English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ K ] / Kalıp

Kalıp traduction Anglais

10,396 traduction parallèle
Gerçekten düşünülmesi gereken konu kraliçenin ölümümü yoksa Amerikanın dikkatinin grip ile yaşam arasında kalıp dağılması mı?
Are you honestly suggesting that we committed regicide to distract America from a flu and a life choice?
- Evet, ya da şeytani bir kalıp sabun gibi.
Like an evil doll. Yeah, or-or like an evil bar of soap.
Siz, um... siz çocuklar kalıp birşeyler içmek istermisiniz?
You guys, um... you guys want to stay for a drink?
Bir kalıp peyniri yedikten sonraki halimden daha fazla kasıyorsun.
Wow, you're pushing harder than I was after I ate that whole brick of cheese.
Olduğun yerde kalıp ellerini kaldırmaman senin yararına.
Best just stay still and keep your hands by your side.
Siz burada kalıp geriye kalanların işini bitirin.
You guys stay here and mop up the stragglers.
Bir çözümünüz varsa, birkaç gün kalıp -
If you've got some solution, you could stay a few days and...
Ya da kalıp kanepede uyu ve sana başka bir çıkış yolu bulmaya çalışalım.
Or stay, crash on the couch, and we'll try to find you another way.
- Kalıp, dört parçaya bölüneceksiniz.
You'll stay and be quartered.
Ama burada kalıp mücadelede olmalıyım.
But I should be here, in the fight.
Burada kalıp köy için iyi şeyler yapmak istiyorum.
I want to stay here and do something for the village.
Burada kalıp geri gelmelerini beklemek mi?
You want to stay here and wait for them to come back?
Bayan Danforth ve Madison bir saat sonra bize gelecekler. O zaman içerisinde ya kalıp nutuk atmanı dinlerim ya da duş alırım.
Mrs. Danforth and Madison are going to be at our house in like an hour, so I have time for one of your lectures or a shower.
Kalıp onları korumalıydım.
I should have stayed and protected them.
Aslında efendim, içinde bir kalıp buldum.
Actually, sir, I detect a pattern to it.
Anne evde kalıp bütün gün film izleyeceğimize söz verdin ama daha bir film bile izlemedik.
You promised that we would have a home cinema day, and we've not seen a single film yet.
Aptal biri bile suç mahalinde kalıp güvenlik altında tutmamız gerektiği bilir.
Any idiot knows that we must remain at a crime scene and keep it secure..
Şöyle yapalım... sen evde kalıp işlerle ilgilen. Ben de mümkün olan en kısa sürede döneyim.
Let's do this : you stay at home and keep everything cozy, and I will be as quick as I can.
Neden az önce vurduğun dört kişiyi, herhangi birinin hayatta kalıp seni teşhis edebileceğini bilerek, hastaneye götürürsün?
Why take four people that you've just shot to the hospital, knowing that any of'em could survive and identify you?
Biraz daha kalıp öyle dön.
Stay here a bit longer and come back.
En iyi şövalyemin burada kalıp kraliçemi koruması gerek.
I need my best knight to stay here and protect the queen.
Stanford'a gitmek yerine evde kalıp ailemizle ilgilendim.
I stayed home and took care of our family.
Kim evde kalıp aileyi bir arada tuttu? Sen kek pişirmekle meşgulken kim çocuklara yemek hazırladı?
Who do you think stayed home and kept our family together while you were too busy baking muffins to make dinner for your kids?
Siz çocuklar geride kalıp bu alevleri söndürün.
You guys stay behind and put out these fires.
Aslında sanırım biraz kalıp küçük ejderha üssünüzün tamirine yardım edeceğim.
Actually, I think I might stay a while, help repair your wee dragon base.
Tüm gece boyunca uyanık kalıp bazı yeni ejderhalarla kavga ettik.
We stayed up all night wrangling some new dragons.
Biraz daha kalıp kahve de içsene.
You should have some coffee and hang out a bit.
19'umdayken kazara hamile kalıp onu doğurdum.
I got pregnant by accident when I was 19 and gave birth.
