Kanatlar traduction Anglais
4,232 traduction parallèle
Rambabu seni de kanatlarının altına aldı ha?
Rambabu took yöu under his wing too.'
- Ya ne yapalım? Kanatlarımızı açıp Apollo'nun kucağına mı uçalım?
Sprout wings and soar towards warming embrace of fucking Apollo?
Bu gövdesi, bu da kanatları.
That's-that's the body and those... those are the wings.
Kanatlar arası gezi serbest.
Start free flow.
Daniel şirket kanatlarına bir tüy daha ekliyor.
Daniel's adding a new feather in the company cap.
Böceklerin büyük vücutları vardır aynı zamanda da büyük kanatları.
Beetles have sizable bodies but also large wings.
Sonraki nesillerin kanatları küçüktür.
Later generations had smaller wings.
Aslında, bazı Galapagos böcekleri kanatlarını tamamen kaybettiler.
In fact, some Galapagos beetles lost their wings altogether.
Bu bireylerin küçük kanatlarının olmasıyla burada çok daha uzun süre kalma olasılığı vardı.
Those individuals with smaller wings were much more likely to stay put.
Çünkü böcekleri buraya taşıyan büyük kanatları aynı zamanda onları başka yerlere de taşıyabilirdi.
That is because the big wings that brought the beetles here can equally well carry them off again.
Ataları buraya ilk ulaştıklarında, kanatları vardı. Tıpkı diğer karabataklar gibi.
Its ancestors, when they first arrived, had wings like any other cormorant.
Ancak onlarla uçmaları gerekmiyordu. Nesiller boyunca kanatları küçülmeye başladı.
But with no need to fly, its wings over generations became smaller and smaller.
Şimdi, sadece bir kaç tüyle örtülü kütük şeklinde kanatları var.
Now, they are mere stumps with a few tattered feathers.
Ceren, şu martının umarsız uçuşu gibi ben de sevgimi, senin kanatlarında kollarında buldum, Ceren.
Ceren, just like that hopeless seagull up there I found my love under your wing and in your arms, Ceren.
Reggaeyi de severim, tavuk kanatlarını da.
I do love reggae and I do love chicken wings.
Kanatları çok seviyorsun ama değil mi?
You got a thing for wings, don't you?
Kanatları kuruyunca havalanacaklar.
As soon as their wings dry out, they will take to the air.
Kelebek kanatları gibi birbirlerine yaklaşıp uzaklaşıyorlar.
Swooping and pulsing, like butterfly wings.
Bence Doctor Who ona kanatlarını açma fırsatını vermişti,... çocuk gibi davranma ve kendini geliştirip, eksantrik olma şansını bu işin büyüsünü yakalamıştı.
I think Doctor Who gave him the opportunity to spread his wings, to be childlike and to expand and to play around with the eccentricity and the wonder of it all.
Kanatlarını cennetin 3. katının üzerine gerip onları dünyaya fırlatır.
"his-his tail drew the third part " of the stars of heaven, and he cast them to the earth.
Bacakların, meleklerin kanatları gibi.
♪ You trade your legs for angel's wings ♪
Kanatlarını aç ve uç.
♪ Spread your wings and fly ♪
Uçardım ama kanatlarım yok, yani artık yok.
I would fly, but I - - I have no wings, not anymore.
Kanatları olmadan bir melek nedir ki?
What's an angel without its wings?
Özellikle de, o dev gibi kanatların dengeni bozduğu düşünülürse.
Especially being thrown off balance by the giant fairy wings.
- Kamu hizmeti olmak şöyle dursun bir sineğin kanatlarını koparıp kıvranışını zevkle izlemek gibi bir programdı.
That was as much public service as pulling the wings off a fly.
- Kanatları var mıydı?
Did she have wings?
Çünkü baş kısmını başka bir galaksi oluşturmuştur. Kanatlarını ve gövdesini oluşturan iki galaksiye saniyede yaklaşık 400 Km hız ile çarpan milyarlarca yıldız barındıran üçüncü bir gök ada.
Because the head is formed by another galaxy, a third galaxy, an island of billions and billions of stars, colliding with two galaxies that form the wings and the body at a speed of around 250 miles a second.
Sonra bir de kanatları var bu da insanın aklına melekleri, tanrıyı getiriyor tabii bir de seks yaptığın zaman yaşadığın pişmanlığı.
And then he's got wings, which make you think of angels, which makes you think of God, which makes you feel guilty about having sex in the first place.
Bozulmamış kanatlarını çırparak gelip... "
Fluttering your pristine wings.. "
Kanatlarıma baksana!
Look at my wings!
Neymiş bu? "Kanatları olan küçük bir penis" bu şimdi ana başlık mı?
What's that? A little knob with wings - is that a bullet point?
Burun kanatları genişlememişti.
Her nose wings were not dilated.
Büyük annemin meşhur tavuk kanatlarından getirdim.
I brought grandma's famous chicken wings.
Meleklerin kanatları ve kafalarında haleleri olur ve nefesleri de kurutulmuş et ve mısır gibi kokmaz.
Angels have wings and halos, and-and their breath doesn't smell like beef jerky and kettle corn.
Ne zaman çok özel bir öğrenci "Hey, hocamın bana öğrettiği her şeyi alacağım ve kanatlarımı açıp yoluma gideceğim." derse bu bir felakete dönüşür.
It often comes as a blow when a very special mentee says, "hey, I'm gonna take everything my sensei taught me, spread my wings and move on."
Pekâlâ, benim durumumda, kanatlarımı açıp Galweather'da kalmaya karar verdim.
Well, in my case, I have decided to spread my wings and stay at galweather.
Ama kanatlarımın altındakilere en iyi şekilde bakmak için elimden geleni yaptım.
But I did my very best to take care of those who fell under my wing.
İlk katıldığımda Charlie beni kanatları altına aldı.
When I first joined, Charlie took me under his wing.
Yaşama, özgürlük ve tavuk kanatları yeme hakkım var.
I have the right to life, liberty, and chicken wings.
Masanın kanatlarını açtım.
I put the table leaf in.
- Tam olarak, Değişken kanatlar.
- Uh, Changewings, to be exact.
Çünkü Değişken kanatlar o tek yumurtayı ele geçirmek için takım halinde çalıştılar.
Because the Changewings worked as a team to save that one egg.
Tüm yumurtaları annelerine geri verinceye kadar ve Değişken kanatlar adayı terk edinceye kadar herkesi adadan çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum.
I think we should get everyone off the island until we can get the eggs back with their mothers and the Changewings are gone.
- Değişken kanatlar gittiler.
- The Changewings are gone.
Değişken kanatları koyda tutabilir misiniz?
Can you guys keep the Changewings at bay?
Tamam Değişken kanatlar, orada olduğunuzu biliyorum.
Okay, Changewings, I know you're out there.
Kanatlarını kırmak.
Wing it.
Geniş kanatlar, ilginç.
Hey!
Mickey'i kanatları altına almıştı.
He'd taken Mickey under his wing, see.
- Burun kanatları.
Nose wings.