Knew traduction Anglais
109,293 traduction parallèle
Tanıdığım Rebecca olmayarak buraya dönmen mi?
Coming back to a world without the Rebecca I knew?
Afedersin, bana tanıdığım birini hatırlattın.
I'm sorry, you remind me of someone I knew.
Bu günün geleceğini biliyorduk, hazırlıklıyız.
We knew this day would come, and we're prepared.
O istasyona gitmenin riskli olduğunu biliyordu.
She knew going on that station would be a risk.
Bildiğimiz Dört yok artık.
The Four we knew is gone.
O zaman, doğru şeyi yaptığımıza güvenmese bizimle olmayacağını bilecek kadar iyi tanıyorsun o'nu.
So you knew him well enough to know that he wouldn't have thrown in with us if we couldn't be trusted to do the right thing.
Eğer bilseydim, çok gizli olmazdı.
Well, obviously if I knew, it wouldn't be very top secret.
Sonra bir ışık ortaya çıktı ve gözlerimizi açtığımızda... kendimizi 600 sene geçmişte bulduk.
There was a flash, and the next thing we knew, we had traveled 600 years into the past.
Geldiğimi biliyorlardı.
They knew I was coming.
Onun burada olduğunu biliyordun değil mi?
You knew she was there, didn't you?
Önemli olduğunu bilmiyordum Tabor biliyor olsaydı bana söylemezdi.
I didn't know it was that important. If Tabor knew, he never told me.
Sana güvenmememiz gerektiğini biliyordum.
I knew we shouldn't have trusted you.
Bak, bunun bir gün olma şansı olduğunu biliyorduk, ancak Android hazırlıklıydı.
Look, we knew there was a chance that this could happen, but The Android is prepared.
Dört anılarını indirdiği zaman beni görmezden geldiğini, sanki geçmişimle alakalı her şey biliyormuş gibi, ve kendini bana bunları söyleyecek bir pozisyona sokmayayı denediğini biliyor muydun?
Do you know that when Four downloaded his old memories, he started avoiding me, almost like he knew something about my past and he didn't want to put himself in a position so he'd have to tell me.
Çok isterdim eğer nerede olduğunu bilseydim.
I'd love to... if I knew where he was.
Nasıl yapılacağını bildiğini söyledin sanıyordum.
I thought you said you knew how to do this.
Beni tanıdığını.
That it knew me.
Kesinlikle ne yaptığını biliyordun.
You knew exactly what you were doing.
Öldüğünü biliyordu,... yine de O'ndan nefret etmedi.
She knew she was dying, yet she didn't hate Him.
Bir orman bekçisi yıllar önce üç yavru doğuran bana bir anne ayıdan bahsetti.
A forest ranger I knew years ago told me about a mother brown bear who gave birth to three cubs.
Her daim birbirlerine nasıl ulaşacaklarını biliyorlardı. Birbirlerini derinlerden çekmeyi.
They always knew how to reach each other and how to... how to pull each other out of the depths.
Riskleri çok iyi biliyordu savaşta karşılacağımız.
She knew all too well the risks of engaging in battle.
Ve biliyorum ki o mahzenin içinde kaldığım sürece ömrüm boyunca hiçbir şey tadamıyacaktım.
And I knew that as long as I stayed inside of that Vault, it would never be. Never.
- Doğrudan duvara çıkan kestirme bir yol bildiğini söylemiştin.
You said you knew a shortcut through the Wall.
Ama bunu zaten biliyordun değil mi?
But then, you knew that already, right?
Seni dövüşürken gördüğümde 1000. dövmemin sen olduğunu anladım.
See, the moment I saw you fight, I knew you were that one-thousandth tattoo.
Ne yaptığını bilseler, ederlerdi diye düşünüyorum.
I think they would be if they knew what he had done.
Eğer çiftlik ne olduğunu bilseydi...
If the ranch knew what you really are...
Hepsini içeceğini biliyordum.
I knew you would drink it all.
- Tepkisine dayanarak neden bahsettiğimi bildiğini söyleyebilirim.
- And judging by her reaction, she knew what I was talking about.
Görevini bilen o kıza ne oldu?
What happened to that girl who knew her duty?
Her gün okulda eğitim saldırıları düzenlendiğini anımsarım çünkü o zamanlar her Marslı çocuk Dünya'nın filosunun hazır olduğunu ve bize saldırıp yok etmeyi beklediğini bilirdi.
I remember we had drill raids in school every day because back then, every Martian child knew that Earth's fleet was ready and waiting to attack us. To destroy us.
Test alanının ikincil zararları olacağını herkes biliyordu.
Everybody knew that a field test might cause collateral damage.
Bunun benim en sevdiğim opera olduğumu biliyordun.
You knew this was my favorite opera.
Hükümetinizin sınırları dışında çalışmayı seçtiniz, Çünkü kimsenin büyük resmi göremeyeceğini biliyordun.
You've chosen to work outside the limits of your government, because you knew no one would see the big picture.
Her biriniz biliyordunuz, sen eminsin, Doğduğun gün hayatımız zor.
Every single one of you knew, you were certain, on the day you were born, our life is hard.
Ne istediğimi bilen tek erkeksin... üç kere söylememe rağmen... sonunda vaz geçmeyen.
You're the only man who knew what I wanted without me having to tell him three times and then give up.
Patronum duyarsa, küplere binerim.
If my boss knew, I'd be furious.
George Pataki'yi kimse tanımazken onu üç kez seçtiler Chuck.
Nobody knew George Pataki's name, and then they elected him three times, Chuck.
Sonumun John Mitchell gibi olacağını biliyordum.
I always knew I'd end up like John Mitchell.
Kara harp okuluna gittiğim biliyorduk ama bunu sergileyecek kadar önemsediğini bilmiyorduk. Aileni guruıiandırmakla kalmamışsın, gerçek bir hizmet anlayışı bu.
We knew that you went to West Point, but that you care enough to display it, well, you weren't just making your family proud.
Belki de ne yapacağımı görmek için onu önümde sallandırdığını biliyordum.
Or maybe I knew you were dangling him to see what I would do.
Şüphe uyandıran şey zamanlaması. Axe bir şeyler bildiği için tahvile balıklama atladı.
Axe jumped in when he did because he knew something.
Hayır demiş ama Bobby ile benim onu evimizde görmekten mutluluk duyacağımızı bildiğine emin olmak istedim.
She RSVP'd "no," and I just wanted to make sure she knew that both Bobby and I would really be delighted to see her at the house.
Numarasını fark ettiğim biliyordum.
I knew you made her.
Buraya soru sormaya geldiğine göre arabadan haberin vardır diye düşündüm.
Figured you knew that if you were here asking questions.
Ira söylüyorsa doğru olacağını biliyordum.
Yeah, well, I knew if Ira said it, it would be so.
Belki bir zamanlar şirkette herkesin psikolojik yapısını anlıyordun ve istediğin sonucu almak için hangi görevi kime vermen gerektiğini biliyordun.
- There may have been a time when you understood the psychological makeup of everyone in the company, when you knew whom to assign any given task to in order to achieve the desired result.
Sonrasında aramasını bekleyeceğiz.
Do you think you'd be able to decide this case in a fair and impartial manner if you knew that the average Spartan-Ives bonus last year was over 366,000 dollars?
- Üst düzey konfor.
Rhoades knew his man.
- Biliyorum.
- I knew you would.