Dünya'mdaki Hızlandırıcı'dan yayılan karanlık maddeye maruz kalıp yıldız ışığı üretebilen bir meta-insan olmadan önce kendi çapında bir hırsızdı.
Small-time thief on my Earth until exposure to the dark matter from the Particle Accelerator and became a meta-human with the ability to derive power from starlight.
Katrina'dan sonra, suyun altında günlerce kalıp canlanan insanlar gördün.
After Katrina, you saw people walking around after they was dead in the water for days.
"kişi kendinden bilir işi" diye cevap vermiştin, sonra da bütün gece uyanık kalıp onun cevap vermesini bekleyerek yenileye tıklamıştın, sonra da ağlayarak uyuyakalmıştın.
"it takes one to know one," and you stayed up all night hitting "refresh" on your browser waiting for them to reply and then you fell asleep crying?
Kalıp bakalım mı?
You want to check it out?
Sizler burada kalıp buraya barikat kurun.
The rest of you stay here, barricade the place.
Ölen arkadaşımızın gizli hazinesi için çılgın bir maceraya atılmak yerine cenazede kalıp üzülmeyi mi tercih ediyorsunuz?
Wait, so you'd rather just stay at this funeral and be sad, instead of going on a crazy adventure to find our dead friend's secret treasure?
Kalıp, kariyerimi mahvedecek bu berbat filmde oynamam gerekiyor.
Lucky me, I get to stay here and work on this movie that's gonna ruin my career.
Kalıp takılmak isterdim ama sete gitmem gerek.
I'd love to stay and wallow with you, but I gotta head out.
- Kalıp izleyebilir miyim?
Can I stay and watch?
Sizinle kalıp kalamayacağını soruyor. "
She asks if she can lodge with you.'
Sehrin çok çok uzaklarından mahalleye yeni vampirler geldiler. Ve vekilin kendi taraflarında olmasını istiyorlar... ve Davina hayır derse... onu öldürecekler... ve onun şehirden ayrılmasını istiyorum ama elbette o kalıp savaşmayı istiyor... ve ben de oturup kendini öldürtmesini izlemek istemiyorum.
Some new vampires are in the Quarter from out of town, way out of town, and they want the Regent on their side, and if Davina says no, they're going to kill her, and I want her to leave town,
Bütün bir kalıp.
A whole cake.
Jesse'yi kurtarmanın en iyi yolu burada kalıp bir takım olarak bizimle çalışman.
Look, the best way to save Jesse is for you to stay here, and work with us as a team.
Bir zombi ısırığına maruz kalıp hayatta kalabilen tek kişi o.
He's the only human known to have survived a zombie bite.
Burada sıkışıp kalırlarsa oteller ve barlar için iyi olur.
It'll be good for the hotels and bars if they get trapped
Siz burada kalıyorsunuz, babanızı alıp geleceğim.
You guys stay back, I'm gonna get your father.
Ömür boyu kendi cehennemine sıkışıp kalırsın.
Trapped in your own personal hell for eternity.
Geriye hiç iz kalmamış, yanıp kül olmuş kalıntılardan, Pryce'ın şüphelenmez.
Pryce will not have suspicion if there are but charred remnants that leave no clues.
Olduğun yerde kal, kıpırdama!
L.A.P.D. Stay right there. Don't move.
Örneğin bir kadın tecavüze uğrayıp hamile kalırsa kürtaj uygulanmalıydı.
This applied to pregnancies that were a result of, for instance, rape.
Bana kalırsa Noel'i önce evde kutlayıp daha sonra sevdiği kişinin yanına gitmesi mantıklı.
For me it is logical. First Christmas at home, then with his beloved.
Bana kalırsa, adamı müessir fiilden tutuklayıp, bayram süresince tutayım.
I don't mind arresting the guy for aggravated assault and holding him through the holiday.
Bir sürü hap alıp, onları bir grup bilimkurgu ve fantezi klişeleriyle mideye indirip 2 bin sayfalık kalın bir dışkı çıkarmışsın!
You just took a lot of pills, mashed together a bunch of sci-fi and fantasy clichés and crapped out a 2,000-page turd.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]