Ketchup traduction Anglais
1,254 traduction parallèle
Ketçap...
Ketchup...
İstediğin tüm ketçabı alacaksın.
You'll get all the ketchup you want.
Ketçapı az koymuş.
Kind of skimpy on the ketchup.
Biraz ketçap ister misin?
You want some more ketchup?
Ketcap.
Ketchup.
Ketçapı alan benim.
I'm the one who got the ketchup.
Bir dahaki sefere kendi ketçapını getir!
Next time you can get your own ketchup!
Butun kanı kırmızı amerikalılar bilir ki Hamburgere koyulabilecek tek sos ketçaptır!
Every red-blooded American knows that the only condiment you ever put on a hamburger is ketchup!
Ketçap ve patates kızartması.
Ketchup with them french fries.
Patates kızartması ve ketçap.
And ketchup for them french fries.
Ketçap vermeyi unutma!
Don't forget the ketchup!
Ketçaplı olsun.
With ketchup.
- Dur! Ketçap lütfen.
Ketchup, please.
Ketçabı biraz fazla koy.
Oh, with ketchup, if you please?
Bir sürü ketçap lekesi gördüm.
Saw a lot of ketchup stains.
Bu ketçap değil.
This one's not ketchup.
Buraya ketçap bulaşmış.
You got some ketchup here.
Bebeği olan kadın, ketçapı bulaştırıyor.
The woman with the baby applies the ketchup.
İnsanlar, hardal, ketçap ve mayonez istiyor.
People want mustard and ketchup and mayonnaise.
Ketçap mı kullandın?
You use ketchup?
Evet, bir parça ekmek kestim... biraz ketçap döktüm, biraz da krem peyniri sürdüm.
Yeah, I just cut a piece of Wonder Bread... poured on some ketchup, piped on some cream cheese.
- Ketçap!
It's ketchup.
Üzerine ketçap bulaştı.
You spilled ketchup on yourself.
"Ketçap kamyonu hamburger standına çarptı."
"Ketchup Truck Hits Hamburger Stand."
- Evet ama hepsi bu belgeyi imzalaman için yapılan bir numaraydı.
And then we put ketchup in your bed, so you'd think we took your kidney.
Ketçaplanmış, standart ordu makarnası.
This ain't spaghetti. This is army noodles with ketchup.
Bu ketçap.
It's ketchup.
Bence biraz ketçap almalısın.
This is ketchup. It's very good. All right?
"Bununla ketçap mı istiyorsunuz?"
"You want ketchup with that?"
Niye ketçap içmezler ki?
Why couldn't they chug ketchup?
Yani ketçap içiyor olsalardı.
I mean, if they had been chugging the ketchup.
Ketçapı uzatır mısın?
Can you pass that ketchup?
Çünkü... sarı ketçaptır.
Because it's yellow ketchup.
Bir düşün, müşteri ketçapla patates kızartması yiyor.
Picture the customer eating French fries with ketchup.
Ketçap, lütfen.
"Ketchup", please.
Kim istiyor?
Who asked for ketchup?
- Ama ketçap ya da başka bir sos istiyor.
- But he wants ketchup or some dressing.
Patlıcan servisi bu şekilde, ketçapsızdır.
Eggplants are served this way, without ketchup.
- Maalesef ketçap kalmamış.
- I'm sorry, there's no ketchup.
Madem ketçap istiyorsun, al sana ketçap.
You want ketchup? Here, ketchup.
"Bütün bunlar patlıcan yüzünden mi yani?" Ketçap istiyorsa, bırak kullansın.
Yes. And if he wants to add ketchup, let him.
Ketçap şişesini sallarsın tek damla düşmez, sonra hepsi birden dökülür.
You shake and shake the ketchup bottle, none will come, and then a lot'll.
Daha çok ketçap
USE MORE KETCHUP.
Ketçap mı?
Ketchup?
- Ketçap.
Ketchup.
Ketçap, spermdeki DNA'yı bozmaz.
I mean, ketchup is not going to mask the DNA in his semen.
- Evet. Muhtemelen boş ketçap paketleri de çıkar.
Probably in little hollowed-out packets of ketchup.
Sadece ketçap, lütfen.
Just ketchup, please.
alabilirmiyim lutfen? tesekkurler.
That ketchup, please.
- Bende ketçap var.
I got the ketchup.
Ketçaplı DNA.
Our ketchup DNA guy.