Kidnap traduction Anglais
2,148 traduction parallèle
June'yi kaçırmalıyız yoksa Fatty benim aleyhime tanıklık edecek.
We must kidnap June or Fatty will testify against me.
Bizim çevremizden kızı nasıl kaçırabilir?
How can they kidnap her with us around?
June'yi kaçırmak için bunu yapacaklar.
They'll be able to kidnap June.
Amca, neden seni kaçırdılar?
Uncle, why they kidnap you?
Ve bu toz böceğini görebilmiş insanlar bu deri hücrelerini incelemiş olan insanlar da iki kaçırılma kurbanıdır. Biri komplo teorileriyle ünlenmiş diğeri de psikoluğa görünen travmalı antolopojist.
And yet, the only people who saw that dust mite, the only people who touched the alleged epithelial cells were two kidnap victims- - one a known conspiracy theorist, the other a traumatized anthropologist who's currently being treated by a psychologist.
Bu aramadan çıkabilecek en iyi şey, bir adamın seni kaçırmak üzere yolda olduğu.
The best outcome of that call is a man on his way here to kidnap you.
Neden biri kız kardeşini kaçırsın ki?
Why would anyone kidnap your sister?
Kaçırma, rehin alma, işkence, ne isterlerse yapıyorlar.
They kidnap, imprison, torture whoever they want.
İstihbarat onu Mcdow'ı kaçırmayı planladıklarını söylüyor.
How far beyond? Intel says they're planning to kidnap McDow en route to the safe house, so...
Ajan Sterling Archer'ı kaçıracağız.
We are going to kidnap Agent Sterling Archer.
Adam kaçırma, olacağı bu.
Kidnap, it's going to be.
Uzun bir suç geçmişi var. Gasp, şüpheli kaçırma olayları.
Long history of violence, extortion, suspected kidnap.
Onunda da dosyası kabarık. Silahlı soygun, gasp, adam kaçırma.
Even longer history - armed robbery, extortion, kidnap.
- Peşine düş. Adam öldürme, adam kaçırma gaspa suç ortaklığı.
So, track him down, throw accessory to multiple murder, kidnap, extortion.
Beş dakika önce iki asi gördüğünü söyledi. Bir çocuğu ve Nato çevirmenini kaçırmışlar.
She says two insurgents, five minutes ago, went to kidnap child of NATO interpreter.
- Nasıl oluyor da senin gibi küçük bir şey Ritchie gibi güçlü bir adamı kaçırabiliyor?
How is it that a little thing like you... could kidnap a strong guy like Ritchie?
Evet. Evet. Ama neden kendi oğlunu kaçırmak için silah kullansın?
Yeah, but why do you need a gun to kidnap your own son?
Majeed bhai kim kaçırmak ister?
But who in their right mind would want to kidnap Majeed bhai?
Yok, sadece kaçırırsın.
No, just forcibly kidnap me.
Kaçırma teşebbüsünde bulundular.
It was a kidnap attempt.
Aynen Afganistan'daki kaçırılma olayındaki gibi.
Just like the kidnap attempt in Afghanistan.
Pekâlâ, o zaman Talbot'un eski karısı ve onu kaçırmak isteyenler arasında olası bir bağ var.
We have a possible connection between Talbot's ex-wife and the men trying to kidnap him.
Talbot'u kaçırmaya çalışan adamlarla birlikte çalışıyorsa eğer yapabileceğin en akıllıca şey bizimle işbirliği yapmak olur.
If he's working with the men trying to kidnap Talbot, the best thing you can do is cooperate with us.
Denizcileri kaçırması için tuttuğun paralı adamların üzerinde bulduk.
Found it on one of your mercenaries that you hired to kidnap the Marines.
Yüzüne korkunç bir maske takıp Bernadette'i opera çıkışı kaçır, kim olduğunu anlayamaz.
Kidnap Bernadette from the opera wearing a creepy mask so she doesn't know it's you.
Ne yani, kadın kendi öz çocuklarını mı kaçırıyor?
Yeah, this woman's trying to kidnap her own kids?
Dan'i kaçırmaya geldim.
I'm here to kidnap Dan.
Fakat en iyi arkadaşımı kaçırmak da pek kolay olmuyor.
But I couldn't exactly kidnap my best friend.
Arkadaşımın üzerine silah doğrultmuşken... seni üzmek istemem. ama peşinde seni kaçırıp işkence etmek isteyen... bir KGB ekibi var.
I don't want to upset you while you've got a gun on my friend, but there's a Russian black-ops team on its way to kidnap and torture you.
Bize, dört arkadaşının... seni kaçırmak üzere olduğunu söyledi.
He told me four of his buddies are on their way here now to kidnap you.
Rus ajanlar Paul'u kaçırmak için peşimizdeler.
There's a Russian black-ops team on its way to kidnap Paul.
O'nu kaçırdıktan sonra.
After we kidnap him.
Olası adam kaçırma kurbanı :
Possible kidnap victim...
... o ajanı kaçırmaları için Kolombiyalıları bile o tuttu.
He even paid the Colombians to kidnap the agent.
Seni kaçırmak istemişler aslında... -... hani sen doktorsun diye...
They meant to kidnap you, actually,'cause you're the doc...
Kimseyi kaçırmak istememiştik.
We didn't try to kidnap anyone.
Bir bahaneyle evin içine giriyor, evi yeterince öğrenince kimseye görünmeden gelip kadınları kaçırabileceğini biliyor.
He comes up with some ruse, talks his way inside, Then once he's familiar enough with the house, He knows he can come back and kidnap them
Jody Bernal'i kaçırmak!
To kidnap Jody Bernal!
Denton'ın birini kaçırıp öldürdüğünü gördüm. Çıkış yolum olduğunu anladım.
I saw Denton kidnap and kill that girl, and I knew I had my answer.
Kaçırılmayla ilgili bir konferansı kaçırdın, Frank.
Hey, caught your news conference on the kidnap, Frank.
Belki bu seferkini kaçırmalıyız.
Maybe we could kidnap this one.
Tüh! Öğleden sonra onu kaçırmayı düşünüyordum.
I was hoping you'd let me kidnap him for the afternoon.
Yani onu soyacaksın, kaçıracaksın ve bir hafta bir zindanda tutacaksın.
That sounds like you're just gonna rob him and then kidnap him... and then, like, keep him in a dungeon for like a week.
Birisi karınızı kaçırmakla tehdit etse, bir an dâhi yanından ayrılır mıydınız?
If someone threatened to kidnap your wife, would you let her out of your sight?
- Kendi kızımı onların birinde tutmayacağım.
I'm not gonna keep my daughter in one. So why did you kidnap me?
- Pochi sizi kaçırdı mı yoksa?
Did Pochi kidnap you?
"Bana bakın, harika bir babayım." Sonrada git çocuk kaçır.
'Look at me, I'm a great dad', and then you kidnap a kid.
fakat onu kaçırmadı.
he didn't kidnap him.
Sonra da kovduğu kabilelerin topraklarını geri alacağız.
We'll kidnap Steve, use the ransom money from his dad to buy back the land from the tribes he displaced.
Tamam ama Steve'i kaçıramazsın.
Okay, but you can't really kidnap Steve.
Onları ben kaçırmak istemedim.
I tell you what, I did not mean to kidnap them.