Kitap traduction Anglais
19,607 traduction parallèle
Ve bir kitap getir.
And bring a book.
Öğretmenim kitap ödevimi sınıfta paylaşmama izin vermedi ve müdürün odasına gönderdi.
My teacher wouldn't let me share my book report in class and sent me to the principal's office.
Torununuz Charles, Bay Schwiebert'ın dersinde çok incitici bir kitap ödevi okumaya kalktı.
Your grandson Charles tried to read a very offensive book report to Mr. Schwiebert's class.
Hepsinin kitap satılsın diye abartıldığını bilmeleri gerek.
Well, they should know it's all exaggerated. To sell copies.
Güzel bir kitap değil bu.
Allah, this is not a good book.
Ama asıl okumak istediğimiz Underwoodlar hakkında yazdığın kitap.
But what we'd really love to read is your book on the Underwoods.
O kitap kurdu herifin onu yenmesine izin mi verecekti?
He let that book-smart motherfucker beat him?
Jesse'nin taşıdığı aynı resimli kitap.
The same picture book Jesse had.
Hangi kitap?
What book?
Biliyor musun, senin hakkında kitap yazacaklar, leoparı ve dünyayı kurtaran adam.
You know, they are going to write books about you, the man who saved the leopard who saved the world.
Hiç kitap yok ki...
There aren't any books.
Sana gecenin 3'ünde kitap mı satmak istiyor?
He wants to sell you books at 3 : 00 in the morning?
Aslında, koleksiyonumdaki kitap ve haritaların çoğunu o göndermiştir.
In fact, most of the books and maps I have in my collection came from him.
Felix amca diyebiliriz ki kitap ve kitap koleksiyonlarına değer biçer.
Uncle Felix is called on a lot to, like, appraise old books or book collections.
Bak, akıllı bir kitap tüccarıydı.
Look, he's a smart book dealer.
Adam kitap tüccarı, ve görünen o ki bazı Grimm kitapları bulmuş.
He's a book dealer, and apparently he found some Grimm books.
Allah'ın Leipzig'indeki bir kitap tüccarı senin ne olduğunu nereden biliyor?
How the hell did a book dealer from Leipzig know what you were?
Amcası bir kitap tüccarı ve bir Grimm'e ait olabilecek kitapları var.
His uncle's a book dealer, and he's got some books that may be Grimm.
Ee, kitap nerede?
So where's this book?
Getirdiğim kitap burada kalabilir.
Here, you can keep the book I brought.
Bu o kitap mı?
Is that the book?
Geçen sene okuduğun en sevdiğin kitap neydi?
What was your favorite book that you read last year?
Açıkçası sevmediğim bir kitap okumadım.
Um, honestly, I've never read a book I didn't love.
Eski sevgilimin evi de kitap doluydu.
My old man's house was full of books too.
Bu kitap çok değerlidir.
That book is very precious.
- Beyaz Kitap olmadan uyandıramam.
Not without the Book of the White.
Annen bana geldiğinde kitap elimdeydi ve iksiri yapmak için içinde yazanları kullandım.
I possessed the book when your mother came to me, and I used its contents to create the potion.
Ne yazık ki, kitap artık bende değil.
Regrettably, I no longer have the book.
Beyaz Kitap'ı bulmanın bir yolu var mı?
Is there any way to get the Book of the White?
Ragnor'ın, Beyaz Kitap'ın yerini bulmamıza yardım edeceğini söylediği şeyi bulmadan gidemeyiz.
We can't. Not until we find whatever it is Ragnor said could help us locate the Book of the White.
Ama hangisi, bizi Beyaz Kitap'a götürür belirleyemedim.
But I can't determine which will lead to the Book of the White.
Bu kitap ayracını daha önce görmüştüm.
I've seen it before.
Beyaz Kitap'tan olabilir.
It must have been the Book of the White.
Bu doğruysa, kitap sahibinin izini sürmek için ayracı kullanabiliriz.
If that's the case, we can use the bookmark to track the owner of the book.
- Beyaz Kitap'tan olabilir.
It must have been the Book of the White.
- Kitap sahibinin izini sürmek için ayracı kullanabiliriz.
We can use the bookmark to track the owner of the book.
Beyaz Kitap.
The Book of the White.
Magnus kitap sahibinin yerini Dumort Oteli'nde buldu ama kitap Camille'ınmış.
Magnus tracked its owner to the Hotel DuMort, but... it belongs to Camille.
Bu, öylece ortalıkta bırakılacak türden bir kitap değil.
This isn't the kind of book she would've just left sitting around.
- Beyaz Kitap nerede?
Where's the Book of the White?
- Ne kitap?
The book of the what?
Kitap nerede?
Where's the book?
Şimdi bize Beyaz Kitap'ı ver.
Now give us the Book of the White.
Beyaz Kitap'ı bulmaya çok yakınız.
We are so close to finding the Book of the White.
Kitap olmadan seni durduramayız zaten.
We won't be able to stop you without it.
Etkilendim ama kitap hiçbir zaman planımın bir parçası olmadı.
I'm touched, but... the book was never part of my plan.
Neden beni kitap kulübüne katılmaya davet ediyorsun?
Why not invite him to join your book club?
Çünkü kitap kulübünden nefret ediyorum.
Because I hate my book club.
Seni kitap kulübüne davet etmemin tek sebebi asla evde olmaman.
And the only reason I joined that book club is because you were never home.
Sana bununla ilgili bir kitap vermiştim.
I gave you a book about it.
Şimdi Beyaz Kitap'ı bulmamız lazım.
Right now, we need to find the Book of the White.