Kurşun traduction Anglais
10,847 traduction parallèle
Kurşun omurgaya saplanmış olmalı. Beyin cerrahisini ara.
Looks like a bullet's lodged near his spine.
Kurşun kemiğe saplanmış ama neyse ki omurilik hasarı yok.
The bullet's nicked the bone, but there's no cord damage.
- Birbirine yakın üç kurşun izi var.
- Three shots close to each other.
Üç kurşun izi.
Three shots.
Otopsiye göre omuzundaki bir kurşun yarası nedeniyle kan kaybından ölmüş.
According to the autopsy, he died from external bleeding because of a gunshot injury on his shoulder.
Kurşun parçalanmış olmalı.
The bullet must've fragmented.
Kurşun fiyatlarından haberin var mı?
Do you know how much a bullet costs?
Kurşun yok vuramazlar demiştin ya!
You said they wouldn't shoot because their barrels were empty.
- Kurşun sıyırıp geçtiği için şanslısın. - Başka biri vurulsaydı daha beter olurdu.
You're lucky that the bullet only grazed you.
- Kurşun sıyırıp geçmezdi.
It would have been worse with other people. They wouldn't have been able to dodge it.
Göğsünde bir adet kurşun yarası var, mermi içeride kalmış.
Single GSW to the chest, no exit wound.
Ama sonra serseri bir kurşun mükemmel kariyerini mahvetti.
But then a stray bullet felled a great career.
Bir kurşun onu sinirlendirmekten başka bir işe yaramaz.
I doubt a sniper bullet will do more than irritate him.
Senin sebep olduğun kurşun yaraları yüzünden.
From the gunshot wounds inflicted by you.
Bir insandan yediğin iki kurşun az kalsın seni öldürüyordu.
Two bullets from a human almost killed you.
Kanında kurşun, kadmiyum, arsenik, kromyum,.. ... selenyum hatta düşük seviye uranyum radyasyonu var.
There are traces of lead, cadmium, arsenic, chromium, selenium, even low levels of uranium radiation.
Eski seramiklerde az miktarda kurşun karbonata, kurşun kromat,.. ... baryum ve kobalt bulunur.
So, old ceramics contain small amounts of lead carbonate, lead chromate, barium, cobalt.
Yine de buraya gelen bir kurşun, beynin neyin önemli,.. ... neyin önemsiz olduğuna karar veren kısmını etkileyebilir.
Still, a bullet in this location would affect the part of the brain that decides what is and isn't worth saving.
Kafana kurşun sıkamamanın nedeni, onun dairesini temizleyip cesetten kurtulman bu da demek oluyor ki dışarıda bir yerde senin bildiklerini bilen bu da benim ve çalışanım için tehdit oluşturuyor.
The reason I can't put a bullet in your head is because you scrubbed her apartment, and disposed of the body, and that means at least one other person out there knows exactly what you know, and that's a threat to me and my employer.
- Kurşun geçirmez olduğuna emin misin?
- You, uh, you're sure you're bulletproof?
Kurşun kolunu sıyırmış.
The bullet grazed her arm.
Biliyorum. O kurşun Joe'nun ıvır zıvır çekmecesinde senelerdir yuvarlanıyordu. Selam anne.
That bullet's been rolling around in his junk drawer for years.
Bir gün sokakta yürürken kafama bir kurşun yiyeceğim de ondan doktor.
Doc, I'm gonna be walking down the street one day, I'm gonna get a bullet in my head.
Dediklerine göre kurşun, PJ'in anında ölmesinden bir milimetrelik uzaklıktaymış.
They say that that bullet was one millimeter away from killing PJ instantly.
Şüphelilerimizin tüfekleriyle maktulden çıkan kurşun uyuşmuyor.
Our suspects'rifles were no match for the slug pulled out of the Vic.
Kafaya tek kurşun.
One shot to the head.
Kurşun delip geçmiş Daniel.
It's through and through, Daniel.
Aracı kurşun geçirmez yaptırdım.
I had the vehicle bulletproofed.
Komplolar ilgi çeker ve kurşun geçirmez limuzinlere kaynak sağlar.
Conspiracy sells... it pays for bulletproof limousines.
Unutma, kurşun geçirmez demek kurşun senden seker demek.
Remember, bulletproof means bullets bounce off of you.
- Kurşun işlemez olduğunu unutma.
- Don't forget invulnerable.
- Kurşun işlemez.
- Invulnerable.
Sen don N'- t kurşun kadar ayakta durmak zorunda.
You don't have to stand up to lead.
Nasıl senin gibi genç bir çocuk Kolunda kurşun yarasıyla kapıma gelir?
How does a young boy such as yourself arrive at my doorstep with a bullet wound in his arm?
V-1'lerin sevgisini elde etmek istiyorsan, onları senden yana olmaya ikna et. Kurşun geçirmez olursun ama önce bir lider olmak zorundasın.
You get the love of the V1s, convince them to stand with you, you'll be bulletproof, but you have to become a leader.
Beş gün önce göğsünden kurşun çıkarttılar.
You had a bullet removed from your chest five days ago.
- kafana bir kurşun ister misin?
- You want a bullet in your head?
50 kurşun levhayı birden suya indireceğiz.
We'll be putting juice down all 50 leads now.
Göğüste birden fazla kurşun yarası var.
We've got multiple gunshot wounds to the chest.
Kurşun mağduru.
The gunshot victim.
Genelde, bu kurşun veya bıçak yaraları olan hastaların, yaraları iyileşene kadar, metabolizmalarını ölüm seviyesinde muhafaza etmek için kullanılır.
Usually, it's for patients with gunshots or stab wounds so the metabolism can be maintained at the point of death until their injuries can be repaired.
Her saniye, kurşun gelebilir.
Any second now.
Kurşun yarası, kimliği belirsiz, 20'li yaşlarda, esmer.
Gunshot victim, possible Jane Doe, mid 20s, brunette.
Göğsündeki kurşun yarası.
A bullet wound to the chest.
Ducky Onbaşı'nın göğsünden bozulmamış bir kurşun çıkardı.
Ducky pulled an intact slug out of the lance corporal's chest.
Kurşun delip geçmiş.
The bullet went through.
Birisi kafasına kurşun sıkıp sınıra bırakmış.
Somebody put a bullet in his head and dropped him at the border.
Göğsüne kurşun sıktılar ve nasıl olduğunu bilmiyorsun.
Put a bullet in you, you have no idea how.
Elleri bağlı. Göğsünde iki kurşun yarası var.
Hands bound, two gunshots to the chest.
Bir kurşun karnına, iki tanesi sağ koluna isabet etti.
Took a round in the abdomen. Two in the right arm.
Onu bulmalı ve kafasına bir kurşun sıkmalıyız.
We find him and put a bullet in his head.