Klas traduction Anglais
1,803 traduction parallèle
İşte bu çok klas.
Now this is class.
Dans klas demektir.
There is a class in dance.
Klas yani.. tarz. Tarz!
By class I mean.. style.
- Klas bir şey değil mi?
Classy, isn't it?
Klas bir seçim yapmış işte!
So it's a classy choice!
Ona ipekten bir elbise diktim ki, çok klas!
And what a dress I got her!
Ben öyle tip değilim.Ben klasım
I'm not that type. I got class.
Bak sana yanlışlıkla dokundum, Ben klas...
Look it was an accident, I got class..
Klasım
I got class.
Ben klas adamım..
I got class man..
Ben klasım
I got class!
Senin bir... klasın var.
You have... class.
Biraz daha klas olamaz mısın?
Can't you do it with a little more class?
Klas bir şey.
Classy.
Babasının bir klası vardı.
His old man had class.
İşte budur... Çok klas.
Now, that's something...
Ben gençken, klas bir suç savaşçısıydım.
In my younger days, I was an ace crime fighter.
Pietro dünya klasıdır.
Of course you do.
Çok klas heriftir.
Yeah, he's a classy dude.
Sen kadınların gözülerini ayıramadığı, çok klas adamlardan birisisin.
Look, you're a striking man with strong features, eyes that women want to do cannonballs into.
Olum kız klas kız.
Shawn, this is a quality girl.
Yani bu çok klas bir şekilde yapmalıyım, anladın mı?
That means I got to put in quality time, okay?
çok klas bir soru lan bu.
That's a good question.
- Gerçekten çok klas bir duruşun var...
- Really, a class look you've got...
Ama daha da önemlisi teşekkürlerimin en büyük kısmını Audrey bütün o çabaları ve bu partiyi organize ettiği için hak ediyor. Bu benim hak ettiğimden çok daha güzel ve klas bir parti ama sonuçta kendisi de öyle.
I would like to take a moment to thank Audrey for all of her hard work, and putting it together, it's... much nicer and classier than I deserve, but then again, so is she.
Gerçekten klas bir matematik, Charlie.
That is some really cool math, Charlie.
Kendisinin bir kriminal denklemde ana aksam olması oldukça klas.
It is kind of cool being a major component in a criminal equation.
Bak, sana Temiz Gençler olayını çok klas bulduğumu söylemek istedim.
Right. Yeah. Hey, I just wanted to tell you, I think Clean Teens is really cool.
- Daha klas insanlar olurdu.
- Better class of people.
Biraz klasın olsun.
Have a little class.
Bak, para sahibi olmakla klas olmak aynı şey değil.
Look, having money ain't the same thing thing as having class.
Yine de klas sahibi.
Plenty of class, though.
Klas sahibi olmak para sahibi olmakla aynı şey değildir.
You know, having class ain't the same thing as having money.
onun rehber köpeğini kaçırmakla. Çok klas bir davranış, bu arada..
Oh, I think you were busy at the time... kidnapping his guide dog.
"Bundan böyle" çok klas.
That's classy.
- Dünya klasındaki nörocerrahımla zekice ve sınırları zorlayan bir teknik kullanmak üzereyiz.
- Me and my world-class neurosurgeon are gonna use a cutting-edge technique to save a life.
Tanrım, neredeyse klas birisin.
All Me. Oh, My God, You're Almost Cool.
Tüm stajyerleri topla. Kuponları paketlerden ayıklasınlar.
Gather the interns, get them to pull the steak coupons out of the gift bags.
Ben klas adamım
I got class man.
Bu bir.. klas
This is called.. class.
Hayatım her geçen gün daha da karmaşıklaşıyordu.
My life was getting more complicated every day.
Durum git gide karmaşıklaşıyor.
Situation's gotten more complicated.
Pekala, eğer çok kalabalıklaşırsa,... bir pencere yanınızdayım.
Well, if it gets too crowded, I'm only a window away.
Habire kalabalıklaşıyoruz.
There's more and more of us all the time.
- Biliyorum ama şimdi işte her gün Elena'yı görüyorum. İşler karmaşıklaşır.
I know, but right now, I see Elena every day at work, and I don't want to complicate things.
Hikaye ne kadar karmaşıklaşırsa, bizim için o kadar iyi olur.
The more complicated the story, the better for us.
İşte orada hafızam bulanıklaşıyor.
That's where my memory fails me.
Beyni fıtıklaşıp ölsün diye.
And her brain herniates and then she dies.
Bu kolay ve karmaşık değil ve evet, bilirsin, Lena,... o kapıyı açtığın anda karmaşıklaşır.
And it's easy, and it's uncomplicated, and yeah, you know, lena, the second you open that door, it gets messy.
Sanırım sadece işler karmaşıklaşırsa kim olduğumuzla yüzleşmek zorunda kalacağımızı hissediyorum.
I guess I just sensed that if things got complicated, we'd have to face up to who we are.
Ama 1972'de, Haight kalabalıklaşıyordu.
But by 1972, the Haight was boarded up.