Kameralar traduction Anglais
6,772 traduction parallèle
Görünüşe göre Point Dume kameraları yatı gece görüşüyle çekmiş.
It looks like the Point Dume cameras got the boat on night vision.
Trafik kameralarını ve uyduları araştırıyorum.
Searching traffic cams and satellites.
Altı ay boyunca kameralar beni izlerken hücrenin tuğla duvarlarına baktım.
Hey, I just spent six months in the SHU, staring at cinder block walls with cameras on me 24 / 7.
Kameralar kapandı.
Cameras down.
- Peki ya güvenlik kameraları?
- What about the surveillance cameras?
Biri, fail kameraları kapatmadan 15 dakika öncesini izlediyse çok fazla arabanın geçtiğini görmüştür.
If one watches the 15 minutes before the perpetrator turns off the cameras way too many cars go by.
Hangi kameralar?
- What's this about cameras?
Kameralar 05.10'da kapanmış.
The cameras were shut off at 5 : 10 A.M.
Şu kameraların bir şey yakalamış olması gerek.
Those cameras should have seen something.
Çünkü bütün kameralar Han'ın üzerinde şu anda.
Because all the cameras are on Han right now.
Kameraları nereye sakladığını söyle hemen.
Tell me where you hid the camera crew.
– Peki ya güvenlik kameraları?
How about the CCTVs?
Kameralar olmadan körüz, tamam mı?
We're blind without the cameras, ok?
Pencereden en az bir metre geride durun... Yoksa kızılötesi kameralar sizi bulur.
Stay at least a foot back from the window, or the infrared cameras will pick you up.
Bu arada Grand Central'ın 10 blok çevresindeki tüm trafik kameralarını araştırıyoruz ve böylece onu bulacağız.
In the meantime, we're searching every traffic camera in a ten-block radius of Grand Central, so we are going to find him.
Kameraları gördükleri anda, hepsi sürekli birilerini arıyolardı.
When they saw all the cameras, they all were on the telephone calling whomever.
- Davis, trafik kameralarını incele ve elinden geldiğince çabuk rapor ver.
Davis, I need you on traffic cams. - Report back to me A.S.A.P.
Trafik kameralarındaki bütün görüntüleri aldım.
Pulled all the footage from the surrounding traffic cams.
Kameraların görüş alanının dışına çıkıyor.
He goes beyond the view of cameras.
Tamam, hepimiz güvenlik kameralarını aşma derdi olmadan ya da bilgisayar yönetimindeki kapıları veya algılayıcıları açmadan içeri girmenin... -... yolunu bulmaya odaklanalım.
Okay, uh, let's all put our minds toward finding a way into the building without passing surveillance cameras or opening computerized doors or sensors.
Kameraların görüş alanından çıktı.
But I can't see Ralph. He's off the surveillance grid.
Kameralar burada, burada.
Cameras here, here.
Dijital kameraları olan şişman umutsuz adamlar seni takip ediyor, ve garip olan ben miyim?
You're being chased by desperate overweight men with digital cameras, and I'm the odd one?
Her yerde güvenlik kameraları var.
There are security cameras everywhere.
Hareket algılayıcılar, kızılötesi kameralar, yakınlık alarmları.
Motion detectors, infrared cameras, proximity alarms.
Otoparktaki güvenlik kameraları çekememiş.
Security cameras at the parking garage didn't catch it.
Bu sabahki Patlamadan önceki bütün trafik ve güvenlik kameralarına baktım.
I have looked through every single piece of traffic and security footage from before the car explosion this morning.
Arkady'yi öldüren kişi, kameraların yerini biliyormuş.
Now, whoever killed Arkady knew where the cameras were.
Kameralar döngü görüntüleri reddediyor. Tamamen etkisiz hâle getirmek zorunda kaldım.
The cameras are resisting loops, so I've had to disable them entirely.
Tamam, kameralar çekime başlasın ve iyi şanslar stüdyo.
OK, roll cameras and good luck, studio.
Kask kameralarına geçiyorum.
Switching to helmet cams.
En güvenli ve güvenlik kameralarının olmadığı tek kat.
It's the most secure, and it's the only floor without surveillance cameras.
Harold şehrin kameralarına erişim imkanına sahip.
Harold's tapped into the city's cameras.
Hastane güvenlik kameralarını kapatıyorum.
Shutting down hospital video surveillance.
Maalesef saldırı sırasında tüm kameralar kapatılmıştır.
Unfortunately, all cameras were turned off during the attack.
Hayır ve havaalanındaki kameralar da dükkanın kasasını net bir şekilde görmüyor.
No, and the cameras in the airport don't have a good angle on the register.
Orada yürüyor. - Kameralar ve onun için çok karanlık.
He's headed down there.
Galiba kameraları düzeltecek bir şeyim var.
I bet I have something to fix those cameras.
Gözetleme kameralarının söküldüğü yer, kuzeybatı avlusunda görüntüyü kaybettik.
Our tail just lost David in part of the northwest quad where the surveillance cameras are down.
Eminim o kameraların birine yakalanmışımdır.
I'm sure I'll show up on those cameras.
- Görgü tanıkları, kameralar.
Possible witness, video.
Trafik kameralarını kontrol et. Mağazalarda, trafik ışıklarında durup durmadığını öğren.
Check street surveillance- - any stops she made- - stores, traffic lights, hitchhikers.
Henüz bir şey yok. Trafik kameraları sadece yanlış bir şey yapılınca resim çekiyorlar.
The thing about traffic cams is they only take a picture when you do something wrong.
Bunlar güvenlik kameralarından alınan görüntüler.
These are screen grabs from the hotel security camera.
Yalan kanıt oluşturacaklar Amerika, düşmanın yüzünü görsün diye kameralar karşısına çıkaracaklar ve onu savunma yapma şansı olmayan bir yere atacaklar.
They'll rig the evidence against her parade her in front of the cameras so America can see the enemy and then put her away someplace where she has no chance to mount a defense.
Kameraların dönmesi de 30 saniye daha alır.
It'll take another 30 for the cameras to cycle.
20 saniye içinde kameralar tekrar açılacak.
In about 20 seconds, that camera will turn back on.
Kameralar, savas odasina 11 : 23'de geri geldi.
Cameras came back online in the war room at 11 : 23.
Komşuların kameralarındaki görüntüleri toplamam vakit aldı.
Took me a while to round up all the neighbor's security footage.
Umarım Hetty, Eric'in otel kameralarına girmesini sağlar.
Well, let's hope that Hetty can get Eric access to the hotel's surveillance cams.
Şu anda güvenlik kameralarını tarıyorum.
State-sponsored murder?