Karan traduction Anglais
3,328 traduction parallèle
Scott'a zorluk çıkaran başka biri vardı.
Someone else was giving Scott a hard time.
Arıza çıkaran bir çalışan olabilir.
Disgruntled arcade employee.
Şimdi ölümle alakalı olmayan bir dipnot, Homer Simpson'ın arabasındaki garip sesi çıkaran şeyin ne olduğunu bulmanı istiyorum.
Now, on a non-murder - related note, I want you to find out what's making that funny noise in Homer Simpson's car.
Onu hastaneden çıkaran benim.
I'm the one who got him out of the hospital.
Tam bir karmaşa çıkaran sikik maymun!
Fucking pie ape!
Ama o an bir sürü arama vardı. Bir gıdım ilerleyemediğim bana sorun çıkaran....... bu aramalarla karşı karşıyaydım.
At this point, there's too many calls just to sit on this and, and make it my problem because I don't pass it along.
Okyanusun derinliklerinden, karanın en yüksek zirvelerine ilk defa yüz yıldan uzun bir süre önce ziyaret edilen yerlerde bile yeni keşifler yapılıyor.
From the depths of the ocean to the highest peaks of the land, new discoveries are being made even in places which were first visited over a century ago.
Onu uçaktan çıkaran sörfçüler, bundan kesinlikle eminler.
Yeah, just her. The surfers that pulled her from the plane are pretty positive about that.
Çevreci bir yarış arabası ortaya çıkarmak için bitmiş ürünü yarış koltukları, ekstra kadranlar ve güzel ses çıkaran bir egsozla süslemişler.
They've garnished the finished product with racing seats and extra dials, and a tuneful exhaust to create an eco-racer
Bir yanınıza gülerken, gayda gibi ses çıkaran biri oturur.
They sit you beside somebody whose laugh sounds like bagpipes.
Bu insanın içindeki kötülüğü dışarı çıkaran bir oyun, şehir dışında herkesin kaldığı evde yapılan düğünler gibi.
It's an evil game that brings out the worst in us, like a wedding where the reception's in the same place as everybody's rooms?
Tüm Noel tatilini, evde aşağı inmesini beklemene sebep olacak kadar kötü bir şekilde donunu çekip testislerini yukarı çıkaran adam mı?
Was he the one who wedgied you so hard, your testicle reascended, and you spent your whole Christmas break waiting for it to come back down?
1995'te Bresson ve Pasolini'nin kitaplarından bir metin çıkaran Trier ve Thomas Vinterberg, sinemanın yeniden ilkelleşmesini savunur.
In 1995, he and Thomas Vinterberg, took a leaf out of the books of Bresson and Pasolini, by arguing that cinema had to become primitive again.
Yangını çıkaran da.
She's the one who set the fire.
Fakat dünya ulaşınca saf ve geçirgen buza girdiklerinde bazen atomlara çarpıyorlar. Varlıklarını ortaya çıkaran, parıldayan minik mavi ışık patlamaları.
But as they pass through the earth and enter the pure, transparent ice, they occasionally crash into atoms, sparking tiny flashes of blue light that re veal their existence.
Her gün sorun çıkaran Seol'dan farklıydım.
I was very different from Seol, who went around getting in trouble every day.
Fahişe! Baştan çıkaran! Adi kadın.
Strumpet, temptress, wicked woman.
Ve genç bir kızın en korkusuz savaşçılardan biri olma fikriyle dalga geçen herkesi haksız çıkaran kimdi?
And who proved wrong all who scoffed at the idea that a young maiden could be one of the fiercest warriors this realm has ever known?
Gürültü çıkaran sen miydin?
The sun roof, was it you?
Şah, çoğu geleneksel Şii olan toplumu çığırından çıkaran İran'ı Batılılaştırma sürecini başlattı.
He then began a campaign to westernize Iran, enraging the the mostly traditional Shia population.
Grupların oluşumu. ABD yetkilileri bölgede problem çıkaran müttefiklere müsamma göstermiycek.
The group's formation is a clearer warning that further intervention in the region by the U.S.
Gürültü çıkaran kişi olmak istemem ama görünüşe göre elinde epeyce ağır belge ile bir konuya girmek üzeresin.
I'm sorry to be the squeaky wheel... but it feels like you have a lot of dense material... that you're starting to go through here.
Yoksa sıvıyı çıkaran aletleri mi var?
Or do they have a medical machine that does the milking for you?
Panelin sorun çıkaran bağlantılarının onarımı ile ilgili çok sıkı bir şekilde çalıştığını biliyorum ancak ikinci yanma testini yarın yapabilmek uğruna kendini bu kadar fazla zorlamana hiç gerek yok.
I know that you are working very, very hard on this repatch... but there's no reason to push yourself to do another engine-burn test tomorrow.
Sizi bugün buraya çıkaran şey nedir?
What brings you out here today?
Ben... Ben Karan.
I'm Karan.
- Gil'i hapisten çıkaran o. - Ciddi misin?
- She's the one that bailed Gil out of jail.
Sadece sorun çıkaran biri olduğunu söyledi.
He only said someone was a nuisance.
Barımda izin vermeyeceğim iki husus olacak sorun çıkaran ve kokan adamlar.
There are two things that I won't allow in my pub, and that's a troublemaker and a man who stinks.
Eğer sorun çıkaran olursa, ön kasaya bildiriniz.
But if any of them become a nuisance, be sure and let me know at the front counter.
'Ram Aur Shyam','Sita Aur Gita','Karan Arjun'gibi.
Like,'Ram Aur Shyam','Sita Aur Gita','Karan Arjun'.
'Karan Arjun'ikiz değildi, baba.
'Karan Arjun'weren't twins, father.
Merhaba, Karan.
Hello, Karan.
Karan.
Karan.
Karan sizinle konuşmak istediğini söylememi istedi.
Karan wants me to tell you that he wants to talk to you.
Karan diyor ki "Babişe söyle, ben iyiyim."
Karan said... 'Tell Dada I am fine'.
Nasıl oldu da Karan'ın sana babiş dediğini bildi?
How does she know Karan called you Dada?
Ama ona Karan'dan bahsetmedim hiç.
But... I didn't mention anything about Karan to her.
Ya gerçekten Karan'la konuşmussa?
What if... she really did talk to Karan?
Karan öldü, Roshni.
Karan is dead, Roshni.
Karan, çok uzaklara gitme.
- Karan, don't wander too far off.
Karan!
- Karan!
Karan!
Karan!
Karan suda oynamayı severdi.
Karan liked to play in water.
Karan çok severdi suyun içinde olmayı ama boğulup ölmek zorunda mıydı?
Karan loved to be in water... did he have to drown and die?
Karan'ın yanı sıra Suri'yi de kaybettim.
Along with Karan... I also lost Suri.
Bilirsiniz asla Karan hakkında konuşmuyor.
You know... he never talks about Karan.
Karan dur... gitme...
Karan... wait... don't go...
Karan bekle ben de geleceğim sizinle.
Karan... wait... I'll come with you.
Ben Karan Shekhawat. Yardımınıza ihtiyacım var.
I'm Karan Shekhawat... I need your help.
O sadece salakça sesler çıkaran JP.
That's just JP doing a silly voice.