açıklamalarını saptırarak cinayet işliyor.
He's perverting god to justify murder.
O Tanrının açıklamalarını saptırarak cinayet işliyor.
He's perverting god to justify murder.
İnsanların yaptıkları korkunç şeyleri haklı çıkarmak için dini kullanmalarından bıktım.
Tired of people using religion to justify the terrible things they do.
- Görüşmeye izin veremem.
- I can't justify it.
Gerçekten de Vanessa'ya ilgi duyuyor olsaydım sürekli bana kızmakta haklı mı olacaktın yani?
And if I did have feelings for vanessa, That would justify you being angry at me all the time?
Şimdi seni öldürmeyi deneyecekler.
If Matsuda dies that would justify the suspicion against Yotsuba...
500 dolar fazladan masrafımız var.
That's 500 in expenses I can't justify.
Suçlu işlediği yüz kızartıcı suçları haklı göstermek için iç görüyü kullanır.
The criminal uses insight to justify heinous acts.
Bu onları haklı çıkarmaz.
Well, geography doesn't justify it. I know.
Akademik sigortanı dahi ödemezsen sana nasıl bir burs ayarlayabilirim ki?
How can I justify a scholarship for you if you haven ´ t even paid your academic insurance.
Sicilya'da ölümüne sebep olacak hiçbir şey yapmamıştı " dedi.
He hadn't done anything in Sicily to justify all that hate towards him. "
Bunu kabullenmeliyim.
I could justify that to myself.
bunu nasıl kabullenebilirim?
how do I justify that to myself?
Bu harcamaları Hector'a nasıl açıklayacağım?
Come on, how am I supposed to justify these expenses to Hector?
Hayır, kendimi haklı çıkarmaya çalışmıyorum.
No, I am not trying to justify myself..
Çoğunu görmezden gelebilirim ama aldığım parayı hak etmeliyim.
I'm gonna look the other way, but I got a paycheck to justify. - Can you just leave the meds?
Niye hesap vermek zorundayım ki?
Why do I have to justify?
- Zorbalık haklı çıkarmaz.
- That doesn't justify violence.
Tabii öyle ama Süleyman'ın kendini temize çıkarma şansı olmalı.
Ok, but it's Souleymane's chance to justify himself
İzcilik amerikada çok popüler., İngilterede Lord Baden-Powell'ın başlatmış olmasına rağmen., Sadece genç ünifromalı çocuklar... çadır paylaşıyor..
The Scouting movement is very popular in America, though it was started in Britain by Lord Baden-Powell, who was keen to justify his hobby of sharing a tent with young boys in uniform.
Bu şekilde büyük paralar kazanıyoruz!
It's how we justify our enormous salaries!
Kuru temizleme mekanizmasını muhasebeciye ayarlamam lazım.
I just need to justify my dry cleaning carousel to my accountant.
Saygıyı haklı çıkaracak, hiç kimseyle sağlıklı bir ilişki yaşamamış bir kişi olarak bunu sen söyle bana.
You tell me one successful relationship you have ever had with anybody to be able to justify what is decent.
Açıklamana gerek yok.
You don't have to justify yourself.
Seninle evlenerek ona yaptığım şeyleri hafifletebileceğimi düşündüm.
I thought that by marrying you... I could justify what I did to her.
Ama yaptığımız yanlış şeyleri haklı çıkarmaz.
But it does not justify our wrongdoings.
Tanrının yaptığını söylediğin herşeyi, bilim kanıtlayabiliyor
Science can justify everything you claim God has done.
Yani savunmanız bu mu- -
So that's how you justify it- -
Kendi kendini her konuda haklı çıkarabilirsin.
You can justify anything to yourself.
Orada olman beni haklı çıkarmak için yeterliydi.
You know, it was enough to justify me being there.
Senin bir ilişkin olduğunu ve onu sorgulamaya çalıştığını düşündüm.
I thought you had an affair and you were trying to justify it.
Onu yargiliyor musun?
Are you trying to justify him?
İlginç, hem Alex'e daha yumuşak davranmadığınız için pişmansınız hem de aynı zamanda sert davrandığınız için kendinizi haklı görüyorsunuz.
It's interesting that you regret not being more gentle yourself with Alex, and yet at the same time, you seem to justify being harsh.
Bu boku okumuştum. Üstünlük yanlısı beyazlar inançlarını haklı göstermek için kullanıyorlar.
I've been reading up on the crap these white supremacists use to justify their beliefs.
Hangi suç böylesine bir cezayı haklı gösterebilir?
What crime may justify a punished like this?
Yoksa kendimi savunma mı istiyorsun?
Want me to justify myself?
Böyle bir saldırıyı neye dayandıracağız?
How can we justify a preemptive attack?
Bu aynı şekilde karşılık vermeyi haklı kılar.
That would sure justify retaliation.
Peki bu kararı nasıl temellendirdiler?
How exactly did they justify their decision?
SEKİZİNCİ BÖLÜM 2001 yılından beri şirket her yıl bir "Taahhüt Raporu" yayımlıyor. Monsanto'nun yaptığı işleri haklı göstermek amacıyla hazırladığı bir çeşit etik beyanat.
Since 2001 the company has published a yearly document titled "The Pledge Report," a kind of ethics statement in which Monsanto tries to justify its business practices.
Bu kadının zehrini kusmasını haklı göstermeye başlayamazsın.
You cannot begin to justify this woman's spewing of her venom.
Sarah, kardeşinin o otobüse binmesini haklı göstermene gerek yok.
Sarah, you don't have to justify your brother getting on that bus.
Her yol mubahtır anlamında mı?
For what? That the ends justify the means?
Bu sözü, Engizisyonun tüm vahşetini haklı çıkarmak için kullandılar.
They used this single word to justify every atrocity of their Inquisition.
Çünkü siz işinizi yaparken şu kocaman para çukurunu neden doldurmadığımızı doğrulayabilirsiniz.
Because while you're doing your job, you can help justify why we're not filling in this giant money pit.
Kendini temize çıkarmak için neden..
Why did you not justify yourself
Nu yanını seviyorum.
You don't have to justify it to me.