Kiss traduction Anglais
27,568 traduction parallèle
- Leğen kemiği yakın ve öpücük.
- Pelvis close and go for the kiss.
Bu iyiydi ama öpüşürken ağzını açma çünkü setin her yerine mikrop saçılıyor.
That was okay, but don't open your mouth when you kiss because it spreads germs all around the set.
Öp onu, Angela.
Give him a kiss, Angela.
Böyle bir şey mi? İlk öpüşmeni düşünüp mutlu olabiliyor musun?
Is that how it works, you can think of your first kiss and just be happy?
İlk öpüşmem.
My first kiss.
- İlk öpüşmem ne zamandı?
When was my first kiss?
Babaya bir öpücük ver.
Give Daddy a kiss.
Şans öpücüğüne ne dersin?
Kiss for good luck, sweetheart?
Flo ile beraber düşündük de ikiniz artık öpüşün ve barışın.
So, Flo and I thought you two should kiss and make up.
Bu kız öptü mü beni?
Did she just kiss me?
Sen öpmezsen ben öpeceğim.
If you don't kiss her, I will.
Eğer Gelini öpebilirsiniz.
You may kiss the bride.
Bir "I Love you" ile öpücüğü kaparsın.
A simple I love you lands you a kiss.
Şehvetli bir iyi geceler öpücüğü ve muhtemel bir hipotermi vakası dışında hiçbir şey geçmedi elimize yani.
So other a steamy good night kiss and a possible case of hypothermia, we've got nothing.
Babam cam'a vurana kadar lambanın altında uzun bir öpüşürüz sonra ben içeri girerim sen eve gidersin.
And we have a long kiss under the porch light, until my dad taps on the window and then I go in and you go home.
Her öpücük...
Every kiss...
Bizim hükmümüz geçecek bizim krallığımız olacak. Benim öpücüğümle.
Such is our power... such is our kingdom, such is my kiss.
Bir öpücükle her şeyden kurtulacaksın.
One kiss and you're free of all this.
Biterdim o zaman.
That's the kiss of death.
Öpüşmeden geceye son verilmez.
Can't end the night without a kiss.
Biraz daha yaklaş da sana bir öpücük vereyim.
Well, come a little closer, I'll give you a kiss.
"Bizim hükmümüz geçecek, bizim krallığımız kurulacak. Benim öpücüğümle."
Such is our power, such is our kingdom, such is my kiss. "
Son bir öpücük vermeyecek misin sevgilim?
One last kiss, darling?
İnsanları avlarlar. Lydia, o kadar zekisin ki seni şu an öpebilirim.
Lydia, you're so smart, I could kiss you right now!
Öpme.
Do not kiss me.
Örneğin gün batımını veya bir festivali veya bir öpücüğü.
Like a perfect sunset, or a festival or a kiss.
Pekâlâ, bir dahaki sefere onu öperim.
Next time I'll kiss him.
Baba, annemi öpebilirsin.
Dad, you may kiss mom.
Ne bekliyordun ki? Ne bekliyorsun, başkandan öpücük mü?
What you expect, a kiss from the president?
- Ne bekliyorsun, başkandan öpücük mü?
Eh, what were you expecting, a kiss from the president?
Bebeği öp benim için.
Give that baby girl a kiss for me.
Buraya gel de dedeciğin sana sulu, kahveli bir ihtiyar öpücüğü versin.
Come give Grandpa a sloppy, old-man, coffee kiss!
Köpekle ilgili bir şey. Köpek öpücüğü.
Uh, dog... some... something with a dog... uh, dog kiss.
Bonnie'yi öpmek istememiştim.
I-I-I didn't mean to kiss Bonnie.
İlk öpücüğümü aldığım zamandan bile iyi olacak.
Even better than when I had my first kiss.
- Öptün mü onu, yoksa henüz...
Did you kiss her yet or not?
O beş Martini gibi ve o tarafından ele almak oluyor. Bir restoranda Bill Clinton öpmek çalıştıkları için gizli servis. Sadece ı.
I mean, she has like a glass of wine and then before you know it, she's like five martinis in and she's getting tackled by the Secret Service for trying to kiss Bill Clinton at a restaurant.
Sadece bir öpücük. Sadece bir.
Just one kiss.
Onu öpmek istiyorsun ki?
Did you wanna kiss her?
Onu öpmek istedin?
Did you want to kiss her?
I istiyorum onu öptün?
Did I wanna kiss her?
Eğer öpmek jack gitmek mi?
Do you wanna go kiss Jack?
Eğer öpücük gibi, ne anlama geliyor?
What do you mean, like kiss?
O Beni geri öpücük vermedi.
She didn't kiss me back.
I kimseyi öpmek zorunda değilsiniz.
I don't have to kiss anybody else.
Ben de öpebilir miyim?
Can I have a kiss, too?
Anne öpücük istiyor.
Mama wants a kiss.
- Anne öpücüğü.
- Mama kiss.
Öp beni.
Kiss me.
Öptüm.
Kiss.
Öptüm.
kiss.